27.02.2009 - 00:39 | Son Güncellenme:
Ahu Özyurt
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın her yıl yayımladığı İnsan Hakları Raporu’nun 2008 Türkiye değerlendirmesinin giriş bölümünde işkencenin arttığı, yargıya müdahale izlenimlerinin çoğaldığı, Müslüman olmayan grupların kendi din adamlarını yetiştiremediği, kadınlara yönelik şiddetin, çocuk yaşta evlendirmelerin ve töre cinayetlerinin devam ettiği ve polislerin karıştığı insan kaçakçılığı vakalarının sürdüğü belirtildi.
YARGISIZ İNFAZLAR ARTTI POLİSLER HİÇ CEZA ALMIYOR
ABD İnsan Hakları Raporu, daha önceki yıllardan farklı olarak, polis ve emniyet birimlerinin “dur” ihtarına uymayanlara ateş açtığı vakalara, Nevruz ve protesto gösterilerinde rastgele açılan ateşle öldürülenlere detaylı olarak yer verdi.
Polisin korunduğuna dikkat çeken rapor, sadece 14 işkence vakasının raporlara geçtiğini, 60 emniyet mensubu hakkında soruşturma başlatıldığını, ama hiçbirinin ceza almadığına dikkat çekti. 1 Mayıs gösterilerinde polisin, yürüyüşe hazırlanan sendika üyelerine biber gazı attığı, 530 kişinin gözaltına alındığı ve 32 kişinin yaralandığı rapora geçti.
BİR AYLIK TUTUKLU NEYLE SUÇLANDIĞINI BİLMİYOR
ABD İnsan Hakları Raporu, temmuzdaki operasyonla Ergenekon soruşturması kapsamında aralarında önemli gazeteciler, askerler ve işadamlarının da bulunduğu 90 kişinin tutuklandığına dikkat çekti.
Politik amaçlarla açıldığı izlenimi de bulunan davada, pekçok zanlının bir aydan fazla süredir haklarındaki suçlamaları bilmeden tutuklu olduğu belirtildi. Duruşma öncesi gözaltı süresinin uzunluğuna dikkat çekilerek, yasaların yargılamanın süratle gerçekleştirilmesini öngördüğü, ancak hâkimlerin bunu her zaman uygulamadığı kaydedildi.
SAVCILAR VE HÂKİMLER İÇ İÇE ÇALIŞIYOR
Rapor, adalet sistemini geçen yıl da olduğu gibi detaylı bir biçimde değerlendirdi ve savcıların hâkimlerle çok yakın çalışmasının “adil olmayan yargılama” izlenimi yarattığına işaret etti. Adalet Bakanı’nın da Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu’nda yer almasının, yargı bağımsızlığı açısından eleştirilere neden olduğu vurgulandı. Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in sözlerinin yargıya müdahale niteliği taşıdığı da vurgulandı. Rapor, ordunun siyasetteki etkisinin Avrupa Birliği (AB) tarafından eleştirildiğini de hatırlattı.
GAZETE SAHİPLERİ İŞİNİ KAYBETMEKTEN KORKUYOR
Savcıların, siyasiler, yazarlar ve gazetecileri taciz eder boyutta sık dava açtığını vurgulayan rapor, “cezalandırılma korkusu yaşamadan devleti ya da hükümeti eleştirmek mümkün değil. Devlet dini, etnik, siyasi ya da kültürel pekçok düşünceyi baskı altında tutuyor” dedi.
ABD Dışişleri Bakanlığı, internete erişimin 1475 kez mahkeme kararıyla engellendiğine vurgu yaptığı ifade ve basın özgürlüğü değerlendirmesinde, Bülent Ersoy’un bir programda söylediği, “Oğlum olsa Güneydoğu’ya göndermezdim” sözleri nedeniyle açılan davanın beraatle sonuçlandığını belirtti.
Başbakanlık Basın Merkezi’nin 6 gazetecinin akreditasyonunu yenilememe konusuna da değinen rapor, Adnan Oktar’ın kendisini eleştiren 6 internet sitesini yerel mahkemelerden aldığı kararla kapattırdığına dikkat çekti.
Raporda, basın kuruluşlarının sahiplerinin pekçok başka yatırımları da bulunduğu da belirtilirken, “Gözlemciler, medya gruplarının hükümete karşı politik baskı aracı olarak da kullanıldığını düşünüyor” denildi.
KÜRTÇE YAYIN VE ALEVİ AÇILIMI OLUMLU ADIMLAR
Rapor TCK’nın 301. maddesinde yapılan değişikliği, hükümetin Alevi cemaatine yönelik açılımlarını ve TRT 6’dan başlayan Kürtçe yayınları olumlu gelişmeler olarak değerlendirdi.
“Özel hayat, aile, ev ve yazışmalara rastgele müdahale” başlığı altında telefon dinlemeler de, rapora giren konular arasında yer aldı. Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Osman Paksüt’ün bile telefonunun dinlenildiğinden şikâyet ettiğini belirten raporda, “sıradan kişiler de, önemli isimler de zaman zaman telefonlarının dinlendiğinden şüphe ediyor” denildi.
HüKÜMET YOLSUZLUĞA KARŞI YASALARI İŞLETMİYOR
ABD İnsan Hakları Raporu, hükümetin yolsuzlukla mücadele için etkili olmadığını, yolsuzluklara bulaşanların da dokunulmazlık zırhı ile korunduğuna dikkat çekti. Rapor, muhalefet partilerinin AKP’yi bu konuda çok eleştirdiğini de belirtti.
KADINA YÖNELİK ŞİDDET HİÇ AZALMIYOR
Kadına yönelik şiddet, kocanın tecavüzü de dahil olmak üzere ciddi ve yaygın bir sorun olmayı sürdürüyor. Tecavüz vakaları rapor edilmiyor. Güneydoğu’da ailenin seçtiği kişiyle evlenmeyi reddetmek, ensest ilişkiye karşı koymak gibi eylemler töre cinayetlerine yol açıyor. Pekçok genç kadın intihara zorlanıyor.
MÜSLÜMAN OLMAYANLARA SINIRLAMALAR SÜRÜYOR
ABD Raporu, Fener Rum Patrikhanesi’nin din adamı yetiştiremediğini, Mardin’deki Mor Gabriel Manastırı’nın ve Yedikule Ermeni Hastanesi Vakfı’nın, mülkleri için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurduklarını açıkladı. Gayrimüslimlerin ibadet yerleri için camilere getirilmeyen “idari zorunluluklar” getirildiği de kaydedildi.
Deniz Feneri davası da var
Karikatürist Mehmet Çağçağ’ın Başbakan’a 4 bin TL tazminat ödemek zorunda bırakıldığını kaydeden rapor, “Gazete sahipleri, hükümeti eleştirirlerse işlerini kaybedecekleri kaygısıyla haber yapamıyorlar.
Başbakan ve partisinden pekçok yetkili, Almanya’daki bir yolsuzluğu partisiyle bağlantısını ortaya çıkaran medya kuruluşlarını sert bir dille eleştirdi” dedi. Raporda, yolsuzluklara karışanların dokunulmazlık zırhına sığındığı, Bilgi Edinme Hakkı’nın kullandırılmadığı ve yolsuzlukların etkili biçimde cezalandırılmadığına da değinildi. Hükümete, yolsuzluk yasasını efektif şekilde uygulamadığı eleştirisi yöneltildi.