23.03.2016 - 16:09 | Son Güncellenme:
Uçurtmanın Türkiye’deki serüveni ve Mehmet Naci Aköz
Sokak oyunları kültürümüz içinde tek canlı oyuncak olarak da anılan uçurtma, küçük büyük hemen herkesin hayatında bir şekilde yer almıştır.
Ülkemizde uçurtma duayeni olarak bilinen Mehmet Naci Aköz’ün, uçurtmayla hayatının ikinci tanışması olan ve 1980 yılıyla başlayan süreç, ülkemizdeki uçurtma tarihinin de yazılmasında oldukça büyük katkıları olmuştur.
Türkiye’nin ilk uçurtma yarışmasını 1984 yılında düzenleyen Aköz ilerleyen yıllarda gerçekleştirdiği çalışmalarla kendinden sıkça söz ettirmiştir.
İstanbul Uçurtmacılar Derneği, Uçurtma Gönüllüleri Kulübü, Üsküdar Belediyesi Mehmet Naci Aköz Uçurtma Müzesi, Avrupa Sportif Uçurtmacılık Federasyonu Türkiye Temsilciliği, Gülen Okumuş Uçurtma Kütüphanesi gibi kurumları hayata geçirerek ülkemizdeki uçurtma tarihine kalıcı notlar düşmüştür.
Uçurtmanın tarihsel gelişimi ve çeşitli teknolojik alanlarda kullanımı ile ilgili olarak Mehmet Naci Aköz, bize şu bilgileri vermektedir:
M.Ö. 300’lü yıllarda Çin’de doğan uçurtmanın Uzakdoğu’da çok uzun yıllar, Budist rahipler tarafından dinsel ayinlerde kullanıldığını, savaşlarda haberleşme aracı olarak kullanıldığını ve düşmanı korkutmak için yapılan devasa boyuttaki uçurtmaları okuyunca hayret ettik.
1295 Yılında, ünlü denizci Marco Polo’nun bir uçurtmayı Malaya adalarından satın alıp Hollanda’ya getirmesiyle Avrupalılar tarafından tanındı.
1572 Yılında Benjamin Franklin’in, uçurduğu ipekten yapılmış uçurtmasıyla “Şimşeğin elektriksel yapısını” bulması ise çok bilinen örnekler arasındadır.
1899 Yılında Wright kardeşlerin yaptığı denemeler sonunda uçağa ve ardından Jumbo jet’lere gidilmesi insanlık açısından çok önemli buluşlardı.
Uçurtmanın tarihine baktığımızda bunlara benzer pek çok örneği ve olayı görmek mümkündür. Uçurtma sayesinde çeşitli bilimsel bulgulara da öncülük edilmiştir.
1847 Homan Walsh, Niagara Şelalesi’nin üzerine kurulacak köprünün ilk adımını uçurtması sayesinde attı. Uçurtmasına bağladığı ipi karşı yakaya geçirerek köprünün başlangıcını gerçekleştirdi..
1899 The Wright Kardeşler ilk uçan makine (uçak) teorilerini ispatlamak için uçurtma kullandılar. Wright kardeşlerin uçak dizaynı çalışmaları 1.Dünya savaşı sonuna kadar devam etmiştir.
Bu çalışmaların hepsi uçakların uçma biliminin doğmasına ve gelişmesine sebep olmuştur.
Bütün bu çalışmalar o gün için yeni bir bilim olan uçakların ve uçurtmaların uçmasındaki gizemi bilimsel yolla açıklayan Aerodinamik bilimini ortaya çıkarmıştır.
Naci Bey bunları anlatırken aslında uçurtmanın sadece uçurtma olmadığını görüyoruz. Karşımızda gökyüzü kadar derin ve bir o kadar uçsuz bucaksız bir dünya vardı.
Mehmet Naci Aköz, ilk günkü heyecanını kaybetmeyen enerjik ve dinamik yapısıyla bize uçurtma ile bilgiler vermeye devam ediyor.
Son 50 yılda uçurtmaya ilgi yeniden canlandı. Naylon, fiberglas, karbon grafit gibi yeni çıkan materyaller uçurtmaları daha güçlü, daha hafif, daha renkli ve daha dayanıklı kıldı.
Uçurtma yapımında ripstop naylon, fiberglas ve karbon grafit gibi yeni materyaller kullanılmış ve bu da uçurtmaların daha sağlam, daha hafif, daha renkli ve daha dayanıklı olmasını sağlamıştır.
1972’de Peter Powell’ın iki ipli icadından sonra, halk uçurtmayı sadece eğlence için değil, spor amaçlı da kullanmaya başladı. Heveslileri, keskin manevralar yapan, daha hızlı giden daha karışık uçurtma tecrübeleri denediler.
