23.05.2023 - 13:57 | Son Güncellenme:
Deutsche Welle Türkçe
Almanya'da 2000-2007 yılları arasında seri cinayetlerle sekizi Türk, biri Yunanlı, biri de Alman polis memuru olmak üzere 10 kişiyi katleden ırkçı Nasyonal Sosyalist Yeraltı Örgütü'nün (NSU) ömür boyu hapse mahkum edilen üyesi Beate Zschaepe, ceza aldığı davanın sonuçlanmasından beş yıl sonra kapsamlı itiraflarda bulundu.
Zschaepe'nin avukatı Mathias Grasel, örgütün en fazla cinayeti işlediği Bavyera'da Eyalet Parlamentosu'nda kurulan NSU Cinayetlerini Soruşturma Komisyonu'nun sorularını yanıtlayan müvekkilinin, cinayet serisindeki suç ortaklığını her zamankinden daha açık bir şekilde itiraf ettiğini belirti.
Zschaepe'nin Chemnitz cezaevinde saatler süren sorgusunun ardından Alman Basın Ajansı'na (DPA) açıklamalarda bulunan Grasel, Zschaepe'nin ne cinayetlerin hazırlığında ne de infazlarında aktif bir katılımının söz konusu olmadığını ifade ettiğini belirterek, "Ancak bugün birkaç kez oldukça açık bir şekilde şunu söyledi: İlk cinayetten sonra farklı davranmış ve farklı tepki vermiş olsaydım, diğer şeyler (cinayetler) olmazdı" dedi.
Grasel, Zschaepe'nin komisyon üyeleri önünde verdiği ifadede, "İlk cinayetin bir seriye dönüşmesini engelleyebilirdim. Fırsatım vardı ve bunu kullanmadım" dediğini belirtti. Grasel Zschaepe'nin itirafında, "Uwe Mundlos ve Uwe Böhnhardt'ın (örgütün cinayetleri işledikten sonra intihar eden yöneticileri) hayatlarını yanlış bir şekilde kurbanların hayatlarından üstün tuttum" dediğini de sözlerine ekledi.
Katliam Alman basını tarafından 'Dönerci Cinayetleri' olarak adlandırılırken, Zschaepe davanın Münih'teki duruşmalarda hakkındaki suçlamaları reddetmiş, cinayetlerle doğrudan ilgisinin bulunmadığını ileri sürmüştü. Ancak beş yıldan fazla süren yargılamanın ardından 2018 yılında müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Zschaepe'nin cinayetlerin işlendiği sırada olay yerinde olduğuna dair hiçbir kanıt bulunamadı, suç ortağı olarak cezalandırıldı.
Zschaepe duruşmalarda Mundlos ve Böhnhardt'ın banka soygunları gerçekleştirdiğini bildiğini, ancak cinayetlerden sonra haberdar olduğunu dile getirmişti. Zschaepe, "On cinayeti ve iki bombalı saldırıyı önleyemediğim için kendimi ahlaki açıdan suçlu hissediyorum" diye konuşmuş, "hatalı davranışından pişmanlık duyduğunu" ve Mundlos ile Böhnhardt'ın "kurbanlara yaptıklarını kınadığını" söylemişti.
Münih Yüksek Eyalet Mahkemesi ise verdiği kararda, Federal Savcılığın iddianamesini kabul etmiş, sanığın bilinçli olarak örgütü desteklediğini belirterek, "her şeyi çok iyi biliyordu, tüm eylemleri destekledi ve her şeyin kontrol edilmesine ve gerçekleşmesine yardımcı oldu" ifadelerini kullanmıştı.
Komisyon Başkanı Toni Schuberl (Yeşiller) de, Zschaepe'nin sorgusu sırasında suçunu kabul ettiğini belirterek, "Sanki tetiği kendisi çekmiş gibi" gibi ifadelerini kullandı.
Grasel ve Schuberl ayrıca Zschaepe'nin ifadesinde, örgütün potansiyel kurbanları hakkında bilgi topladığından da haberdar olduğunu söylediler. Grasel, örgütün cinayet kriterlerini şöyle açıkladı:
"Kulağa yabancı gelen bir isim, tercihen Türk ve cinayet mahalinden kaçış kolaylığı.”
Ancak komisyon sorgusu sırasında örgüte Bavyera'da destek sağlayan olası kişi ya da oluşumlar hakkında bilgi edinilemedi.
Nasyonal Sosyalist Yeraltı Örgütü (NSU), Beate Zschaepe, Uwe Mundlos ve Uwe Böhnhardt'tan oluşan bir terör hücresiydi ve 2000 yılından itibaren 7 yıl boyunca beşi Bavyera'da olmak üzere Almanya çapında on cinayet işledi. Sekiz Türk, bir Yunanlı esnaf ve bir de Alman kadın polis memuru NSU tarafından katledildi. Mundlos ve Böhnhardt ayrıca Köln'de iki bombalı saldırı gerçekleştirerek onlarca kişinin yaralanmasına neden oldu. İkili tutuklanmamak için 2011 yılında intihar etti. NSU örgütü de ancak Mundlos ve Böhnhardt'ın intiharından sonra ortaya çıkarıldı.
