24.11.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
Aysel Bozan Yılmaz - Türkiye’de her yıl 24 Kasım, Öğretmenler Günü olarak kutlanıyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün 100. doğum yıldönümü olan 1981’de, “Başöğretmen” olduğu günün Öğretmenler Günü olarak kutlanmasına karar verilmişti. Ulu Önder, “Öğretmenler; yeni nesli, Cumhuriyetin fedakâr öğretmen ve eğitimcilerini, sizler yetiştireceksiniz ve yeni nesil, sizin eseriniz olacaktır…” diyerek gelecek nesilleri öğretmenlere emanet etti. Bu emanete sahip çıkan öğretmenler, mesleklerini yaparken bir dizi sorunla boğuşuyor. Eğitim sendikaları da yaptıkları anket ve araştırmalarla bu sorunları gözler önüne
seriyor. Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun çıkarılması, maaşların yükseltilmesi, 24 Kasım’da bir maaş ikramiye verilmesi, mesleğin saygınlığının tekrar kazandırılması ortak talepler arasında.
Bu kapsamda, Türk Eğitim-Sen, “24 Kasım Öğretmenleri Anlama” konulu bir anket çalışması gerçekleştirdi. Eğitim çalışanlarının ekonomik ve mesleki sorunları, yüz yüze eğitim süreçleri, eğitim çalışanlarına yönelik şiddet ve toplu
sözleşme sürecine ilişkin düşüncelerini de kapsayan anket çalışmasına 13 bin 261 öğretmen katıldı. Sorunların yanı sıra Hükümetten ve Milli Eğitim Bakanı’ndan beklentileri ortaya koyan anketten satırbaşları şöyle:
Mülakata karşılar
Katılımcılara göre yaşanılan en olumsuz durum, yüzde 88,8 oranla mesleğin değer görmemesi ve saygınlığını kaybetmesi. Yüzde 81,4 ile ücret ve özlük hakları olarak diğer ülkelerdeki meslektaşlarından daha geri bir noktada olmak; yüzde 46,2 ile de liyakatsizlik, kadrolaşma bunun
sebepleri arasında gösterildi.
Yüzde 93,2’si Milli Eğitim Bakanlığı’na (MEB) bağlı herhangi bir kadro için mülakat uygulamasını doğru bulmamakta.
Yüzde 38,6’sı mesleki tükenmişlik yaşadığını ifade ederken, yüzde 36,9’u kısmen mesleki tükenmişlik yaşadığını belirtti. Bunun sebepleri maaşların yetersizliği, öğretmene değer verilmemesi, öğrenci, veli tutumu ve davranışları olarak sıralandı.
Katılımcıların yüzde 69,3’ü öğretmenlik mesleğinin toplum tarafından saygın bir meslek olarak görülmediğini düşünüyor. Onlara göre mesleğin itibarını artırmak siyasilerin elinde.
Yüzde 40,8’i mesleki imaja katkı sağlamak için MEB’in yapması gereken en önemli hususun Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun çıkarılması olduğunu ifade ediyor.
Yüzde 82,6’sının borcu var. Yüzde 36,7’sinin borcu 100 bin TL’den fazla.
“Son zamlardan sonra sizi ekonomik olarak hangisi etkiledi?” sorusuna sırasıyla yüzde 79,5 gıda fiyatları, yüzde 53,4 akaryakıt harcamaları, yüzde 45,3 elektrik/su/doğalgaz maliyetleri; yüzde 29,2 kredi ödemeleri, yüzde 27,8 ile kira ödemesi cevabı verildi.
Öğretmenlerin yüzde 35,9’u aylık gıda masraflarının 2.001 TL ve üzerinde olduğunu, yüzde 27,9’u 1.501-2.000 TL olduğunu belirtti.
Katılımcıların yüzde 19,8’i ek iş yaptığını söyledi. 2020’de bu oran 14,1’di.
Yüzde 85,6’sı, ek kaynak aracı olarak gördükleri için kripto parayla ilgileniyor.
