11.09.2018 - 12:05 | Son Güncellenme:
Uzm. Klinik Psikolog Aynur Sayım, çocuklardaki okul fobisiyle ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu.
Yargılanan çocukta kaygı artıyor
“Çocuğun fobisinin olup olmadığı okuldaki bir duruma gösterdiği tepkiye göre fark edilebilir” diyen Klinik Psikolog Aynur Sayım,
“Psikiyatrik bozukluklarda (Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu / Özel Öğrenme Güçlüğü / Zekâ Engeli / Davranım Bozukluğu / Depresyon- sosyal fobi vb. ) çocuk belli alanlarda yetersizlik yaşıyorsa, zor öğreniyorsa, kendine güveni azsa, uyum sorunları yaşar. Aile içi iletişim sorunları, boşanma, kardeşin evde kalması, kardeş kıskançlığı, ailede ölüm-kaza-hastalık gibi nedenler de okul reddine sebep olabilir. Bu duruma, ailenin baskısı da eklenirse, çocuk zorlanır; yargılanırsa anksiyetesi artar, panik içine girer ve okul reddi, okul fobisine dönüşebilir. Sebep olarak öğretmenden korktuğunu, arkadaşlarıyla anlaşamadığını söyleyebilir, bazen sınıftan çıkma, okuldan kaçma görülebilir” dedi.
"Bir süre bekleyelim, belki geçer" demeyin!
“Okul fobisi yaşayan çocuklarda, iştahsızlık, uyku düzensizliği, huzursuzluk, alınganlık, sinirlilik, utangaçlık, içe kapanım, okul etkinliklerine ilgisizlik görülebilir. Okula gitmediği sürece, okula başlama güçleşir. Ailenin ‘Bir süre bekleyelim, belki geçer’ yaklaşımı yanlıştır. Sorun daha da büyür” diyen Sayım, bu korkuyu yaşayan çocuklar için yapılabilecekleri şöyle sıraladı:
• “Korkutma, tehdit, şiddet, yargılama kullanılmamalıdır.
• Çocuk, onu rahatsız eden bir duruma karşı duygusal bir tepki vermektedir. Bunu fark edip, onu anlamaya çalışmak en doğru yaklaşımdır. Çocukla empati kurmak, onu anlamaya çalışmak gerekir.
• Okul reddine hangi durum ve duygunun neden olduğunu bulup, bu sorunun çözülmesi için çalışılmalıdır.
• Bunun için aile, bir psikiyatri merkezinden yardım almalıdır. Psikiyatrik yaklaşım ve psikoterapi birlikte götürülmelidir.
• Ailenin, çocuğun okula devamıyla ilgili kararlı olması gereklidir. Fakat çocuğa, bu sorunun tüm aileyi ilgilendirdiği, sadece çocuğun sorunu olmadığı hissettirilmelidir.
• Öğretmen ve ailenin sıkı işbirliği içinde olması gereklidir. Öğretmenin güven verici ve zorlayıcı olmayan tarzı önemlidir.”
Aşırı koruyuculuk,çocuğun bireyselleşmesini engelliyor
“Anaokulu ve ilkokula yeni başlayan çocuklarda daha çok ayrılma anksiyetesi şeklindedir” diyen Klinik Psikolog Aynur Sayım, “Çocuk, anne-baba ya da bakım veren kişiden ayrılmak istemez. Özellikle ailesi tarafından bağımlı yetiştirilen çocuklarda görülür. Aşırı koruyucu ebeveynler, çocuğun bireyselleşmesini engeller. Çocuğun sosyal ortamlarda kendine güveni azdır. Yalnız kalınca nasıl davranacağını bilemez, korkar” şeklinde konuştu.