Cumartesi'Aşklarını hayranlıkla izleyeceğiz'

'Aşklarını hayranlıkla izleyeceğiz'

17.10.2020 - 03:09 | Son Güncellenme:

Bulgaristan’da Türk ve Latin dizileri izleyerek büyüdüğünü söyleyen Gülsim Ali, “Gönül Dağı, hayranlıkla bakabileceğimiz aşkları da göreceğimiz bir iş” diyor.

Aşklarını hayranlıkla izleyeceğiz

 

‘İstanbul’u çok özlemişim’ diyerek yanımıza geliyor Gülsim Ali. Bu akşam TRT 1 ekranlarında izleyiciyle buluşacak “Gönül Dağı”nın çekimleri için haftalardır Eskişehir’deydi. Yedi yıl önce doğup büyüdüğü Bulgaristan’dan Türkiye’ye geldiğinde önce “Diriliş Ertuğrul” ardından “Payitaht Abdülhamid”te çıktı izleyici karşısına. Gülsim Ali, dönem işlerinden sonra yeni dizisinde bir jeoloji mühendisini canlandırıcak. Ali, Partneri Berk Ataman’la kahramanları olacakları masalsı aşk içinse “Hayranlıkla bakabileceğim aşkları da görebileceğiz” diyor.  Gülsim Ali ile oyunculuk hayallerini gerçekleştirmek için çıktığı yolculuğu konuştuk. 

Haberin Devamı

Aşklarını hayranlıkla izleyeceğiz

- Hayata karışmak hepimiz için zaman aldı. Pandemi sonrası ilk sete çıkışınız mı?

Geçtiğimiz sezon “Payitaht Abdülhamid”te oynuyordum ve sezon finaline üç-dört bölüm kala ilk vaka açıklandı. Evet pandemi ilanından sonra ilk kez sete “Gönül Dağı”yla çıktım.

- Peki, aradan geçen bu uzun süreden sonra tekrar sette olmak nasıl hissettiriyor?

Güzel hissettiriyor. Ben çalışmayı, sette olmayı, işimin olmasını çok seviyorum.

- Eve kapandığımız dönem sizin için nasıl geçti? Bir yandan sınırlar da kapanmıştı...

Ne yazık ki sınırlar kapandı ve ailemin yanına gidemedim. Ben İstanbul’da kaldım onlar Bulgaristan’da. Herkesin olduğu yerde kalmasının daha doğru ve sağlıklı olacağına karar verdik. Açıkçası mutfağa uzak bir insanım. Pandemide mutfağa bıraktım kendimi. Her şeyi ilk defa yaptım ve yaptığım her şey çok lezzetliydi. Elbette çok zor bir dönemdi ama çok sıkıldım diyemem. Çoğunlukla iyi vakit geçirdim.

Haberin Devamı

- İzleyiciyi nasıl bir hikaye bekliyor “Gönül Dağı”nda?

Bozkırda bir Anadolu masalı diye tanıtıyoruz. Çünkü hikaye biraz masal gibi. Hem romantik hem komedi unsurlarını barındırıyor diğer yandan. İnsanların birbirine çok bağlı olduğu bir hikaye. Kırsalda yaşayan insanlar çok yetenekli ama sadece yeterli eğitime ve şansa sahip olamamış, bu gerçekle karşılaşacak izleyici.

- Eskişehir’de çekiliyor dizi. Platolardan ya da İstanbul atmosferinden uzak işlerin izleyicide merak uyandırdığını düşünüyor musunuz?

Atmosferin çok büyük etkisi olacak izleyici üzerinde. Ben çok etkilendim. Daha önce hiç Anadolu’ya gitmemiştim. Dilek dizide misafirhanede konaklıyor. Mekanı görünce durup baktım. Ahşap eski bir ev, ardında dağlar... Çok beğendim ve yönetmenimize teşekkür ettim. Çok güzel yerler, eminim ki seyirciyi bu yönüyle de çekecek.

- Sizin hayat verdiğiniz Dilek nasıl bir karakter?