Şiddete maruz kalıyorlar
Yüzde 64,3’ü yüz yüze eğitim döneminde okullarında karantinaya alınan sınıfın olduğunu kaydetti. Yüzde 94,75’i aşı yaptırdığını belirtti. Yüzde 38’i okulda öğretmenlere PCR testi denetimi yapıldığını, yüzde 35’i ise yapılmadığını söyledi.
Yüzde 86,8’i yüz yüze eğitim döneminde Kovid’e yakalanmadığını belirtti.
Yüzde 27,7’si meslek hayatlarında en az bir defa şiddete maruz kaldı.
Yüzde 81,4’ü ücret artışlarının beklentilerini karşılamada çok yetersiz kaldığını, yüzde 15,5’i yetersiz kaldığını belirtti. 3600 ek gösterge meselesinin çözümünün 2022’nin sonuna bırakılmasına katılımcıların yüzde 35’i hiç memnun değilim, yüzde 13,7’si memnun değilim, yüzde 30,7’si kısmen memnunum, yüzde 14’ü memnunum, yüzde 6,5’i çok memnunum cevabını verdi.
Ek iş arıyorlar
Eğitim İş Sendikası da 3 bin 630 eğitim emekçisinin katılımıyla bir anket çalışması yaparak öğretmenlerin durumunu ortaya koydu. Öne çıkanlar şöyle:
Katılımcıların yüzde 23,34’ü eşinin çalış(a)madığını belirtti. Yani evli her 4 emekçiden 1’inin eşi işsiz. Yüzde 57,8’i ailenin gıda ihtiyaçlarını karşılamada zorluk yaşadığını, yüzde 48,3’ü maaşlarının yetersizliğinden dolayı ek hesap kullandığını, yüzde 77,7’si ailenin sağlık harcamalarını karşılamakta zorluk çektiğini kaydetti. Yüzde 90’ı kullandıkları kredi kartının borçlarını ödemede, yüzde 65’i ise geçinmekte zorlandıklarını; yakınlarından borç aldıklarını beyan etti.
Yüzde 61,1’i ekonomik zorluklardan dolayı mesleki motivasyonlarının düştüğünü, yüzde 84,3’ü ek iş aradığını belirtti. Yüzde 64,2’si düşük maaşları nedeniyle toplumdaki saygınlıklarının yıprandığını aktardı.
Yüzde 77,6’sı pandemi sürecinde teknolojik ihtiyaçlarının MEB tarafından karşılanmadığını kaydetti.
Katılımcıların da belirttiği sorunların çözümü için Eğitim İş Sendikası’nın talepleri şöyle: “İnsanlık onuruna yaraşır bir ücret alıp insanca yaşamayı, 3600 ek gösterge hakkımızı almayı, eğitim çalışanları arasında ayrımcılık yaratacak uygulamalara son verilmesini, yeterli sayıda öğretmen ve yardımcı personel istihdam edilmesini, şiddetin önüne geçecek önlemler alınmasını talep ediyoruz. Meslek onurumuzu geri istiyoruz!”
‘Meslek Kanunu Meclis’e taşınmalı’
Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, bir yıl içinde 3600 ek göstergenin yetkili konfederasyonla çalışılarak hayata geçirileceğini söyledi. Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun çıkarılmasına 11. Kalkınma Planı’nda ve Bakanlığın 2023 Eğitim Vizyonu Belgesi’nde yer verilmesinin üzerinden üç yıl geçtiğini hatırlatan Yalçın, şunları söyledi: “Öğretmenlerin bir meslek kanununun olmaması asla kabul edilemez. Sözleşmeli, kadrolu, ücretli öğretmenlik gibi mesleğin çeşitlenerek yürüdüğü bu zeminin derlenip toparlanması, mesleğe bir kariyer meslek olarak bakılması ve hepsinin bir arada toplanması için öğretmenlerin özlük haklarını koruyup geliştirecek, çalışma şartlarını iyileştirecek, uğradıkları şiddeti önleyecek, sorunlarına çözüm üretecek
ve mesleklerinin itibarını hak ettiği yere taşıyacak bir içerikle Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun ivedilikle Meclis gündemine taşınmasını istiyoruz.”