21.01.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:
16 Ocak 1956'da kurulan Divan Oteli geçtiğimiz hafta 50'nci yaşını kutladı axcum011.jpg Divan yetkililerinin 50'nci yıl şerefine çıkardıkları kitaptan alıntılarla anlatacak olursak, "Tamamiyle Türk emeği ve sermayesiyle yapılan otel o zamanlar İstanbul'da Hilton'la beraber batı tarzı büyük otel olarak hizmet vermeye başladı. O dönemde Türkiye'de otel işletmeciliğini genellikle Rum ve Musevi asıllı vatandaşlar yürütüyordu. Bir yıl arayla açılan Divan ve Hilton otelleri modern Türk turizminin başlamasına ve turizmci gençlerin yetişmesine öncü birer okul oldu."Yine kitaptan öğrendiğimiz kadarıyla Vehbi Koç aslında yola otel niyetiyle çıkmamış. Amacı İstanbul'da kalacak bir yer edinmek. Bir yandan da çocukları büyüyor, birer birer İstanbul'da koleje gitmeye başlıyor. Burası da üzerine bina yapılmak üzere satın alınıyor. Vehbi bey bir katını kendilerine ayırıp üst katları da kiraya vermeyi düşünüyor başta. Sonra Avrupa'dan gelen misafirleri artınca bu fikir misafirhaneye dönüşüyor. Misafirhane fikri de biçim değiştiriyor, "şöyle olsun, böyle olsun" derken, o sıralarda Hilton Oteli'nin yapılıyor olmasının etkisiyle de Divan İstanbul'un otel olarak ilk fikri ortaya çıkıyor. Otel açıldıktan sonra o kadar revaçtaymış ki, şimdiki genel müdürü Kamil Berk'in anlattığına göre "Boş odanız olmasa da biz gelelim, herkes çekildikten sonra bize bir ofiste, lobide yatacak bir yer ayarlarsınız" diyen çok tanınmış simalar olmuş. Açıldığı yıllarda tüm tanınmış isimlerin buluştuğu barı işadamından politikacısına, gazetecisine, sanatçısına saçını yaptırmak için gittiği kuaförü de ünlenen Divan'ın lokantaları da birer buluşma noktası haline gelmiş.Divan otellerinin ve şirketlerinin genel müdürü Kamil Berk anlatıyor... Taksim'de 50 yıldır yükselen, zamanında İstanbul'un en büyük iki otelinden biri olan, şimdi çevresi kendisinden çok daha görkemli binalarla, çeşitli yabancı isimli otellerle çevrili olmasına rağmen hâlâ hizmetini, ismini aynı saygınlıkla sürdüren bir otel: Divan Oteli. Ve tabii onunla birlikte yaşayan Divan Lokantası, Divan Pastanesi, çikolatası, pub'ı, barı... Yahya Kemal'den Zeki Müren'e... Otelcilikte elbette değişen çok şey var. Ama işin özü aslında hiç değişmedi. Bu işin özü ağırlamak. Siz evinize biri geldiği zaman onu nasıl içtenlikle, sıcaklıkla ağırlıyorsanız bence otelcilik işi de bu. Rekabet yoğunlaştıktan sonra personelin önemi daha da arttı. Ürününüzü de çok iyi durumda tutmanız gerekiyor. Sonuçta Divan Oteli 50 yaşında ama içine girdiğiniz zaman 50 yıllık gibi görünmemeli. Yenilenmiştir. Teknolojinin son nimetlerinden yararlanılmıştır. Divan Lokantası da üç yıl önce yenilendi. Ayrıca hız çok önem kazandı. Artık İstanbul ve İstanbul'da otelcilik çok gelişti. Bu 50 yıl içinde neler oldu? Divan nasıl gelişti, nasıl değişti? Divan Oteli'nin barı çok şaşaalıydı. Yahya Kemal, Sadri Alışık, Müzeyyen Senar, Zeki Müren, yazarlar, sanatçılar... Herkesin buluşma noktasıydı Divan Bar, İstanbul'da. Genelde otel lokantalarına yerel insanlar pek gitmez. Ama Divan Lokantası'na her zaman çok gelen oldu. Bir de sizin barınız zamanının en bildik, şimdiki tabirle en "in" buluşma noktasıymış. Kız istemelerin çikolatası Zaten Divan Lokantası için de bu otele çok gelinir. Yani sadece kalmaya değil. Çok imza yemeklerimiz var. Şinitzelimiz, dönerimiz, rokokomuz özellikle. Rokoko yenmeye gelinen bir yer oldu Divan. Hatta o dönemlerde birtakım yemekleri Divan, Türk kamuoyuna tanıtmıştır. Divan denince tabii sadece otelden konuşmak olmaz. Lokantalar ve pastaneler yani yiyecek-içecekten de bahsetmek lazım. Kız istemeye, söz törenine çikolatayla gidilir. Ama Divan çikolatasıyla gidince daha prestijli olur, erkek tarafının kız tarafına daha değer verdiği gösterilir. Böyle bir şey var. Çikolatalarımız çok prestijli bir ürün. Dünyada bulunabilecek en iyi hammaddeyi kullanıyoruz çikolatada. Belçika'dan geliyor. Bir de "Kız istemelerin Divan çikolatası"... Devamlı gelen