22.05.2020 - 00:00 | Son Güncellenme:
"Bu sporda önümüzü görebilmek için, altyapıdan yetişen yerli oyunculara gereken değeri vermeliyiz.Futbola ilgisi olmayan kişilerin, bu işi yapması yanlış"
“Amatör takımlara gereken değeri vermiyoruz. Bu da bizim futbol geleceğimizin kaybı olmayı sürdürüyor. Nice yetenekler bu yüzden sönüp gidiyor”
Milliyet Ege Spor Müdürü Mehmet Demirtaş ve usta kalem Fatih Tanfer, tarihin tozlu sayfalarını sizler için karıştırıyor, “Geçmişten Günümüze Değerlerimiz Konuşuyor” köşesiyle siz sporseverlere sunmaya devam ediyor. 11 sene Göztepe formasını başarıyla terleten, daha sonra ezeli rakip Altay’a transferi olay olan, futbolculuk kariyeri ile elde ettiği başarılarını, antrenörlük hayatında da sürdüren Ercan Ertemçöz, futbolculuk yaşantısını, yeni nesile önerilerini, unutamadığı anılarını ve Türk futbolunun bugün geldiği noktayı sizler için anlatıyor. Keyifli okumalar...
Bugün de hala hafızalarda yerini koruyan 1980-81 sezonunda oynadığımız Göztepe-Karşıyaka maçı benim unutulmazlarım arasındadır. Bu maç, 0-0 sonuçlansa da 80.000 kişinin bu maçı izlemesi maçı tarihi bir an olarak hafızalara kazıdı. O maçta oynadığım için kendimle gurur duyuyorum. Öte yandan 11 yıl formasını giydiğim ve çok sevdiğim Göztepe’den Altay’a transferim çok yankı uyandırmıştı. İnsanların birçoğu bu transferi yadırgadı. Bir de Ümit Milli Takımımızla yaşadığımız unutamadığım bir maç vardı. Avusturya ile oynuyorduk ve karşılaşmada 2-1 öndeydik. Son dakikalarda gol yedik, maç uzatmaya gitti. Uzatmalarda da eşitlik bozulmayınca bu sefer penaltı atışlarına geçildi. Penaltılarda rakibimize üstünlük kuramadık ve Avrupa Şampiyonası’ndan elendik.
Yeni nesile önerileriniz var mı?
Futbolculuk işi kolay bir iş değil. Bu oyunu uzun vadeli bir hale dönüştürmek isteyenler, sabırla çalışmalılar. Kesinlikle bir hedefleri ve amaçları olmalı. İfade ettiğim gibi bu doğrultuda sabırla ve çok çalışarak amaçlarına ulaşmalılar. İlk 11’de şans buldukları zaman sanki oynadıkları maçtan sonra yedek kalacaklarmış gibi, yedekken de sanki bir sonraki maç sahada yerlerini alacaklarmış gibi çalışmalılar. Ben futbolcuyken, kırık omuzla 7 tane maç oynadım. Semih Şentürk, Aytaç Kara, Okay Yokuşlu gibi oyuncuların gelişiminde emeğim olduğunu söyleyebilirim. Şu an liglerimizde de eğitimlerinde parmağım olan 15 oyuncu oynuyor. Bu oyuncuların hiçbirisine sakatken oynama izni vermedim. Diğer oyunculara da tavsiyem, sakatlık dönemlerinde asla maç oynamasınlar.
Türk futbolunun bugünkü durumunu değerlendirir misiniz?
Eskiden, gelir düzeyi daha düşük olan insanlar futbol oynuyordu, zenginler izliyordu. Şimdi ise zenginler oynuyor, gelir düzeyi daha düşük olan kişiler izliyor. Yöneticilerin çok eksiklikleri olduğunu düşünüyorum. Özellikle ülkemizde 1 kez bile yeşil sahaya inmemiş kişiler, kulüp yönetiyorlar. Örneğin Almanya’da eski futbolcular, kulüplerin başına geçerek sorumlu kişiler oluyorlar ancak ülkemizde durum böyle değil. Bizde parayı bulan kişiler yönetime geçiyor. Futbola ilgisi olmayan kişilerin bu işi yapması bence uygun değil. Milli Takımımıza baktığımız zaman, ortada bir başarının olduğunu görüyoruz fakat bu başarı, Avrupa kökenli oyuncularımız ile sağlanıyor. Keşke bizim ülkemizde yetişen oyuncularımız daha çok fırsat bulsa ve başarıyı yakalasa. Ayrıca sahalarımızın çoğalması gerektiğine inanıyorum. Takım sayısı arttı, saha sayısı azaldı. Amatöre de gereken değeri veremiyoruz. Bu da bizim kaybımız oluyor. Silolar dolusu buğdayınız olsa da onu kullanacak alanınız yoksa buğdaylarınız çürür. Bizde de nice yetenekler bu yüzden sönüp gidiyor. Bir de suni çim konusu var. Her takımın antrenman sahası suni çim. 2 yıl önce ABD’de yapılan bir araştırma gösteriyor ki, bu suni çimler kanser yapıyor. Adale sakatlıklarını artırıyor, nabzı yükselterek kalp krizine yol açıyor. Suni çimin zararı bu kadar çokken çocuklarımızı bu alanlarda oynatmak bir nevi cinayettir.