Enver Şimşek: NSU'nun ilk kurbanıydı. Türk gurbetçi Şimşek, 9 Eylül 2000'de Nürnberg'de seyyar çiçekçi tezgahının önünde iki farklı tabancadan çıkan sekiz kurşunla vuruldu. 38 yaşındaki Enver Şimşek, vurulduktan iki gün sonra hastanede yaşamını yitirdi. Enver Şimşek iki çocuk babasıydı.
Abdurrahim Özüdoğru: NSU'nun Nürnberg'deki üç kurbanından ikincisiydi. Gurbetçi Özudoğru, 13 Haziran 2001'de sahip olduğu terzi dükkânında başına sıkılan iki kurşunla öldürüldü. Özüdoğru öldürüldüğünde 49 yaşındaydı.
Süleyman Taşköprü: İki hafta sonra 27 Haziran 2001'de Hamburg'da babasının işlettiği manavda öldürüldü. 31 yaşındaki Taşköprü, Şimşek gibi iki farklı tabancadan sıkılan kurşunlarla katledildi. Bu tabancalardan birinin NSU cinayetlerinin çoğunda kullanılan Çeska diğerinin ise 315 model Bruni olduğu belirlendi.
Habil Kılıç: 29 Ağustos 2001'de Münih'te sahibi olduğu manavda vuruldu. Öldürüldüğünde 38 yaşındaydı. Bu olayın ardından cinayetleri işlediği belirtilen NSU üyeleri Uwe Börnhardt ve Uwe Mundlos eylemlerine ara verdi.
Mehmet Turgut: NSU'nun beşinci kurbanı oldu. Mehmet Turgut, 25 Şubat 2004'te Rostock'ta bir döner büfesinin önünde başına sıkılan üç kurşunla katledildi. Öldürüldüğünde 25 yaşında olan Mehmet Turgut, olaydan birkaç gün önce Hamburg'dan Rostock'a gelmiş ve cinayetin işlendiği gün arkadaşına yardım etmek için döner büfesinde çalışmak istemişti.
İsmail Yaşar: 9 Haziran 2005'te Nürnberg'de sahibi olduğu döner büfesinde vuruldu. Diğer sekiz kurban gibi Türkiye'den Almanya'ya göç eden İsmail Yaşar öldürüldüğünde 50 yaşındaydı. Bu olayın ardından polis işlenen altı cinayetin "Hollanda'daki Türk uyuşturucu mafyası” ile bağlantısı olabileceği ihtimali üzerinde durmaya başladı. Birçok görgü tanığının olay yerinde bisikletli iki erkeği gördüğünü söylemesine rağmen polis doğru izlere ulaşamadı.
Theodoros Boulgarides: 15 Haziran 2005'te Münih'teki çilingir dükkânının önünde öldürüldü. NSU kurbanları arasındaki tek Yunan kökenli olan Boulgarides öldürüldüğünde 41 yaşındaydı. Boulgarides'in geride iki çocuğu ve eşi kaldı.
Mehmet Kubaşık: 4 Nisan 2006'da Dortmund'da sahibi olduğu büfede öldürüldü. Öldürüldünde 39 yaşında olan Kubaşık'ın üç çocuk babasıydı.
Halit Yozgat: İki gün sonra, 6 Nisan 2006'da Kassel'daki işlettiği internet kafede başına sıkılan iki kurşunla öldürüldü. 21 yaşında olan Halit Yozgat, NSU'nun en genç kurbanıydı. Cinayet sırasında Hessen Anayasayı Koruma Teşkilatı'ndan bir görevli internet kafede bulunuyordu ancak daha sonra cinayeti gördüğünü inkâr etti.
Michele Kiesewetter: 25 Nisan 2007'de Heilbronn'da bir park yerinde başına sıkılan kurşunla öldürüldü. 21 yaşındaki Kiesewetter, öldürülmeden önce bir iş arkadaşıyla birlikte mola vermişti. İş arkadaşı ise başına sıkılan kurşuna rağmen hayatta kalmayı başardı. Bu cinayetin yabancı düşmanlığı yerine devlete karşı güç gösterisi yapmak veya polislerin tabancalarını almak için işlendiği tahmin ediliyor. Daha sonra Mundlos ve Böhnhardt'ın polislerin tabancalarını çaldığı belirlendi. Bu NSU üyelerinin işlediği son cinayet oldu.
Kiesewetter cinayetinden sonra Böhnhardt, Mundlos ve Beate Zschaepe yaklaşık dört buçuk yıl daha polisten kaçarak yaşadı. Bu cinayetlerin NSU tarafından işlendiği Kasım 2011'de ortaya çıktı.