21.06.2011 - 20:32 | Son Güncellenme:
NEŞE MESUTOĞLU
* İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin dünyadaki önemi nedir? Dünya müzeleri arasında, koleksiyon zenginliği açısından ilk 10’a giriyor. Dünyanın en önemli ikinci büyük ‘çivi yazılı tablet’ arşivine sahibiz. Bu alanda edebiyat, hukuk, ticaret ve antlaşmalarla ilgili Mezopotamya, Hitit ve Kültepe’den eserlerimiz var. Dünya sıralamasına bakıldığında, islami sikke koleksiyonumuz da önemli. Bütün eserlerimiz önemli. Neden mi? Çünkü Osmanlı sınırları içinden geliyorlar. Çıkış yerleri, hangi antik kente ait oldukları belli.
* Müzede kaç eser var? Ne kadarı sergilenebiliyor? Müzemizde bir milyon eser var. Bunların 600 bin kadarı islami ve gayri- islami sikke koleksiyonlarından oluşuyor. 275 bin kadarı arkeolojik eser. 75 bin çivi yazılı belgeden oluşan koleksiyonumuz var. Müzemizdeki bir milyon eserden 10 bin kadarını teşhir edebiliyoruz. Diğerleri depolarımızda. Ancak bilimsel araştırma yapanlara açık. Yılda 100-150 yerli ve yabancı bilimadamı, bu eserler üzerinde araştırmalarını sürdürüyor.
* Kütüphanede kaç kitap var? Kütüphanemiz müzeyle beraber kurulmuş. 1892’de planlanıp yapılmış. Arkeoloji ve sanat tarihi ağırlıklı 50 binin üzerinde basılı yayın, 2 bin tane de el yazması var.
* Eserler hangi tarih aralığına ait?600 bin yıl öncesinden, Bizans’ın sonuna, M.S. 330’a kadar zaman çizelgesi izlenebilir. Üzerinde yaşadığımız topraklarda binlerce yıl binlerce insan ve kültür yaşamış ve birbirini etkilemiş. Bütün bunları film şeridi gibi görebilirsiniz. Birçok ilk bizim müzemizde yer alıyor.
* Hangi coğrafyadan getirilmişler? Geniş bir Osmanlı coğrafyasından... Trakya, Kıbrıs, Mezopotamya, Lübnan, Mısır, Trablusgarp, Arabistan Yarımadası’ndan eserler toplanmış. Batı Anadolu’nun bütün antik kentlerinden eserlerimiz var. Anadolu kronolojisindeki kültürlere ait eserler bulabilirsiniz.
* Bu eserlerin tanıtım etiketleri yenilenecek mi? Etiket ve panolarımız yenilenecek. Gönül ister ki, çağdaş müzecilikte en fazla beş yılda bir müzenin tüm teşhiri yenilensin. Bu biraz da bütçe imkanlarıyla ilişkili. Kültür, bütçeye bağlı büyüyen bir iştir. Müzemizin etiketleri, en son 1991’de yenilenmişti. Kısa süre sonra tüm etiketleri bir kez daha değiştireceğiz. Arzumuz teşhirimizi, etap etap yenilemek.
* Yılda kaç kişi ziyaret ediyor? Arkeoloji Müzesi’ne konuya ilgi duyan yerli ve yabancı ziyaretçiler geliyor. Bunda tanıtım eksikliği de etkili olabilir. Son beş ayda gelen ziyaretçi sayımız 165 bin. Yılda 300 bin oluyor. Son yıllarda artış gösterdi. Nisan ve mayıs ayında okullar geliyor. Belli dönemlerde yabancı arkeoloji öğrencileri geliyor.
* Müzenin kuruluş hikayesi nasıl?13 Haziran 1891’de Osmanlı İmparatorluğu’nun son zamanlarında, ekonomik sıkıntıların da olduğu bir dönemde büyük bir bütçe ayrılarak müze binası olarak inşa ediliyor. Bunda tabii Osman Hamdi Bey’in katkısı büyüktür. Lübnan sınırlarındaki Sayda’dan bir haber geliyor. Bu bölgede açılan bir kuyuda lahitler açılıyor. Osman Hamdi Bey kazı ekibiyle gidiyor ve 18 lahit açığa çıkarıyor. Dünyada da en önemli lahitler arasında yer alan İskender Lahdi de bunlardan. Deniz yoluyla İstanbul’a getiriliyor. Bu eserler getirilince yeni bir müze ihtiyacı doğuyor. Saraya başvuruyor ve müze inşa ediliyor. Müzemizin yapılış nedeni başta Sayda (Sidon) Nekropolü’nden gelen eserlerin konulması.
