30.06.2019 - 07:50 | Son Güncellenme:
Ekol Hastanesi’nden Üroloji Uzmanı Opr. Dr. Osman Gücük, böbrek taşının her 10 erkekte birinde, kadınlarda da 30’da 1 oranında görüldüğünü belirtti. Opr. Dr. Gücük, “Yaşamı boyunca bir kez üriner sisteminde taş problemi yaşamış bir kişinin 1 yıl içerisinde aynı problemle tekrar karşılaşma olasılığı yaklaşık yüzde 10, beşinci yılda yüzde 35 ve onuncu yılda yüzde 50’dir. Ailesinde üriner sistem taşı hikayesi olanlar yüksek risk grubundadır” dedi. Coğrafi faktörlerin de taş oluşumunda etkili olduğunu belirten Opr. Dr. Gücük, “Dağlık, çöl veya tropikal bölgelerde yaşayanlarda taş görülme oranı yüksektir. Günlük alınan su miktarının arttıkça risk azalmaktadır. Tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları, bazı ilaçlar, geçirilmiş bazı bağırsak ameliyatları, gut hastalığı gibi bazı metabolik hastalıklar da taş oluşumuna neden olmaktadır” diye konuştu.
Şiddetli ağrı
En sık görülen belirtinin şiddetli ağrı olduğunu kaydeden Opr. Dr. Gücük, “Ağrıya bulantı, kusma, terleme ve titreme eşlik eder. Taş mesaneye yaklaştıkça idrarda yanma, devamlı idrar yapma ihtiyacı da olur” dedi. 3 tip tedavi yöntemi olduğunu kaydeden Opr. Dr. Osman Gücük şunları ifade etti: “Taş kırma yöntemi 2 santimetrenin altındaki böbrek taşlarında etkili olur. Vücut dışında oluşturulan şok dalgalarının böbrekteki taşlar üzerine odaklanmasıyla kırılır. Böbreğin odacıklarındaki taşlar lazer yöntemiyle de kırılmaktadır. Başarı oranı yüzde 95’lerdedir. Perkütan Taş Cerrahisi’nde ise, dökülemeyecek büyüklükte olan taşların çoğunda hastalarda ufak bir delik açılarak böbreğe girilir. Küçük olan taşlar kolaylıkla dışarı alınabilir.”