SERCAN DİNÇ / milliyet.com.tr - Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıları nedeniyle İsrail’e 1948’de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilen Soykırım Sözleşmesi kapsamındaki yükümlülüklerini ihlal ettiği gerekçesiyle Güney Afrika, 29 Aralık’ta Uluslararası Adalet Divanı'nda dava açmıştı.
Uluslararası Adalet Divanı'nda İsrail’e karşı açılan 'Soykırım' davasının ilk duruşması ise 11 Ocak'ta görülmüştü.
İSRAİL YARGILANACAK
Güney Afrika'nın İsrail aleyhinde açtığı davada, ihtiyati tedbir taleplerine ilişkin karar bugün açıklandı.
Uluslararası Adalet Divanı, İsrail'in "Soykırım Sözleşmesi" çerçevesindeki yükümlülüklerinin bazılarını ihlal ettiğine ilişkin ihtiyati tedbir kararı almaya yetkisi olduğuna hükmetti.
Divan, açılan soykırım davasında İsrail aleyhine ileri sürülen iddiaların “makul seviyede” ispatladığına hükmederken, İsrail'in "dosyanın reddi" talebini de reddetti.
Uluslararası Adalet Divanı, İsrail’in saldırılarına maruz kalan Gazzelilerin, Soykırım Sözleşmesi'nin 2. maddesindeki "korunan grup" tanımını karşıladığını belirtirken Gazze’deki felaket boyutundaki insani durumun, tedbir kararı vermesini gerektirecek düzeyde “acil tehlike” teşkil ettiğine hükmetti.
PEKİ BU KARAR NE ANLAMA GELİYOR? BUNDAN SONRAKİ SÜREÇTE NELER OLACAK?
Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi KKTC/Lefkoşa Hukuk Fakültesi Uluslararası Hukuk Ana Bilim Dalı Öğretim üyesi Doç. Dr. Emete Gözügüzelli, milliyet.com.tr'den Sercan Dinç'e önemli değerlendirmelerde bulundu.
Uluslararası Adalet Divanı, İsrail'in soykırım işleyip işlemediği değil özellikle Gazze'de geçici ya da acil önlemler alınıp alınmayacağı ile ilgili karar ortaya koyacak. Bu mahkemenin bugün belirleneceği kararın içerisinde geçici önlemler olması nedeniyle erken zamanda bu konuda mahkemece adım atılmıştır. Esas dava yılları alabilir.
Fakat burada mahkemenin ortaya koymuş olduğu söylemler açısından baktığımızda şunu görüyorum; 'mahkeme öncelikle Gazze'deki insan trajedisinin kesinlikle farkında' vurgusunu yapması ve özellikle İsrail'in Hamas saldırıları sonrasında Gazze'de kara, deniz ve hava yoluyla büyük ölçekte askeri operasyonlar başlatıp bunun akıbetinde çok büyük kayıplara, sivil altyapının kapsamlı bir şekilde tahrip edilmesine, Gazze nüfusunun ezicisi çoğunluğunun yerinden edilmesine neden olduğunu vurgulaması zaten kendi haliyle bir savaş suçu niteliğinde.
İsrail'in eylemde bulunduğunu çok net bir şekilde belirtiyor. Sivil kayıplar, sivil altyapının tahrip edilmesi en başta bunu gösteriyor. Bunun neticelerinin de aslında soykırımla sonuçlanabileceğine buna bir atıftır. Çok ciddi anlamda hem sivil kayıp hem de sivil altyapının tahrip edilmesi vurgusuyla özellikle bu ifadeler kullanılıyor. Yargıç konuşmasında bunları belirtmektedir.
MAHKEME, DERİN ENDİŞE DUYDUĞUNU BELİRTTİ
Mahkeme özellikle bir insan trajedisinin kesinlikle farkında olduğunu ve devam eden can kaybı ve insan ızdırabı konusunda derin endişe duyduğunu belirtmektedir. Bu da bize şunu göstermektedir; Evet, bugün mahkeme geçici önlemler konusunda davanın ilerletilmesi sürecinin başlatacak ve geçici önlemler konusunda, insani anlamda özellikle İsrail yönetiminin derhal önlemler alması yönünde bir takım kararlar alması yüksek ihtimal.
Burada baktığımızda şunu görmekteyiz; Özellikle Uluslararası Adalet Divanı Başkanı soykırım davası için yeterli bir delil olduğunu ve bunun kesinlikle çöpe atılmayacağı vurgusuyle süreci ilerletme kararı alındığını görmekteyiz.
MAHKEMEDEN İSRAİL'E 'TÜM ÖNLEMLERİ ALIN' EMRİ
Yargıç Joan E. Donoghue, İsrail'e karşı iddiaların soykırım sözleşmesi hükümleri kapsamına girdiğini belirtmiştir. Bu da Filistinli halkın korunması gerektiği yönünde mahkemenin geçici önlemler alması konusunda karar vermesi görülecektir. Uluslararası tepkilerin ABD'nin, İngiltere'nin, Türkiye'nin, AB'nin çoğunlukta artık Gazze'deki savaşın sonlandırılması gerektiğini yönündeki vurguların ön plana çıkıyor.
