11.02.2021 - 00:00 | Son Güncellenme:
TFF 1. Lig’de 3 maçlık kötü seriye Eskişehirspor deplasmanında 5-0 kazanıp son veren Altay, üst sıralara tırmandı. Siyah beyazlıları değerlendiren yazarlarımız, “Altay için zorlu serüvenin böyle moralli başlaması çok değerli. Ancak camia olarak birliktelik ilk şart. Umarız devamı gelir” dedi
Bülent Buda: Siyah beyazlılardaki görünüm, gardırobunu iç çamaşırına kadar yenilemiş kodamanları andırıyor. Karşı takım da mahallenin yeni yetmeleri. İkisi arasındaki temel fark, Eskişehir 5 geldi, boş döndü. Altay 5 geldi, 5’te 5 yaptı. Deneyim farkı. Şimdilik atamayana karşı böyle. Acemi çocuklar. Ve de yürek yakıyor Eskişehir. Nihat-Fethi-Ender ne günlerdi ama! Neyse geçmişi ağıtla işler düzelmiyor. O yılların Altay’ı da bir başkaydı. Kendisi idi. Bazen ekrana bakarken gözlerim bir şey görmeyince uykulu haliyle geçmişe arayışlara takılıyor. 9 yeni, 2 eski ile başladı oyuna Altay. Goller eskilerden, asistler de yenilerden geldi. Mehmet Erdem bence günün en iyisiydi savunma arkası koşuları ile. Koşuyu yapanın buluşturulduğu topları çok severim. İlkini Zeki yaptı, Erhan yazdı. İkincisini Thiam yaptı, Kazımcan yazdı. Günü noktaladı. Kazım’ın sevinci de farklı bir dışa vurum. Bana tamı tamına 60 yıl öncesini anımsattı. O gün profesyonel yaşamımın ilk golünü Fenerbahçe’ye atmıştım.
Fatih Tanfer: Geçen hafta ki yazımda, ‘Geçen sene Eskişehir’de Play Off umutları sönmüştü. Alınacak galibiyetle bu sene her şey yeniden başlayabilir’ ifadesini kullanmıştım. Altay, Eskişehirspor’u 5-0 yendi ve Play Off yarışı içerisine girdi. Elinde Marco Paixao gibi bir oyuncu varsa Amerika’yı keşfe gerek yok. Oyunu hücumda onun etkinliği üzerine kuracaksın, gerilere fazla getirmeyeceksin, diri tutacaksın. Bu maçta Altay’ın hücumda en büyük artısı, çok üretken olması ve maç boyunca da hareketli olmasıydı. Sürekli alan değiştirdiler, doğru oynadılar. Sezon başındaki kaleci ve geri dörtlüden hepsi yeniydi. Adaptasyon kolay değil. Ama Altay çok zorlu bir fikstüre giriyor. Seri galibiyetler alıp seyircisinin büyük umut beslediği hedefe ulaşmalıdır. Büyük Altay’ın oyuncu yapısı da bunu başarabilecek güçtedir.
Mehmet Demirtaş: Altay için bir sınav niteliğinde olmayan, görece diğer rakiplerine oranla daha zayıf takım Eskişehir karşısında yine moral maçına çıktılar. Ligin ilk yarısında da istediği gibi gitmeyen işler, Eskişehir’e atılan 6 golle bir bakıma rayına oturmuştu. 3 maçlık mağlubiyetin ardından da yine can simidi oldu Eskişehir. Paixao hücum yükünü sırtlandı bir nevi. 5 gol, 3 puan ve yüksek dozda enerji ve de moral. Öte yandan da Kazımcan gibi yürekli gençleri kutlayalım. Umarım daha nice goller, nice başarılar onun ve onun gibi genç kardeşlerimizle olur. Bunlar işin renkli kısmı. Peki ya renksiz yanı? Neyden bahsettiğimiz az biraz anlaşıldı sanırım. Son zamanlarda can sıkıcı bir konu gündemde. Ve umarım bu bir gerçeklik barındırmıyordur içinde. İlk yarının değişilmezleri Berkay ve Tolga’nın sırf menajerlerin yakasına geçmediği için takımda kendilerine yer bulamadıkları dolanıyor havada. Peki böyle bir şey mümkün olabilir mi? Ya da Altay’a yapılan onca transfer sadece bir menajerin iki dudağı arasında mı? Büyük Altay’ın şanlı tarihine gölge düşürecek nitelikte bir dedikodu bu. Ve aydınlatılmaya da artık ihtiyaç var.
