08.04.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:
Özge Tabak / ozge.tabak@milliyet.com.tr
Çağlar Ertuğrul’u şu ara hem beyazperdede hem de TV ekranlarında izlemek mümkün. Altı gencin hem iş hem de kendilerini bulma maceralarının anlatıldığı “Biz Size Döneriz” filmi vizyonda olan oyuncu cumartesi akşamları da Star TV’de yayınlanan yeni dizisi “Fazilet Hanım ve Kızları” ile gündemde. İş dışındaki zamanları için “Spor yapmadan duramıyorum, yapmadığım spor yok” diyor. Sinemanın ondaki yerinin başka olduğunu ise her cümlesinden anlıyorsunuz. Ertuğrul’un “Biz size döneriz” cümlesiyle muhatap olan gençlere de bir tavsiyesi var: “Pes etmeyin; siz kalifiye değilsiniz demek değil bu. Kendinizi geliştirmeye devam edin...”
Makine mühendisliği mezunusunuz. Nasıl oldu da oyunculuk ağır bastı?
Öyle bir sevdam olduğunu keşfettim. Ortaokul yıllarında tiyatro yapıyordum, üniversitede de devam ettim. Hem dersler hem tiyatro zordu ama birlikte götürmeyi başardım. Başta ailemin endişeleri oldu, daha garantici yaklaşıyor aileler çocukları için haklı olarak. Benim de okulu bitirmeyeceğim gibi fevri bir çıkışım olmuştu o dönem ama iyi ki bitirmişim.
“Dağ 2”nin gişe başarısı sonrası proje seçimlerinde daha dikkatli davranma kaygınız oldu mu?
İster istemez oluyor. Seyircide de bir beklenti oluyor. Benim yeni bir işimi hemen “Dağ 2” ile kıyaslıyorlar, o da farklı bir sorumluluk yüklüyor. Başta ailem olmak üzere kimseyi utandırmak istemem; o yüzden gururlanacağım işleri seçmeye çalışıyorum.
Nasıl bir film “Biz Size Döneriz”?
Film boyunca güzel, masalsı bir anlatım var; sonu da o şekilde. Temposu yüksek, dolu dolu, naif ve eğlenceli bir film. Seyircinin kahkahalarla güleceği, çok üzülüp belki gözyaşı dökeceği sahneler de var. Seyirci mutlu ve memnun ayrılacaktır bence. Bu konuda iddialıyım, 2017’nin en güzel işlerinden biri oldu.
Kariyerinizin başlarında siz “Biz size döneriz” lafını duymuş muydunuz?
Çok. Ben de ilk işime kadar herhalde 50 seçmeye girmişimdir; Sizi ararız, size döneriz denmiştir. Bir kere bir yerde cast direktörüne denk gelip sordum “Neden beni seçmediniz?” diye. “Fazla yakışıklısın o rol için” dedi. Tipini kullandı, bir yere geldi diye bakıyor ya bazen insanlar, böyle tam tersi durumlar da oluyor.
Genç bir kadro var. Set nasıldı?
Yönetmenimiz Doğa Can Anafarta ile yapımcımız Kanat Doğramacı da genç. Oyuncularla çok hızlı kaynaştık. Hande (Soral) enerjisi çok yüksek ve iş disiplini olan biri. Ekibin hepsi için geçerliydi bu. İş biterken “Keşke bitmese” hissiyle, buruk ayrıldık.
Filmdeki karakteriniz Akın’ın hayali başarılı bir yönetmen olmak. Sizin yönetmenlik hayaliniz var mı?
Akın bunun okulunu okumuş, çocukluğundan beri hayalini kuran biri. Güzel bir kısa film çekiyor ve festivallere aday oluyor. Ben de hayatım boyunca en az beş film çekmek istiyorum. Şu anda da yazdığım bir senaryo var. Bana göre asıl son noktayı koyan, sonunda sinema sanatını yapan yönetmendir. “Dağ 2”nin yönetmeni Alper Çağlar’ın tarzı hoşuma gidiyor. Martin Scorsese, David Fincher, Guy Ritchie ilham aldığım isimler. Fragmanı izlerken yönetmenini anlarsınız, kendi tarzları vardır. Ben de tarzımı oluşturmak, insanlara “Çağlar Ertuğrul’un filmi gelmiş” dedirtmek istiyorum.
“Rasyonel duygusalım”
Akın’a dostları ve sevgilisi destek oluyor filmde. Siz âşıkken nasıl birisiniz?
Aşk insanın gözünü kör ediyor bence. İki tarafın da anlayışlı olması, karşılıklı saygı, sabır önemli. Bir süre sonra bir taraf fazla korumacı olup karşıdakini yok etmeye başlayabiliyor. Ben artık daha rasyonel duygusalım diyebilirim. Sabırlıyımdır, alttan alırım ama baktım iyi niyetim suistimal ediliyor o noktada kolay kesip atmayı öğrendim.
Lego merakınız varmış.
Çocukluğumdan beri lego manyağımdır. Babam ben çocukken her seyahatten döndüğünde getirirdi. Hâlâ takip ederim. Şimdi bir de cam şişelerden abajur yapıyorum. “Do It Yourself” videolarını çok izlerim, severim.
Sosyal medya paylaşımlarınıza baktım, tarihe bir merakınız var sanki...
Üniversitede Kurtuluş Savaşı’nın hikayesini, Türkiye’nin yakın tarihini öğrendikçe ilgim arttı. Bu cumhuriyet, bu ülke çok zor şartlarda kurulmuş. Hâlâ maalesef şehit veriyoruz. Her gün ayrı bir kutuplaşma yaşanması üzücü. Biz halkız, hepimiz aynı gemideyiz ve o gemiyi kayalığa sürmenin manası yok.
“İşkembe içtim, lahmacun yedim. Dünyanın en mutlu insanıyım” diye bir tweet’iniz var. Yemekle iyi midir aranız?
Oyuncu olmasam çok şişman olabilirdim. Yemeyi de yapmayı da seviyorum. Genelde Ege mutfağı yemekleri yapıyorum. Anneden göre göre gelişti; telefon açıp anneme de sorarım ara ara ölçüsü nedir diye. Son zamanlarda sağlıklı beslenmeye kafayı taktım. Sigaraya da savaş açmış durumdayım. Sağlık Bakanlığı’nın bu konudaki son kamu spotuna bayıldım, kapalı alanlarda sigara yasağını destekliyorum.
“Hayalim Hollywood”
Bir süredir ABD’de eğitim alıyordunuz.
Dört aydır Los Angeles’taydım. West Hollywood’da Strasberg’in metot oyunculuk okulunda eğitim aldım. Komedi doğaçlama üzerine Groundlings diye seçmeyle girilen bir okula kabul aldım. İngiliz, İrlanda ve güney aksanı dersleri de aldım. İnsan beyni sınırsız bir hard disk. Sürekli içini doldurmamız lazım. Aklımda Türklerin yakın tarihiyle ilgili gerçek bir hikayeyi senaryolaştırma projesi var. İngilizce, Almanca ve Fransızca konuşulan bir rol olacak orada. Almancam var, onun için Fransızca öğrenmek istiyorum şu an.
İngilizce aksan eğitiminin sebebi yabancı proje görüşmeleri mi?
Görüşmeler oldu. Nasıl bir futbolcunun hayali dünya kupasıysa, benim de hayalim bu işin yapıldığı en iyi yer olan Hollywood. Geri döneceğim ABD’ye, orada kabul edildiğim okul da beni bekliyor.