Mahkeme İsrail'e soykırımı önleme için tüm önlemleri alma emri verdi. Ve soykırımın yapılmamasını sağlaması yönünde adım atması gerektiğinin vurgusunu yaptı.
SOMUT, HUKUKİ ARGÜMANLAR BULUNUYOR
İsrail'in yapmış olduğu 'davanın reddedilmesi' talebi içerisinde mahkeme heyeti hukuki bulguları dikkate alarak yaptığı değerlendirmede davanın reddedilmeyeceği ve soykırım ile ilgili İsrail aleyhinde açılan davanın bundan sonraki süreçte görülmeye devam edeceği konusunda bir tavır takınmıştır. Özellikle İsrail'e soykırım davasının ilerletilmesi hususunda mahkeme heyetinin dosyayı reddetme olanağı olmaması ve bunun net bir şekilde yargıçlar tarafından ortaya konmasıyla birlikte Güney Afrika'nın açtığı davada ne derece somut, hukuki argümanlar bulunduğunu göstermektedir.
Ateşkesin ivedi olarak artık önünün açılması hususunda uluslararası baskının da artmasına sebep olacak bir sonuçtur bu. Bu sonucun ortaya çıkmasında açılan dava ile ilgili özellikle Türkiye'nin de çok önemli rolü olduğunu ifade etmek gerekiyor. Bu kararın bizzat mahkeme tarafından emir verilmesi ve geçici önlemlerin İsrail tarafından alınmaması halinde BMGK'nın üyesi bir devlet bunu konseye götürerek İsrail'in geçici önlemlere uymasını kılacak şekilde tedbirlerin alınmasını talep edebilir.
TARİHİ BİR İFADE VE KARARLILIK
Hesap verilebilirlik açısından ilk kez İsrail'in karşısında çok önemli tarihi bir ifade ve kararlılık vurgulanmıştır. Uluslararası Adalet Divanı'nda bu sürecin İsrail'e karşı özellikle de uluslararası kamuoyu nezdinde çok özel bir damga olarak soykırım konusunda bir sanık olarak, suçlu olarak aslında 'soykırım suçlusu' olarak sonuçlanacağı da sürecin başlangıcını göstermiştir.
Çünkü hukuki olarak açıklanan argümanlarla birlikte dava yargıçlarının ortaya koyduğu güçlü izahatlarda biz bunu görmekteyiz.
UZUN SOLUKLU BİR YARGILAMA SÜRECİNE GEÇİLECEK
Bugünkü hükümlerle birlikte mahkeem yönelerek bundan sonraki süreci yakından takip edecek şekilde mahkemeye sunulacak olguları, bulguları değerlendirerek tanıklar, şahitler, delillerin sunulması sürecini çıkaracak şekilde daha uzun soluklu bir yargılama sürecine geçilecektir.
"İSRAİL’İN BÜTÜN SİYASETİ GAZZE'Yİ İNSANSIZLAŞTIRMAK"
Uluslararası Hukuk Uzmanı Doç. Dr. Hakkı Hakan Erkiner de CNN TÜRK'ten Kaan Temeltaş'a yaptığı açıklamada şunları söyledi;
“Başladı, İsrail bu suçları işliyordu dünya kamuoyuna haklıymış gibi sunuyordu. Artık haklılığın da gasp edilmesi aşamasına gelinmişti.
İnsanları öldürürsünüz, soykırım yaparsınız hem de kendinizi haklıymış sunarsınız. Şayet uluslararası hukuk olmasa diyorlardı ki biz sadece meşru müdafaada bulunuyoruz. Batıda İsrail’in kendini korumak hakkını koruyoruz, İsrail meşru müdafaada diyordu. Ama bunun böyle olmadığı yapılanın bir soykırım olduğu tespit edilmeliydi. İşte burada Uluslararası Adalet Divanı bu vazifeyi yerine getirmeliydi.
Bu mahkemenin mevcudiyeti işte en azından haklılığın gasp edilmesine mani olmalıydı. Teknik olarak bu yerine getirilebilir mi? Büyük ihtimalle İsrail derhal burada alınan kararlara uymayacak, uymadığı taktirde Güney Afrika Cumhuriyet devletinin BM’deki daimi temsilcisi diplomatik bir kanal olan BM Güvenlik Konseyi’ne mektup sunacak. Bu tedbir kararlarına İsrail’in uymayacağını bekliyorum.
Ateşkese dahi karşılar. İsrail’in bütün siyaseti Gazze’yi insansızlaştırmak. Böyle bir siyaset güdüyor. Tedbir kararlarına uysa o politikasını tatbik edemez.
Divan burada esastan karar vermez, soykırım yapıldı veya yapılmadı diye bir karar veremez. Sadece ihtiyati tedbire karar verecekti, ona karar verdi.