09.04.2025 - 07:01 | Son Güncellenme:
Aydın Hasan/ Asena Yatağan
AYDIN HASAN/ ASENAYATAĞAN - ABD Başkanı Donald Trump’ın Beyaz Saray’da İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüşmesinde, Türkiye’nin Suriye’deki rolü ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliği konuları ön plana çıktı. Suriye sahasındaki gelişmeler nedeniyle daha da ileri boyuta taşınan Türkiye-İsrail geriliminde Trump’ın bundan sonra nasıl bir tutum takınacağı merak edilirken, Yunanistan ve İsrail Türkiye’ye F-35 satışına izin çıkmaması için faaliyetlerini yoğunlaştırdı. Lobi faaliyeti ile F-16 Viper satışını iptal ettirme girişimleri de yapılıyor.
Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, 8 Nisan’da Türkiye’ye ziyarette bulunacaktı. Ancak ziyaret ile bu çerçevede yapılacak Türkiye-Yunanistan Yüksek Düzeyli İş Birliği Konseyi toplantısı askıya alındı. Bu gelişmenin arkasında İsrail’in etkisinin olup olmadığı da gündeme geldi. Uzmanlar; bu gelişmeler ile Türkiye’nin İsrail ile yaşadığı krizi nasıl yönettiği konularını Milliyet’e değerlendirdi.
‘Yunanistan ipotek altında’
ANKASAM Başkanı Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol: Yunanistan Başbakanı Miçotakis’in İsrail ziyareti sonrası Türkiye ziyaretini süresiz olarak askıya alması dikkat çekici. Türkiye ve Yunanistan arasındaki ihtilafların, artan bölgesel-küresel krizler, belirsizlikler karşısında iş birliği merkezli olarak çözülmesini ön plana çıkartan ve Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi toplantısı ile birlikte yeni bir dönemi hedefleyen süreçte, anlaşılan o ki, Yunan-Rum ikilisi büyük ölçüde İsrail siyasetinin ipoteği altındadır.
‘Türkiye’nin rolünden rahatsız’
İsrail, 2009’dan bu yana Yunanistan-Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ikilisinin de yer aldığı Türkiye’yi kuşatma-baskı altına alma stratejisinde Miçotakis’i bir kez daha ikna etmiş görünmekte. Atina’nın bu kararında, İsrail cephesinde de olduğu gibi, Türkiye’nin AB ve ABD nezdinde, başta Orta Doğu bölgesi olmak üzere artan etkisi, net görülmekte. Her iki devlet Türkiye’nin bölgesel-küresel artan rolünden rahatsız. Dolayısıyla bu karar, Tel Aviv-Atina ve GKRY yönetimi hattında Türkiye’yi hedef alan iş birliğinin önemli bir göstergesi olarak kabul edilebilir. İsrail ve Yunanistan ikilisinin krizler üzerinden etkinlik arayışlarını önümüzdeki süreçte devam ettirecekleri mesajını da ihtiva etmektedir. Her iki devletin Türk iç siyasetini hedef alan açıklamaları bu açıdan oldukça dikkat çekici.
‘Netanyahu destek alamadı’
Değişen ve dönüşen küresel jeopolitik, siyaset, denklem ve dengeler açıkçası her iki devletin çok da lehine değil. Türkiye’ye karşı hazımsızlıkları ve bu bağlamda kriz arayışları, her iki ülkeyi süreç içerisinde yalnızlığa ve zayıflığa mahkûm kılacak görünmektedir. Bu noktada en azından Atina’nın bir süre sonra daha rasyonel bir tercih yapacağı düşünülmekte. Brüksel ile birlikte Berlin ve Washington’ın tutumu, burada belirleyici olacaktır. Bu husus Netanyahu’nun son Beyaz Saray ziyaretinde net bir şekilde görülmüştür. Netanyahu Türkiye noktasında Trump’tan istediği desteği alamamıştır. Trump, yeni Orta Doğu ve küresel yapılanma sürecinde Türkiye’yi öncelikli bir partner olarak gördüğünü ve Ankara ile uyumlu bir dış politika izlediğini Netanyahu’ya bir kez daha altını çizerek belirtmiş, safını net ortaya koymuştur.