Dilek babasız büyümüş bir kız. Annesi öğretmen ve bundan dolayı sürekli yer değiştirmiş. Bir telefon çalar, bavul toplanır ve giderler. Bunun Dilek’te büyük bir travma bıraktığını düşünüyorum. Bir sahnede şunu söyleyecek “Hiçbir yere ait olamadım. Memleketim yok benim.” Bir insanın kendini bir yere ait hissetmemesi çok kötü bir şey. Dilek bir yanıyla hayallerini gerçekleştirememiş, bir sıcaklık, sevgi arayan bir kız. Bense ailemi her zaman yanımda hissettim. Dilek’in böyle eksiklikleri var. Bu yüzden ben bu destek olmadan nasıl yapabildi diye düşünüyorum. TRT 1’de “Diriliş Ertuğrul” ve “Payitaht Abdülhamid”le izleyici karşısına geçmiştim. Önemli iki prodüksüyonda yer almak benim için çok önemliydi. İki dönem işinden sonra benim yoğurduğum, katmanlarını ve karakterini benim oluşturduğum birine hayat verecek olmak çok önemli. Böyle bir şeye ihtiyacım vardı.

Haberin Devamı

- Masalsı bir aşkın kahramanı olacaksınız Berk Ataman’la dizide... Aşkın masalsı bir yanı var mıdır sizce?

Karşındakine güven ve saygı duymak çok önemli bir ilişkide. Karşımdaki kişinin akıllı, zeki olması, bilgili olması, ondan bir şeyler öğrenme isteğim, karşındaki bir şey anlattığında onu hayranlıkla dinleyebilmek de benim için önemli.

- Aynı zamanda iyi bir dizi izleyicisi olarak siz “Gönül Dağı”na neden şans verirdiniz?

Haberin Devamı

Son zamanlarda çok güzel işler yapıldı ama sanırım psikolojimizi biraz zorlayan işler. Zaten hepimizin sorunları var. Hiçbirimiz toz pembe bir hayat içerisinde yaşamıyoruz. Hele ki son dönemde. İçimi ısıtacak, beni güldürebilecek ya da hayranlıkla bakabileceğim aşkları da görebileceğim bir iş “Gönül Dağı” bu yüzden şans verirdim. Sıcak, samimi bir hikaye. Herkes ailece ekran başında gülümseyerek bir iş izlemeyi tercih eder diye düşünüyorum. Ben de bu sebeplerden şans verirdim.

Aşklarını hayranlıkla izleyeceğiz

“OYUNCU OLMAK İÇİN HER ŞEYİ GERİDE BIRAKTIM”

- Yakın zamanda Bulgaristan’dan Türkiye’ye göç etmiş biri olarak siz nereye ait hissediyorsunuz?

Bulgaristan’da doğup büyüdüm, orada okudum. Fakat hiçbir zaman kendimi Bulgaristan’a ait hissetmedim. içimde her zaman Türkiye’ye dönme isteği vardı ve hep bir yolunu bulmaya çalıştım. Annem ve babamın işleri orada, ablam ve erkek kardeşimle okullarımız da orada. Ha deyince kalkıp gelemiyorsunuz ama ben vazgeçmedim. Buraya ait olmak istedim. Burada kendimi çok iyi hissediyorum. Zor da olsa çok şükür ki buradayım şu an.

Haberin Devamı

- Yedi yıl önce o adımı atmanızı sağlayan şey neydi?

Liseden sonra orada okula devam etmedim. Hayata orada devam etmek istemedim çünkü. Bu yüzden her şeyi geride bıraktım. Hayalim için ailemden koptum. Çoğu insan ben küçüklükten beri şunu olmayı hayal ediyordum der ya ben küçükken hiç hayal etmezdim. Ama belli bir yaştan sonra orada çok fazla Türk ve Latin dizileri izliyorduk. Bir gün dedim ki ben oyuncu olmak istiyorum. Ablamla birlikte dizilerden bazı sahneleri canlandırırdık. Buraya geldiğimde zorlandığım şeylerden biri Türkçemin zayıf olmasıydı. Dilimi geliştirmek için hâlâ çalışıyorum.

“DANS ETMEYİ SEVİYORUM”

- İstanbul’a geldiğinizden beri setler hayatınızın bir gerçeği ama tüm bu koşturmanın dışında neler yaparsınız, nelerden keyif alırsınız?

Spor sürekli başlayıp devam ettiremediğim bir şey. Bir türlü hayatıma oturtamadım açıkçası. Ama dans etmeyi seviyorum. Pandemiden önce modern dans ve bale eğitimi veren bir yerde dans ediyordum. Küçüklüğümde de böyle bir eğitim aldım. İlgi duyduğum, kendimi iyi hissettiğim, rahat ettiğim ve yatkın olduğum bir şey dans.