Peki, çocuklar bu işin neresinde;
Bilimsel deneylerle işi olmayan çocuklar ve içinde hala çocukluğu yaşatanlar ise ülkemizdeki uçurtma kültürünün yaşatılması ve yaygınlaştırılması için kurulan İstanbul Uçurtmacılar Derneğinin yoğun faaliyetleri arasına katılarak işin tadını çıkarmaya çalışıyor.
1986 Yılından itibaren Aköz tarafından toplanan uçurtma ve uçurtma ile ilgili koleksiyon artık bugün 26 ülkeden toplanmış, 2000’den fazla parçaya sahip uluslararası dev bir müzeye dönüşmüş durumda.
Üsküdar Belediyesi Mehmet Naci Aköz Müzesi adıyla hizmet veren ülkemizin ilk, dünyanın ise 18 müzesinden biri olan müze sadece çocuklar için değil, yetişkinler için de mutlaka gezilmesi görülmesi gereken bir merkez konumundadır.
Tüm yıl boyu mesai günlerinde 09.00 – 17.00 saatleri arası açık olan müzeye girişler ise ücretsiz.
Müze içinde özellikle çocuklara yönelik tiyatral anlatım ve interaktif olarak gerçekleştirilen programlarda görerek, dokunarak ve eğlenceli öğretim modeli en ideal şekilde uygulanmaktadır.
Müze içinde yer alan ve 3 ayrı bölümden oluşan uçurtma atölyelerine katılarak kendi uçurtmasını yapmak isteyen ziyaretçilere de imkân sağlanmakta ve 1 öğrenciden, aynı anda 200 öğrenciye kadar hizmet verebilecek atölye imkânları ve eğitimcilerle yardımcı olunmaktadır.
Uçurtma atölyesine katılarak kendi uçurtmasını yapanlardan sadece uçurtma malzeme bedeli alınmasına rağmen etkinlik ticari mantıkla değil, eğitim amaçlı olarak yapılmasına özel önem verilmektedir.
Atölye ve müzedeki tüm eğitmenlerimiz öğretmen kökenli ve anaokulu deneyimli eğitmenlerden oluşturulmuştur.
Müzenin kurucusu Mehmet Naci Aköz, uçurtma ile ilgili tüm çalışmalarını eğitimci bakışı ile programlarken müzemizdeki tüm çalışmalar Kültür ve Turizm Bakanlığımızın 2008 yılında başlattığı ”Çocuk dostu müze projesi” ve İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğünün 2011 yılında uygulamaya koyduğu “Müzeli eğitim projesi” çerçevesinde gerçekleştirmektedir.
Hem ülkemizdeki, hem de dünyadaki diğer resmi uçurtma kurumları sıkı şekilde takip edilerek uçurtma ve uçurtma kültürü ile ilgili tüm gelişmeler yakından takip edilmekte ve müzemizde ziyaretçilerin gündemlerine taşınmaktadır.
Hem müzemizle, hem de uçurtma ile ilgili daha detaylı bilgiler için müzemizin iletişim bilgilerini kullanarak lütfen bize ulaşınız.
Unutmayalım ki, çok sayıda ülke, ancak tek gökyüzü var.
Gelin o gökyüzünü birlikte renklendirelim.
Sağlıkla, mutlulukla…..
Uçurtma sadece uçurtma değil
‘Üç çıta bir parça kağıt ve bir ipten ibaret çocuk oyuncağı’ zannedilen uçurtmanın, tarih boyunca insanlık için bir oyun olmaktan çok öte anlamlar taşıdığını biliyor muydunuz? Yeri geldiğinde savaş kazandıran, yeri geldiğinde can kurtaran, yeri geldiğinde de bilime büyük hizmetlerde bulunan uçurtmanın binlerce yıllık tarihinde, birbirinden ilginç, birbirinden inanılmaz, birbirinden hayret verici olaylar yaşanmıştır.
Uçurtma dünyanın en hızlı büyüyen spor dallarından biridir .Daha kağıt bile icat edilmeden önce uçurtmalar vardı. Hatta diyebiliriz ki, kağıt icat edilene kadar 1000 yıl boyunca uçurtmalar uçtu!
Uçurtmanın 2 bin 300 yıllık bir tarihi olduğu varsayılıyor. İlk uçurtmaların yapraklardan yapıldığı tahmin ediliyor. Uçurtmalar, tıpkı diğer icatlar gibi zamanla gelişerek günümüze ulaşmış, bu süreç içinde bir çok ilginç olaya konu olmuş ama insanlığa çok sayıda katkılarda bulunmuştur.
Uçurtmanın tarihi ilginçliklerle doludur demiştik. İşte onlardan bazılarını sizler için derledik;
Dünyanın uçabilen en küçük uçurtmasının yüksekliği 5 milimetredir.
