14.03.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:
Güliz Arslan - guliz.arslan@milliyet.com.tr
Bir şehir antropoloğu olan Aysim Türkmen’in ilk uzun metrajı “Çekmeköy Underground”
Başka Sinema kapsamında vizyona girdi. Bu yıl Altın Portakal’da da yarışan film “lüks” semtlere dönüşen gecekondu mahallelerinden birindeki bir grup genci anlatıyor. Filmin çok dikkat çeken müziklerinde Acarkan Özkan, Erhan Seyran ve Uran Apak imzası var.
Filmi konuşmak üzere başrol oyuncularından Gözde Kocaoğlu’yla buluştuk. Röportajın bir bölümünde abisi, oyuncu Rıza Kocaoğlu da vardı. Gözde Kocaoğlu o günün kendisi için ne kadar özel olduğunu anlattı; “Rıza’yı ilk defa sinemada Çağan Irmak’ın ‘Bana Şans Dile’ filminde, Beyoğlu Sineması’nda izlemiştim. Bu akşam aynı yerde bu kez benim filmimi izleyeceğiz.” Röportaj bitti, ikiliyi galaya, Beyoğlu Sineması'na uğurladım.
Neden kabul ettiniz bu rolü?
Gözde Kocaoğlu:Senaryodan çok etkilendim. Gerçek bir hikayeden doğma bir film bu. Yönetmenimiz bir belgesel için ekmeköy’de dolaşırken müzikle var olmaya çalışan bir grupla tanışıyor.
O gruptan birinin, Tarık’ın kız arkadaşını oynuyorum ben filmde. Tarık mahallenin gecekondu kısmında, kız arkadaşı Berfin ise değişimden sonra yapılan lüks sitede oturuyor. Berfin lüks ve varoş kesim arasında bir köprü, biraz yersiz yurtsuz biri...
Rıza Kocaoğlu: Gözde de öyle büyüdü.
Nasıl yani?
Gözde K.:Ben altı yaşına gelene kadar İzmir, Tepecik’te yaşadık biz. Sonra Güzelyalı’ya taşındık. Bu iki yer
birbirinden çok farklıdır.
Rıza K.: Kentsel dönüşümü kendi bünyemizde yaşadık yani.
“Yeraltı kültürünü abim bilir”
Tepecik’te de filmdeki gibi bir yeraltı kültürü var mıydı? Grafiti, beatbox...
Gözde K.:Yeraltı kültürünü abim bilir.
Rıza K.: Gözde, ne yaptın ya?
Gözde K.:Hayır, senin yaşın daha büyük ya, o yüzden...
Rıza K.:Kürtlerin, Romanların, Ege köylülerinin bir arada yaşadığı çok büyük bir mahalle Tepecik. O kozmopolit yapıdan çok beslendik. Ama o dönem beatbox kültürü gelmemişti henüz. Daha çok klarnet, keman vardı.
Kentsel dönüşümle ilgili ne düşünüyorsunuz?
Gözde K.: Balığı denizden çıkarıp karada bir yere yerleştirmek gibi geliyor bana kentsel dönüşüm.
Rıza K.: Hayat taştan, demirden ibaret bir şey değil. Bir yerden yaşamı söküp atıyorsun. Ölü bir şey inşa ediyorsun...
Gözde Hanım, filmdeki karakterinizin aksanına nasıl çalıştınız?
Gözde K.: Almanya’da yaşayan bir Türk oyuncu arkadaşım var. Bütün replikleri ona söylettim. Sonra filmde de rol alan Kerem Can’la çalıştık.
Çok dikkat çeken takma tırnaklarınız var filmde...
Gözde K.: Onlardan çok çektim. Protez el takmışlar gibi hissettim uzun süre. Gözlemlediğim kadarıyla Almanya’dan gelenlerin öyle süsleri oluyor. Kimlik arayışıyla bağlantılı bir şey sanırım.
Rıza Kocaoğlu: “Gözde, kardeşten ziyade yoldaşım”
Birlikte çalıştınız değil mi?
