11.02.2020 - 16:01 | Son Güncellenme:
AA
Lübnan Parlamentosu, Şii Hizbullah örgütü ve siyasi müttefiklerinin oluşturduğu 8 Mart Bloku'nun desteğiyle Başbakan Hassan Diyab başbakanlığında kurulan yeni hükümete güven oylaması için toplandı. Oturum, ülkenin birçok bölgesinden gelen protestocuların eylemlerinin gölgesinde başlatıldı.
Meclis Başkanı Nebih Berri, parlamentodaki 128 milletvekilinin salt çoğunluğunu oluşturan 67 üyenin katılımıyla oturuma başladıklarını söyledi.
Berri, göstericilerin taleplerini dikkate aldıklarını ancak güvenlik güçlerine saldırıların kimseyi memnun etmeyeceğini dile getirdi.
"HALKIN GÜVENİNİ TESİS ETMELİYİZ" MESAJI
Başbakan Diyab ise yaptığı konuşmada, hükümet ve parlamento olarak halkın öfkesiyle karşı karşıya olduklarına vurgu yaparak, "Muhtemel ekonomik çöküntüden kurtulunacağını düşünenler, yanlış yapıyor. Dolayısıyla hep birlikte yapacağımız çalışmalarla güveni yeniden tesis etmeliyiz." dedi.
Halkın ve Lübnan'a destek çıkan ülkelerin talepleri doğrultusunda reformlara bağlı kalacaklarını söyleyen Diyab, "Lübnan, ekonomik ve sosyal krizlerin yanı sıra aşırı yoksulluk ve altyapı ile temel hizmetlerde çöküntüyle karşı karşıyadır." diye konuştu.
Diyab, hükümetin kapsamlı bir plan çerçevesinde adımlar atacağını sözlerine ekledi.
LÜBNAN'DAKİ EKONOMİK DURUM
Lübnan'da ekonomik kriz ve hükümetin vergi politikalarına karşı düzenlenen gösteriler üzerine Saad el-Hariri başbakanlığındaki 30 üyeli Ulusal Birlik Hükümeti 29 Ekim 2019'da istifa etmişti.
Hariri'nin yeniden başbakanlık görevine yanaşmaması üzerine Hizbullah ve siyasi müttefikleri, eski Eğitim Bakanı Hassan Diyab'ın başbakanlığında 20 üyeli yeni hükümetin kurulmasını sağlamıştı.
Farklı din ve mezheplere dayalı siyasi bölünmeler açısından oldukça kırılgan bir yapıya sahip Lübnan ekonomisinin, 1975-1990 yıllarındaki iç savaştan bu yana en büyük krizi yaşadığı ifade ediliyor.
Ülkede faaliyet gösteren birçok şirket, çalışanlarını işten çıkarma veya maaşlarını ciddi oranda düşürme yönünde adımlar attı.
Yerel para birimi Lübnan lirası ise Merkez Bankası kuru sabit tutsa da kara borsada yüzde 40'a varan değer kaybı yaşadı.
Bankalar, sermayenin çıkışına karşı sert kararlar alarak, yurt dışı havalelerini askıya aldı ve müşterilerin hesaplarındaki dövizleri çekmelerine kısıtlamalar getirdi.