10.07.2023 - 07:00 | Son Güncellenme:
FATMA GÜLÇİN KABASAKALLI
FATMA GÜLÇİN KABASAKALLI- 5 milimetreden küçük olan mikroplastikler havada, toprakta, suda, hatta insan kanında ve bebek plesantasında bile bulunuyor. Devasa olumsuz bir etki yaratan mikroplastikler, biyolojik olarak parçalanamıyor ve bozularak bulundukları alana sızıyorlar. Mikroplastik kaynaklı kirlilik, artık okyanuslarda da tehlike saçarken, deniz yaşamını boğuyor, su kaynaklarını ve gezegendeki besin zincirini kirletiyor. İlk defa 1960’larda okyanuslarda incelenmeye başlanan mikroplastiklerin, insan ve hayvan sağlığıyla çevre üzerindeki olumsuz etkileri hakkında yapılan pek çok bilimsel araştırmanın net bir sonucu var: Çevremizde ve vücudumuzda ne kadar mikroplastiğin biriktiğini hâlâ bilmiyoruz ancak tehlike sürüyor!
Ölümcül tehdit
Mikroplastikler havada, suda ve toprakta parçalandılarsa, zaten onlardan kaçınmak neredeyse imkansız. Bu maddeler, gizli ve ölümcül bir tehdit oluşturmanın yanı sıra, uzun süreli kötü bir miras da bırakıyorlar. En önemli tehlike ise okyanuslarda yayılan mikroplastiklerin tüm dünyaya taşınmaları. Son dönemde bu alandaki en çarpıcı araştırma, dünyanın en zorlu ve en prestijli açık deniz yarışlarından Open Race’de yapıldı. Yarışmadaki denizciler, 61 bin kilometrelik “Okyanus Yarışı” sırasında bilim insanlarıyla çalıştılar. Bu çalışma sırasında bazı noktalarda bir metreküp deniz suyunda 1884 mikroplastik parçacık bulundu. Böylece 2017 - 2018 ile kıyaslandığında mikroplastik oranının 18 kat daha yüksek olduğu tespit edildi. En yüksek mikroplastik konsantrasyonu Güney Afrika kıyılarında, kıyıya ve kentlere yakın yerlerde, akıntı ve plastiğin biriktiği denizin “çöp alanları”nda görüldü.
Canlıların sağlığı ve çevre için büyük bir tehdit unsuru
Dünyanın ulaşılması en zor noktası olan Pasifik Okyanusu’ndaki Nemo Noktası’nın yakınlarından alınan numuneler, endişe kaynağı oldu. Daha önce metreküp başına 9 ila 41 arasında olan mikroplastiğin bu yıl yüzde 680 oranında artışla 320’ye çıktığı görüldü. Okyanuslar için en büyük çevresel tehditlerden olan mikroplastikler, ekosistemler için büyük bir problem haline geldi. En büyük sorun ise bulundukları ortamda giderek daha küçük parçalara ayrılıp, yüzlerce yıla kadar kalıcı olabilmeleri. Bilim insanları, canlılar tarafından tüketildiğinde, bu parçacıkların boğulma ve hatta genetik değişikliğe sebep olduğunu belirtiyor. Amerikalı Dr. Steven Gundry, neredeyse tüm balıklarda mikroplastik bulunduğunu vurgulayarak, bu parçacıkları, insan vücudunun iç ekosistemini bozan en güçlü madde olarak tarif ediyorlar.
Birinci sorumlu sentetik tekstil
Her yıl küresel olarak okyanuslara ortalama 1.5 milyon ton mikroplastik salındığı tahmin ediliyor. Bunların yüzde 98’i karadaki, kalanı ise denizdeki faaliyetlerden meydana geliyor. Tüm dünyada her yıl okyanuslara salınan başlıca mikroplastikler genellikle 7 kaynaktan aktarılıyor. Bunlar, sentetik tekstil (yüzde 35), araba lastikleri (yüzde 28), şehir tozu (yüzde 24), yol şeritleri (yüzde 7), denizcilikte kullanılan boyalar (yüzde 3.7), kozmetik (yüzde 2) ve plastik yakıt türü olan peletler (yüzde 0.3).