Trump, Netanyahu’ya gidişatı olumsuz etkileyecek bir kriz istemediğini söylemiştir. Bu noktada Trump’ın bir arabuluculuk ya da dengeleyici rolü, daha çok İsrail’i ikna etme noktasında ön plana çıkmaktadır. Zira Türkiye kriz çıkartan taraf değil, bilakis bölge istikrar ve güvenliğini tehdit eden krizlerin çözümü noktasında iş birliğine açık bir devlet olduğunu ortaya koymakta. Türkiye’nin soğukkanlı ve yapıcı politikası, İsrail’in elini zayıflatmaktadır. Hatta Jeruselam Post bile “Erdoğan bile krizi tırmandırmıyor” şeklinde yazmak suretiyle bunu kabul etmek zorunda kalmıştır. Trump da, bunu Netanyahu’ya verdiği cevaplar ile adeta teyit etmiştir.
‘Arabulucu rolü oynayacak’
Ümran Stratejik Araştırmalar Merkezi Araştırma Direktörü Ömer Özkızılcık: Türkiye bağlamında değil mesela gümrük vergileri alanında da Netanyahu aslında istediğini Trump’tan alamadı. Trump yönetimi, İsrail adına Türkiye’yi Suriye’de sınırlandırmak, Suriye’de Türkiye ile bir sorun yaşamak istemiyor. Suriye meselesini Türkiye meselesi olarak görüyor ve Suriye’deki yeni dönemi dizayn etmede Türkiye ile beraber bir yol haritası izlemek istiyor. Trump yönetiminin yapacağı ve en olası senaryo, Türkiye ile İsrail arasında bir güvenlik mekanizması ya da güvenlik angajmanının kurulması ve iki tarafın karşı karşıya gelmesinin önlenmesi olacaktır. Amerika arabulucu rolü oynayacak.
Rubio faktörü
Trump yönetimine “F-35’i bize daha çok satın” diye gitseler hem Yunanistan hem İsrail yeni F-35 alır. Ama Trump yönetimine “F-35 satmayın” demek güçlü bir başlangıç pozisyonu değil. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio üzerinden gitmeye çalışıyorlar ki Rubio senatoda Türkiye’ye yönelik F-35 satışına karşı çıkan bir kişiydi. Doğu Akdeniz’de İsrail-Yunanistan iş birliğini destekleyen bir figürdü. Burada İsrail ve Yunanistan’ın tutumu elbette ek zorluklar çıkaracaktır Türkiye için ama F-35 meselesi Türk-Amerikan ilişkileri meselesidir. F-35’in geri dönmesi senato kararıyla değil, ABD Başkanı’nın kararıyla olacaktır. Yunanistan ve İsrail, Senato üzerinden bunu engellemeye çalışırsa ayrı bir yasa çıkarmaları gerekir, bu da Trump ile Senatoyu karşı karşıya getirir. Mevcut Amerikan iç politika dengeleri bağlamında çok gerçekçi değil bu. İsrail, Türkiye’nin Suriye’deki askeri olarak konuşlanmasına engel olamaz, böyle bir kapasiteye sahip değil. İsrail’e yönelik Türkiye’nin saldırgan bir tutumu yok. Türkiye’nin amacı Suriye’de DEAŞ ile mücadele çünkü özellikle Suriye’nin çöl bölgesinde hava unsuru olmadan DEAŞ ile mücadele etmek çok zor olacaktır.
Erdoğan’ın ziyareti sürprizlere gebe
Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol, Trump’ın İsrail ve Yunanistan’a F-35 ve F-16’lar ile birlikte CAATSA üzerinden de cevap verme yoluna gidebileceğini belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Beyaz Saray ziyaretinin birtakım sürprizleri beraberinde getirebileceğini kaydeden Erol, “Kuvvetle muhtemel Tel Aviv ve Atina bu tür olasılıkları göz önünde bulundurmakta ve bunun önünü kesmeye yönelik ortak hamlelerde bulunmakta. Her ikisi de Türk-Amerikan ilişkilerindeki yeni dönemi, Washington’ın Türkiye’ye yönelik radikal yaklaşımını halen anlayabilmiş değil. AB’nin Türkiye merkezli, Kafkasya-Hazar-Orta Asya hattındaki çok boyutlu iş birliği arayışları da ABD’yi daha rasyonel tutum izlemeye sevk etmekte” dedi.
Dünya nasıl gördü?
