30.04.2023 - 00:00 | Son Güncellenme:
NİHAN YARKENT İNCE - Gastronomi sektörü, yeni teknoloji ve ortaya çıkan yeni gereksinimler ile hızla değişiyor. Dijital hizmetlerin değer kazanmasıyla birlikte ortaya bulut mutfak denilen yeni bir iş modeli çıktı. Bulut mutfak, yemeklerin üretim ve hazırlık işlemlerinin yapıldığı, sadece mutfaktan oluşan, müşteri ağırlama alanına sahip olmayan neredeyse sadece 20 metrekarelik restoran tipi. Girişimci Ahmet Orhon, Türkiye’de bulut mutfağını hayata geçiren ilk girişimcilerden biri. Üç yıl önce kurduğu Avane Cloud Kitchens markası gördüğü ilgiyle global fonlardan 4.5 milyon dolar yatırım aldı. Londra, İstanbul’un ardından İzmir’e de “ÇoSa” markasıyla merhaba diyen Ahmet Orhon ile bulut mutfağı konuştuk.
l Öncelikle sizi tanıyalım. Kimdir Ahmet Orhon?
Bilkent Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden mezun olduktan sonra yurtdışında bir yönetim ve strateji danışmanlığı şirketinde çalışmaya başladım. Harvard Business School’da İşletme Yüksek Lisans yaptım. Türkiye, Çin, Avustralya ve Dubai’de 10 yıla yakın bir süre yerel ve global pek çok markanın hesabını yönettim. Bu süreçte 32 ülkeyle çalıştım, 112 ülke gezdim.
l “Avane Cloud Kitchens” nasıl doğdu?
Dünyanın ve Türkiye’nin yeme-içme sektöründeki yeniliklere, tüketici alışkanlık ve yönelimlerine son derece hakim olduğumu düşündüğüm bir dönemde, hayatımda köklü bir değişiklik yapmak istedim. 2020 yılında Türkiye’ye döndüm ve kendi sermayemle ‘bulut mutfak’ konseptini biraz farklılaştırarak “Avane Cloud Kitchens” kurdum. Avane Cloud Kitchens, diğer bulut mutfak modellerinden farklı.
l Farkı nedir?
Aynı zamanda bir gıda teknolojisi şirketi. Yani ürün geliştirme, satın alma, üretim, mutfak operasyonu, marka ve kanal yönetimi ile pazarlama faaliyetlerinin tamamını kendi içinde gerçekleştiriyor.
Çorba ve salata
l Bulut mutfak nasıl bir yapı?
Bulut mutfak temele gıda teknolojisini, veri analizini alan bir yapı. Aslında yaptığımız şey sektörü, verileri, müşteri, fiyatlandırma, operasyonel, tedarik zinciri datalarını ve global trendleri analiz edip, bu analizlerin bize verdikleriyle doğru markaları ve ürünleri çıkmak.
l Şu an kaç markayla hizmet veriyorsunuz?
30’a yakın markayla çalışıyoruz. İzmir’de yeni açtığımız ÇoSa’da bu markalardan yalnızca biri.
l Bu isim nereden geliyor?
ÇoSa, çorba ve salatadan çıkma bir isim. Önce yalnızca çorba ve salata üzerine düşünmüştük sonra wrap, bowl, mezenizi ve tatlı alanındaki boşluğu da fark ettik ve onları da mönüye ekledik. ÇoSa ile tüketicilere günlük olarak sipariş edebilecekleri, tükettiklerinde kendilerini mutlu ve sağlıklı hissedecekleri bir mönü sunduk. Üç dakikayı asla geçmeyecek şekilde misafirlerimizi ağırlıyoruz.
20 metrekarede 500 müşteri
ÇoSa’yı geleneksel markalardan farklı kılan nedir?
Biz ÇoSa’da veri analizi yapıyoruz. Mönümüzü, reçetemizi, pazarlama dilimizi, tasarımımızı ona göre değiştiriyoruz. Her noktada müşteri odaklı bir anlayışla ilerliyoruz.
Ön tarafta ÇoSa, arka tarafta 20’den fazla marka ile hizmet veriyoruz.
20 metrekare bir mutfakta 20’den fazla marka mı var?
Evet, bu da bizi dünyadaki en verimli mutfak yapıyor. 20 metrekarelik mutfaklarda paket bandında 500 müşteri ağırlıyoruz. ÇoSa markasının olduğu ön bölümde de günlük 250-300 müşteriyi karşılayacak bir kapasitemiz var.
l İzmir’i seçmenizin özel bir nedeni var mı?
Girişimciler beni çok iyi anlar. Bir marka oluştururken önce tüketiciyi de hayal edersiniz. Ben ÇoSa ile yola çıkarken İzmir’i hayal etmiştim. Kendi ayaklarının üzerinde duran, sağlığına dikkat eden, İzmir enerjisine sahip insanları hayal etmiştim. ÇoSa’da yeşili, beyazı görüyorsunuz, Ege’yi, rahatlığı ve ferahlığı görüyorsunuz. Yemeklerimiz de hafif ve sağlıklı yemekler, İzmir’in damak zevkine uygun olduğunu düşünüyorum.
l Kısa sürede global fonlardan ve melek yatırımcılardan büyük bir destek aldınız...
İlk ve çekirdek yatırımımız dünyadaki en büyük 10 fondan biri olan Alman fonu, bir milyon dolardı. Bir yıl sonra şirket değerini beşe katladık. Türkiye’deki büyük fonlardan da 3.1 milyon dolar aldık. Kısa sürede 4.5 milyon dolara yakın bir sermayeyi ülkeye çektik. Yüzlerce kişiye istihdam sağladık.
‘Tüm şubelerimiz yatırıma açık’
l Yatırımcılara yönelik bir çalışmanız var mı?
Franchise vermeye başladık. Ama yalnızca yalnızca klasik yöntemle değil. Tek başına franchise açacak bütçesi olmayan insanlara da fırsat sunduk. Tüm şubelerimizi yatırıma açtık. Borsadaki gibi Avane’den bir hisse alıyorlar ve şubenin elde ettiği kara ortak oluyorlar. Bu sayede yatırımın demokratikleşmesini sağladığımızı da düşünüyoruz.
l Son olarak hedef nedir?
Kısa vadede hedefimiz üç yıl içinde Türkiye’de 100, yurtdışında 75 lokasyona ulaşmak. Kolları sıvadık. İzmir’den sonra 10 gün içinde Bursa’da bir şube açacağız. Uzun vadede ise Türkiye’den gıda sektöründeki ilk unicornu yaratmak istiyoruz. Türkiye bu tip bir iş modeli için çok önemli de bir test piyasası. Türkiye’de test ettiğimiz bu iş modelini, Londra’da büyüttük, şimdi sırada Avrupa’nın geri kalanı ve körfez ülkeleri var.