Bugün, Lozan Antlaşması'nın yüzüncü yıldönümü. İsviçre'deki Leman Gölü kıyısındaki şehirde Türkiye ile İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya ve ilerleyen yıllarda kurulacak olan Yugoslavya'nın temelini oluşturan Sırp, Hırvat ve Sloven Krallığı tarihi antlaşmaya imza attı.
Süresiz olmayan, kalıcı uluslararası anlaşmalar arasında yer alan ve modern tarihin en önemli hukuk metinleri arasında sayılan geniş antlaşma, bugün uluslararası ve Yunan medyasının gündeminde. Yanı sıra MIT Üniversitesi'nin internet sitesinde skandal bir analiz yayımlandı.
Londra merkezli Middle East Eye, '100 yaşındaki Lozan Antlaşması hala güçlü bir ders veriyor' başlıklı bir analiz yayımladı. Hamza Karcic imzalı yazıda, bir asır sonra yürürlükte olmayı sürdüren tarihi antlaşmanın halen Türkiye ve ötesinde derin etkilere sahip olduğu öne çıkarıldı.
Birinci Dünya Savaşı'nın sonlarına doğru Avrupalı güçlerin 'Boğaz'daki hasta adam' Osmanlı İmparatorluğu'na nihai ve ölümcül bir darbe indirmek istediğini belirten analiz, Ege Denizi'nin kuzeyindeki Limni Adası'nın Mondros limanında imzalanan ateşkes antlaşmasının silahları susturup İtilaf devletlerine Osmanlı topraklarını parçalamak için zemin hazırladığını kaydetti.
Fatih Sultan Mehmet'in 1453'te İstanbul'u fethetmesinden sonra ilk kez kadim şehirde İngiliz, Fransız ve İtalyan işgal birliklerinin yürüdüğünü hatırlatan yazı, İtilaf devletlerinin yaklaşımının Osmanlı'dan geriye kalanları küçük düşürücü şekilde bölmek olduğunun altını çizdi. Bunun sonucunda 10 Ağustos tarihinde imzalanan Sevr Antlaşması'nı 'yüz kızartıcı' olarak niteleyen analiz, söz konusu antlaşmanın Osmanlı İmparatorluğu'nu işgal etmenin yanı sıra Türk egemenliğini yok etmeyi hedeflediği yorumunu yaptı.
433 maddelik ayrıntılı antlaşmayla Türk anavatanının büyük kısmının Yunan, Ermeni ve Kürtlerin toprak hevesleri için ayrıldığını bildiren analiz, Mustafa Kemal Paşa önderliğinde Ankara'da açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin (TBMM) hiçbir zaman Sevr Antlaşması'nı onaylamadığının altını çizdi.
Türklerin üç yılı aşan bir kurtuluş mücadelesi verdiğini dile getiren Saraybosna Üniversitesi akademisyenlerinden yazar Karcic, Ekim 1922'de Marmara Denizi kıyısındaki Mudanya'da imzalanan ateşkes antlaşmasının Lozan'ın önünü açtığını belirtti.
Lozan müzakerelerinde Ankara hükümetinin ilk hedefinin Sevr'in feshedilmesi olduğunu aktaran analiz, Türkiye ve Yunanistan arasında varılan antlaşmayı 'çok kişi ve şeyi etkileyen' olarak niteledi, nüfus mübadelesini hatırlattı.
"Lozan Antlaşması Türk Kurtuluş Savaşı'nın zirve nişanesi" yorumunu yapan analiz, Sevr'in ise 100 yıl sonra bile Türkiye'de halen sendrom olduğunu kaydetti.
"Bu 100 yıl öncesinin ebedi dersidir" diyen akademisyen Karcic, BBC muhabiri Andrew Mango'nun kitabındaki bir cümleyi alıntıladı:
"Büyük Savaş'ın (Birinci Dünya Savaşı) ardından imzalanan tüm antlaşmalardan, yalnızca Lozan Antlaşması ayakta kaldı."