*BBC, konuya ilişkin gelişmelere, “Trump, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı ile çalışabileceğinden emin” başlıklı haberinde yer verdi.
*CNBC kanalının internet sitesinde, görüşmeye ilişkin “Trump, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile olan ilişkisini övdü ve iki ülke arasında arabulucu olmaya gönüllü oldu” ifadeleri kullanıldı.
*Al Arabiya, “Trump, Türkiye ve İsrail’in Suriye hakkındaki gerilimini ‘çözebileceğini’ söylüyor” dedi.
*Greek Reporter isimli haber portalında, “Trump, Türkiye’ye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a olan güçlü desteğini dile getirdi” ifadelerine yer verildi. -AA
İsrail basını ‘fiyasko’ dedi
İsrail’de eleştirmenler, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun ABD Başkanı Donald Trump ile önceki gün Beyaz Saray’da gerçekleştirdiği görüşmeyi “başarısızlık” olarak nitelendirdi. İsrail basınında yer alan analizlerde, “Trump, her ne kadar İsrail’in Gazze’de saldırgan politikasına tam destek verse de Netanyahu, toplantıdan büyük ölçüde eli boş döndü” yorumu yapıldı.
*Jerusalem Post’ta yayınlanan bir analizde, Netanyahu’nun kameralar karşısında küçük düşürüldüğü belirtildi. Makalede, “Trump, en azından şimdilik, İsrail’e uygulanan yüzde 17’lik gümrük vergilerini kaldırmadı. Bunları kaldırıp kaldırmayacağı sorulduğunda, ‘Belki evet, belki hayır’ diye yanıtladı. Yanında oturan Netanyahu ise başını sallamak zorunda kaldı” ifadelerine yer verildi.
Karşılık bulmadı
* Walla internet sitesinde yayınlanan bir diğer analizdeyse, Netanyahu’nun kendini İran’ın nükleer programı, gümrük tarifeleri ve “Türkiye’nin Suriye’ye yerleşmesi” gibi kritik konularda Trump’ı etkileyebilecek kabiliyetten yoksun bir şekilde bulduğu ifade edildi. Walla, Netanyahu’nun Trump ile görüşmesinde Türkiye’nin Suriye’deki faaliyetlerinden endişe duyduğunu belirterek, ABD’den Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a baskı yapmasını istediğini ancak bu talebinin karşılık bulmadığını iddia etti.
*Maariv gazetesinden siyasi analist Anna Barsky de Netanyahu’nun tüm meseleleri tek seferde çözüp İsrail’deki karışık durumda hanesine puanlar toplamak için yaptığı ABD ziyaretinin “utanç verici tamamladığını” söyledi. -DIŞ HABERLER SERVİSİ
Trump, Netanyahu’ya ‘aklını başına topla’ dedi
Emekli Büyükelçi Uluç Özülker: Netanyahu, ‘Türkiye ile tek başına başa çıkabilecek kabiliyette değilim’ dedi. ‘Arkamda ABD durduğu sürece bu gücü alabiliyorum’ dedi. Bu koşullar altında Trump ‘bir arabulucu olabilirim’ dedi. ABD, Orta Doğu’da İsrail’e muhtaç. Çünkü orada ABD desteğiyle İsrail’in var oluşu birtakım sorunları ikinci plana iterek ABD’nin oradaki varlığının daha güçlü bir pozisyonda kalmasını sağlıyor. ABD’nin Türkiye’yi bölgede gözden çıkartmış olması da mümkün değil. Türkiye burada güçlü konumda olan bir ülke. Trump Türkiye’yi hep övüyor. ABD’nin de menfaati Suriye meselesi değil sadece bir bütün halinde burada İsrail ile Türkiye’nin arasını yumuşatabilmesi ve bir güvence oluşturabilmesi. Türkiye ile İsrail’in yakın gelecekte savaşacağına dair makaleler çıkmaya başladı. Trump’ın Netanyahu’ya aklını başına topla demesi senin şu an uyguladığın Türkiye politikası akıllı ve normal değildir anlamına geliyor. Türkiye ile İsrail çatışma noktasına gelirse bu ABD için bir felakettir.
Diziden ayrılan Sibel Taşçıoğlu'na veda pastası kesildi. Usta oyuncunun imalı sözleri bir anda sosyal medyanın gündemine oturdu.