Dünyanın en uzun uçurtması 1034 metredir.
Dünyanın en büyük uçurtmasının boyutu 55 x 22 metredir.
Kaydedilen en yüksek uçurtma hızı saatte 193 kilometre olarak gerçekleşmiştir.
En uzun uçurtma uçurma süresi 180 saattir.
Tayland’da uçurtma uçurmanın 78 adet kuralı vardır.
Japonya’da 1760 yılında uçurtma uçurma yasaklandı. Çünkü pek çok insan uçurtma uçurduğu için işler aksıyordu.
Bir başka uçurtma yasağı da dönemin Doğu Almanya’sında, başkent Berlin için getirildi. Berlin duvarının üzerinden insanları kaldırma olasılığı yüzünden, ülkede büyük uçurtma uçurulmasına yasak getirildi.
Uçurtma balıkçılık için yüzyıllar boyunca kullanılmıştır. Sadece balıkçılık için değil, denizde hayat kurtarmak için de uçurtmalardan faydalanılmıştır.
Uçurtmanın bir başka fonksiyonu da tarlalara zarar veren kuşları korkutmaktı. Ancak uçurtmanın korkutma özelliği bununla da sınırlı kalmadı. Çünkü bundan binlerce yıl önce uçurtma kötü ruhları korkutmak için de kullanılıyordu.
Ortaçağ’da düşmanı korkutmak için bazı ordular ejderha şeklinde uçurtmalar kullanmıştı.
Bazı Japon uçurtmaları 2 tondan fazla ağırlığı kaldırma yeteneğine sahiptir.
Uçurtma yüzyıllar boyu; savaşlarda saldırı, savunma, işaret yollama, gözcü kaldırma, atış talimi ve havadan propaganda broşürleri bırakmada kullanılmıştır.
Yine Amerikan iç savaşında mektup ve gazete yollamak için uçurtmalar kullanılmıştır.
İlk motorlu uçaklara büyük uçurtmalar monte edilmiştir.
Japonya’da büyük bina ve tapınaklarının inşaatında, yüksekteki işçilere malzemeler uçurtmalarla taşınırdı.
1826 yılında Londra ve Bristol arasında, atların taşınması için uçurtmalar kullanılmıştır.
Telefonun mucidi Graham Bell, insanları taşıyabilen dev bir uçurtma da geliştirmiştir.
Her yıl ABD’de en az 50 milyon adetin üzerinde uçurtma satılır.
1913 yılında bir uçak kazasında ölen ilk kişi olarak İngiliz tarihine geçen Samuel Franklin Cody, aynı zamanda uçurtmayla havalanan ilk İngiliz olma özelliğine de sahiptir.
İlk başarılı telsiz telgraf sistemini geliştiren Guglielmo Marconi, 1901 yılında Atlantik aşırı ilk radyo sinyallerinin iletimi için bir Altıgen uçurtma, uçurtma hattı kullanmıştır.
Benjamin Franklin, yıldırımın elektrik olduğunu kanıtlamak için bir uçurtma kullandı.
1847 yılında, Niagara Şelalesi üzerinden geçecek olan, Kanada ve ABD arasındaki ilk demiryolu köprüsü için, nehir üzerinde büyük kabloları çekmek amacıyla uçurtma hattı kullanılır.
Birkaç eğlenceli olay
600 yılları civarında, Kore’deki Silla Hanedanlığı sırasında General Gim Yu-Sin’e bir isyanı bastırma görevi verildi. Ancak generalin askerleri savaşmayı reddetti. Çünkü o sıralarda büyük bir meteor yağmuru vardı ve askerler bunun kötü şans olduğuna inanıyordu. General kontrolü tekrar sağlamak için, ateş topu şeklinde büyük bir uçurtma uçurdu. Bunu gören askerler, uçurtmanın cennetten gelen bir yıldız olduğunu düşünüp tekrar harekete geçti ve isyanı bastırdı.
Japonya’da bir hırsız, Nagoya Kalesi’nin çatısındaki bir altın heykeli çalmak için uçurtmayla çatıya indi. Heykeli çalmayı başaran hırsız daha sonra yakalansa da bu olay dilden dile yayıldı ve halk hırsızı kahraman olarak kabul etti. O tarihten sonra bir dönem büyük uçurtma yapılması yasaklandı.
1800’lü yıllarda İngiltere’de at arabalarından, at başına vergi alınıyordu. Bu vergiden kurtulmak isteyen George Pocock, 1822 yılında arabayı uçurtmayla yürütmeyi denedi ve başardı da. Başta saatte 20 kilometre olan uçurtmalı arabanın hızının saatte 100 kilometreye kadar çıktığı rivayet edilir. Tabii Pocock, bu icadıyla vergiden de kurtulmayı başarmıştır.