'Kalıcı bir miras' olarak tanımladığı Lozan Antlaşması'nın bir asır sonra basit ancak güçlü bir ders sunduğunu kaydeden analiz, şu cümlelerle sonlandı:
"Diplomatik müzakerelerin sonuçları ve barış antlaşmalarının ana fikrini belirleyen ilkeler ya da değerler değildir, sahadaki gerçeklerdir. 1923'te böyleydi ve bugün de halen öyle."
ABD'nin en ünlü üniversitelerinden Massachusetts Institute of Technology'nin (MIT) internet sitesinde yayımlanan yazının başlığı ise, 'Birinci Dünya Savaşı'nın 'unutulmuş barışı' oldu. Peter Dizikes imzasıyla yayımlanan analiz, Lozan Antlaşması'nın imzalanmasından yüz yıl sonra geriye dönüp bakıldığında, söz konusu metnin Ermeniler ve diğerleri için eksiklikler barındırdığını savundu.
Lozan'da aylarca devam konferanstaki Ermeni delegasyonunun tek bir hedefi olduğunu belirten yazı, bunu Türkiye'nin doğusunda ya da Suriye'nin kuzeyinde özerk bir bölge elde edilmesi olarak tanımladı.
Ancak yüzlerce maddeden oluşan antlaşmada Ermenilerden bir kez bile söz edilmediğini kaydeden Dizikes, İstanbul doğumlu MIT akademisyeni Lerna Ekmekçioğlu'nun kitaplarından alıntı yaptı. Lozan Antlaşması'nı eleştiri yağmuruna tutan analiz, Türkiye ve Yunanistan arasındaki nüfus mübadalesinin ise 1940'ların sonlarına doğru Hindistan ve Pakistan'ın bölünmesinin öncüsü sayıldığı yorumunu yaptı. Peter Dizikes ayrıca, uluslararası toplum tarafından yüz üstü bırakılan Ermenilerin Lozan Antlaşması'yla bir başka darbe yediğini ileri sürdü.
Yunan basınından Ethnos gazetesi, 'Türkiye'nin sınırlarını belirleyen Lozan Antlaşması imzalandı' başlığıyla bir haber yayımladı. Antlaşmanın kimler tarafından imzalandığı ve maddelerinin uzun uzun anlatıldığı haberde en dikkat çekici bölüm, bazı Ege Denizi adalarının askerden arındırılması kararının yer almasıydı. Haberde, Limni, Semadirek, Samos, Sakız, Midilli ve İkarya gibi adalar sıralandı.
Yunanistan'ın en popüler internet siteleri arasında yer alan in.gr, 'Lozan Antlaşması-100 yıl sonra: Yeni bir çağın şafağında' başlıklı haberinde Türk-Yunan ilişkileri için başka bir temel hayal etmenin mümkün olmadığını yazdı.
To Vima gazetesi ise, nüfus mübadelesini odak noktasına alan haberinde Lozan Antlaşması'nın Yunanistan'ın sınırlarını çizdiğini, 'Küçük Asya'daki savaşta yenilerek bir felaket yaşayan Yunanistan'ın Ege Bölgesi, Bozcaada, Gökçeada ve Trakya'nın doğusunu Türkiye'ye bırakmak zorunda kaldığını yazdı.
Lozan'da tartışılan en hassas konunun hiç kuşkusuz mübadele olduğunu aktaran gazete, söz konusu fikrin Türkiye tarafından masaya getirildiğini belirtti.
Mübadele sırasında binlerce insanın iki ülkeden aynı anda ters rotada yola çıktığı sahnelerden söz eden To Vima, mübadele sonucu 1 milyon 300 bin Rum ve 400 bin Türkün Ege Denizi'nin karşı yakalarında yeni hayatlar kurduğunu kaydetti.