Şeytan gençleriyle güzel
Bülent Buda: Bu kez erkenciler. 8-18 arasında 2 gol. Bu bağlamda Menemen’den Bolu’ya göç eden Selmani’nin katkıları için teşekkürler. Enis boş geçmiyor. Vuruyor, devam ediyor. Durmuyor. Umudu olanların eylemleri. Yazıyor golünü. Epey oldu. Burak’ın solunu özlemiştik. Uçlarda top tutamama sıkıntısı var. Recep kıvamında değil. Ahmet İlhan’ın yokluğu duyumsanıyor. Erhan yine gününde. Hatasız oynuyor. Önündeki savunmayı toplama savaşımı veriyor. Tam kadro yenilenmiş sanki Bolu. Mustafa Çeçenoğlu’nun duran toplardaki becerisine epey tanıklık ettik. Erhan’ın golde yapacağı bir şey yoktu. Sadece seyretti. Doğrusu da oydu. Bu kazanılan 3 puan, büyük rahatlama. Daha özgür, kimliklerini yansıtabilecekleri bir aşamaya geldiler. Sinan’ın varlığı, hem oyunculuk hem de kaptanlık karakteri ile takım için çok değerli. Bence çok özel bir kişilik Sinan. Herkesin hesabı, beklentisi nedir bilemem. Benim için kalp atışlarımın ritmi önemli. Bundan sonra tik-tak, tik-tak. Huzurluyum. Herhangi bir endişem kalmadı.
Fatih Tanfer: Altınordu, maça çok iyi hazırlanmış. Yaptığı pres ve kontra ataklarda çok etkiliydiler. Rakiplerine karşı da çok iyi bir savunma yaptılar. Rakibi Boluspor, ara transferde çok önemli transferler yapmış. Buna rağmen doğru oyun sistemi, kondisyon, güç ve maç içinde problem çözme yeteneklerini bir kez daha gösteren gençleri kutlamak gerek. Altınordu, Ahmet İlhan’ın ve Ahmet Dereli’nin gelmesiyle gücüne güç katacaktır. Hüseyin Hoca her hafta yeni futbolcuları da Türk futboluna armağan ediyor. Bu misyon ve vizyonun bir ürünüdür.
Yolculuk nereye Menemen?
Bülent Buda: Ümit Hoca’nın kafa karıştıran tercihleri. Beklentileri karşılamayan oyun alanı dizilişi. Söz gelimi 2 sağ bek Rıdvan ile Yusuf önlü arkalı. Neyi amaçlıyor? Güçlendirilmiş bölge mi oluyor orası? Önündeki sağ kanadı ataklarda da iyi kullanan Rıdvan, neredeyse hiç çıkamadı önündeki Yusuf’tan ötürü. İsmail Haktan Odabaşı, yıllardır bildiğim isim. Sağ kanadı etkili kullanır. Solda oynuyor, hiçbir şey yapamıyor. Oyunun bütününde Yusuf’un önünü açarak yaptığı gollük vuruş. Yusuf o topu sağ ayağının içine alıp kalecinin soluna sert bir plase gönderseydi, başka şeyler de olabilirdi. Tuzla ahım şahım bir şey oynamıyor. Menemen’de de topu üç direk arasından geçirecek bir babayiğit aranıyor. O arayışlarda Emre de yanlış iş yapıyor. Tabela ikileniyor. Futbol oyununda öyle izleyeni de oynayanı da şaşırtan eksantrik seçimlere gerek yok. Herkes nerede iyiyse orada oynasın. Bir de yürek. Karşı kaleye gitmeyi seven ve yakaladı mı işi bitiren. Tıpkı geçmiş yıllarda Ümit Hoca’nın yeteneği gibi. Cruyff ne demiş, “Futbol basit bir oyun. Zor olan onu basit oynamak”.
Fatih Tanfer: Menemenspor aldığı yenilgiler sonrası düşme hattının içine girdi. Bunu hak ediyor mu? Tuzlaspor maçında da gördük ki etmiyor. Maçın genelinde başarılı bir performans sergilediler. Tek eksikleri, hücumdaki etkisizlikleriydi. Yusuf’un şutunda Haydar inanılmaz bir kurtarış yaptı. 1-0 mağlup duruma düştükten sonra oyuncu değişiklikleriyle oyuna sahip oldu, oyunu kontrolü altına aldı. İnanılmaz goller kaçırdı. Ve son dakikada yediği golle 2-0 mağlup oldu. Bu haftaki rakibi Balıkesirspor. Maçın önemini anlatmaya herhalde gerek yok. Herkes varını yoğunu ortaya koymalı.
Mehmet Demirtaş: Hatayspor’un Kasımpaşa karşısında elde ettiği 4-1’lik galibiyette son golü Kamara attı. Hem de öyle kolay bir gol değildi. Topu alışı, sürati ve temiz bitirişiyle şapka çıkarılacak cinsten. Balıkesirspor formasını giyen Taşkın ise Türk futbol tarihine adını altın harflerle yazdırmayı bildi. 3 frikik, 3 gol. Hem de hepsi birbirinden muazzam. Selmani’nin yokluğunu da aramıyor değiliz. Yani özetle giden, geleni aratırmış. Küme düşme hattına oturdular. Bir sinyal, ufak çaplı da olsa bir ışık umut demektir. Umarım o ışık bir yerlerden bize göz kırpar.