Gözde K.: Evet, ilk profesyonel işimde beraber çalıştık. Dot’un “Punk Rock”ın da ben oynadım, Rıza yönetti.
Sert bir yönetmen mi?
Rıza K.: Yılmaz Vural gibiyim o konuda; tatlı-sert.
“Of abi yaa” dediğiniz olmaz mıydı?
Gözde K.: Orada abi yok, o yönetmen.
İşte “abi-kardeş”lik yok mu?
Rıza K.: Kardeşliğin değil ama aynı ekolden gelmenin faydasını görüyoruz beraber çalışırken. Bir de babamın söylediği, bizim de şiar edindiğimiz bir durum var; bazı şeyler kan bağıyla kurulmaz. Gözde kardeşten ziyade arkadaşım ve yoldaşım. İyi bir insan olmasa, aynı hissiyatta olmasak görüşme gerekliliği duymazdım.
“Üçüncü lig maçlarını bile izliyorum”
Oyuncu olmaya nasıl karar vermiştiniz?
Yedi yaşındaydım. Bir gün abim geldi, o da 14 yaşındaydı o zaman, “Giyin, seni tiyatro kursuna götüreceğim” dedi. O da yeni başlamıştı.
Sonra iş ne zaman ciddiye bindi?
Lise sonda abime “Ben oyunculuk okumak istiyorum” dedim. O da “Saçmalama” dedi.
O benim yönetmen olmamı istiyordu. Sonra ikna oldu, çalışmaya başladık. Temmuzda, öğle vakti dik bir tepeyi koşarak tırmanırken tiradımı söyletmişti bir keresinde, hiç unutmuyorum.
Abiniz başka bir meslekten olsaydı, neler farklı olurdu bugün hayatınızda?
Ben de düşünüyorum bunu. Abim sayesinde farklı bakıyorum pek çok şeye, daha çok insanla tanışıyorum ama şans senin şansın bir yerden sonra... Abim de ben de ayrı bireyleriz. Ben de bu yolda yürüyorum. Tek başıma da yürüyebilirim. Tabii ki abim hep yanımda. Kafamı çevirdiğimde onun gözlerini görmek bana iyi gelen bir şey.
Ama ben ona dayanmaya alışmak istemiyorum. Bir şeyleri kendim başarmak istiyorum.
Yeni proje var mı?
“Deli İşi” isminde bir skeç programa başladık. Kanaltürk’te mart sonunda başlayacak. Onun dışında, sinema yapmak için yanıp tutuşuyorum!
“Tombiktim eskiden, sonra çok kilo verdim”
Çalışmadığınız zamanlarda ne yaparsınız? Abiniz çok spor yapıyor mesela, siz?
Evde spor hocam Burcu Kuş’la crossfit yapıyorum. Ben biraz tombiktim eskiden. Sonra diyet ve sporla çok kilo verdim.
Futbola ilginiz var mı? Amigo bir baba ve fanatik bir abi, olmaması mümkün değil sanki?
Üçüncü lig maçlarını bile izliyorum. Futboldan çok iyi anlarım demeyeyim ama izlemekten çok büyük zevk alıyorum. Göztepeliyim ama Beşiktaş’ı da ciddi şekilde seviyorum.
Rıza Bey toplumsal konularda çok duyarlı, eylemlerde görüyoruz sık sık. Sizde durum nedir?
Rıza kadar ön planda olmasam da bende duyarlıyım. 86’lıyım, benim neslim biraz daha çaresiz bırakıldı. Ama Gezi’yle birlikte “Bizim de gücümüz varmış” dedik. Şimdi de olabildiğince pozitif bakmaya çalışıyorum ama sık sık isyan ettiren durumlar yaşanıyor. Zor dönemler geçiriyoruz hem sanat yaptığımız için hem bu koşullarda yaşadığımız için. Bir yerlerde eşit, güzel bir şeyler olacaksa o, kadınların yüreğinden geçerek olacak. O yüzden benim için bu filmle ilgili en önemli şey bir kadının hayalini gerçekleştirmekti. Yönetmenimiz bana geldiğinde gözlerinde bir hayal gördüm. Beni hayaline ortak ettiği için çok mutluyum.