misafirlerimiz için özel bornozlarımız var. Bu bornozların göğüslerinde o misafirin isminin baş harfleri bulunuyor. Biliyor ki o bornoz onun bornozu. Özel yastık mönümüz var, nasıl bir yastıktan hoşlanıyorsanız o yastığı veriyoruz. Özel hizmetleriniz var mı? Kimsenin aklına gelmeyecek şıklıklarınız... Sözlü, yazılı, e-posta yoluyla iletilen tüm müşteri şikayetleri benim bilgisayarıma da gelir. Hepsine de cevap verilir. Pastaneyle ilgili bir şikayetleri olduğu zaman mesela, arayıp konuşuyoruz, hatta bir pasta gönderiyoruz. "Bu kadarına da gerek yoktu" diyen oluyor. Şikayetlerle siz de ilgileniyor musunuz? Bu kaliteyi yakalamamızın arkasındaki itici güç odur. Bitmez tükenmez bir enerjiyle çalışıyor. Yurtdışına her gittiğinde bize yeni çikolatalar, mönüler getirir. Şöyle bir anı da var: Yıllar önce Divan'a denetçiler gelmiş. Personel şöyle demiş: "Mühim değil, biz biraz önce zaten denetlendik." Semahat hanım gelmiş çünkü. Çok rafine bir damak tadı var. Mönülerin oluşmasında teker teker yemeklerin tadına bakar. Semahat Arsel'in titizliğinden bahsedilir... Divan Oteli resmi olarak açılmadan önce bir düğün yaşadı. Vehbi Koç'un büyük kızı ve hâlâ Divan'ın yönetim kurulu başkanı olan Semahat Arsel, Nusret Arsel'le 5 Ocak 1956'da evlendi. Hürriyet gazetesi düğün haberini birinci sayfadan "Türkiye'nin en şahane düğünü dün Divan Oteli'nde yapıldı" diye verdi. Önce Semahat Arsel'in düğünü yapıldı (50'nci yıl kitabından) ... Açılış, beklendiği gibi muhteşem oldu. Davetlilerin arasında, başta Başbakan Adnan Menderes olmak üzere hatırı sayılır bir devlet erkanı hazır bulundu. Basın Yayın Genel Müdürü, gazete sahipleri, gazeteciler, işadamları ve "tanınmış zevat", o gece oradaydılar. Konuşmalar yapıldı, müthiş bir ziyafet verildi, hem alaturka hem alafranga müziğin ustaları "icra-i sanat eylediler", filmler çekildi. Açılışa Menderes katıldı Kemal Kamburoğlu: "Rahmi bey sizden çok bahşiş veriyor" Vehbi Koç: "Tabii öyle olacak. Onun babası Vehbi Koç" Divan'ın en eski kadrosundan söz edildiğinde, hemen akla gelen birkaç isimden biri de Kemal Kamburoğlu, yani berber Kemal. 1957'de Divan Oteli'ne girmiş. O zamanlar otelin kadın kuaförü olarak ünlü Jak varmış. Erkek berberi olarak da Kemal bey başlamış. Kemal bey bir gün Vehbi beyi tıraş ettikten sonra, Vehbi beyin verdiği bahşişe bakıp "Beyefendi, Rahmi bey sizden daha çok bırakıyor" demiş. Vehbi bey cevabı yapıştırmış: "E, tabii öyle olacak. Onun babası Vehbi Koç."Gazeteciler, edebiyatçılar, Yeşilçam aktörleri, politikacılar, ünlü işadamları, hepsi de Kemal beyin berber koltuğuna bir kere oturmuşlar. Devlet erkanı da Kemal beyin tıraşından geçmiş. Adnan Menderes'i otelin 106 numaralı odasında iki kez tıraş etmiş. Eşinin bütün itirazına rağmen Turgut Özal'ın saçlarını değiştirmiş. O da Kemal beye "Sen benim başımın mimarısın" demiş. (Kemal Kamburoğlu'nun ağzından) "Bir gün Vehbi beyi tıraş ediyorum, Çetin Altan da barda bekliyor. Haber yolladım, gelsin dükkana diye. Çetin bey geldi, elinde viski bardağı. Vehbi bey baktı "Rusya'da olsan, tıraş olmaya elinde viskiyle gidebilir miydin?" dedi. Çetin bey de bunun üzerine "Vehbi bey, ne diyorsunuz, orada votkayla giderdim" diye cevap verdi. "Müşteri mönüye bakmazdı" Unutulmayan bir isim de Galatasaraylı gurme mâitre d'hotel Orhan Kutbay. Yemeğe gelenler mutlaka onu görmek isterlermiş. Kendisine 'Orhan bey, lokantada 80 tane enginar kalmış, şunu bitirelim' dendiğinde bitermiş. Müşteri mönüye bakmazmış çünkü. 'Orhan bey, ne yiyeceğiz?" diye sorarlarmış. Unutulmayan bir isim de Galatasaraylı gurme mâitre d'hotel Orhan Kutbay. Yemeğe gelenler mutlaka onu görmek isterlermiş. Kendisine 'Orhan bey, lokantada 80 tane enginar kalmış, şunu bitirelim' dendiğinde bitermiş. Müşteri mönüye bakmazmış çünkü. 'Orhan bey, ne yiyeceğiz?" diye sorarlarmış. Divan çikolatası üç kuşaktır onlara emanet 42 yıldır Divan'da çikolataların arasında yaşayan Muhsin Usta'nın (Çufaoğlu) oğlu da Divan'da çalışıyor. Babadan oğula geçen çikolatacılıkta o üçüncü kuşak.