* Sayda Nekropolü bir müzenin doğuşuna neden oldu. Marmaray da yeni bir müzenin doğuşuna neden olur mu? Umudumuz o. Ben olur diye düşünüyorum. Yenikapı’da denizcilik ve su altıyla ilgili bir müzenin doğuşuna neden olacak girişimler var. Müzenin tasarımı için uluslararası mimarlar davet edilecek. İnşallah kısa sürede kaynak bulunur ve gerçekleşir.
* Yenikapı’da bulunanlar ne kazandırdı?Son yedi yıl içindeki kazılarda Yenikapı’da Teodosyus Liman alanı içinde 25 bine yakın eser, 36 tekne gün ışığına çıkarıldı. Oradaki çeşitli tip ve boyutlarda teknelerimiz M.S. 5-11 yüzyıl arasında tarihleniyor. Bilim dünyası için çok önemli sonuçlar verecek eserler çıkarıldı. İstanbul’un tarihini 8 bin 500 yıla çıkaran mezar ve buluntular bizim için heyecan verici. İstanbul’un kuruluş efsanesi Megaralılarla başlıyor; günümüzden 2 bin-2 bin 600 yıl öncesine gidiyordu. Tarih öncesi dönemleri Anadolu Yakası’nda Fikirtepe, Avrupa Yakası’nda Yarım Burgaz Mağarası’yla biliniyordu. Ama şimdi en eski İstanbullu hemşerimiz Yenikapı’da bulundu. 2 bin 600’den 8 bin 500’lere gitti.
BiR MÜZE ÜÇ KÜLTÜRİstanbul Arkeoloji Müzeleri Arkeoloji Müzesi, Eski Şark Eserleri Müzesi ve Çinili Köşk Müzesi olmak üzere üç ayrı müzeyi bünyesinde bulunduruyor. Türk Osmanlı Çini sanatının en iyi örnekleri, Çinili Köşk’te yer alıyor. Mezopotamya eserlerini merak edenler Eski Şark Eserleri Müzesi’nde Mısır, Arap ve Anadolu koleksiyonunu bulabilir. Antik Çağ’la ilgilenenlerse Arkeoloji Müzesi’nde keyifli saatler geçirebilir.
MÜZENiN YILDIZLARI1- ŞANS TANRIÇASI TYKHE HEYKELiMüzedeki ilk aşk şiiri tableti, Kadeş Antlaşması ve Hammurabi Kanunları tabletleriyle İskender Lahti, Sayda Kralı Tabnit’in Lahti ve İskender başı en popüler eserler. Kader, şans ve başarı tanrıçası Tykhe Heykeli (Tüe okunuyor) ise, talihini döndürmek isteyenleri bekliyor. Roma Dönemi’nde, M.S. II.’nci yüzyılda yapılan Tanrıça Tykhe’nin başının üzerinde zeytin yapraklarıyla süslü şehir surunu temsil eden bir taç var. Sol kolunda çeşitli meyvelerle dolu bir bereket boynuzuyla, zenginliğin simgesi Plutos ismindeki çocuğu taşıyor.
2- MISIR MEZAR BULUNTULARIEski Mısır’da ruhun ölümle vücudu terk edip daha sonra geri döndüğüne inanılırdı. Ölümden sonra yaşam inancı çok yaygın ve yerleşmiş bir gelenek olduğu için mezar buluntuları günümüze kalan Mısır eserlerinin arasında önemli yer tutuyor. İnanca göre, ölümden sonra süregelen yaşam ancak vücudun varlığıyla olağandır. Ahşap, insan şeklindeki (antropoit) lahitler Teb kenti mezarlığı Der-El Bahri’de yapılan kazılarda bulunmuştur.
3- KANDiL-iZNiK YAPIMI ESERLER 15’nci yüzyılın sonuyla 16’ncı yüzyılın başlarında İznik atölyelerinde yepyeni bir dönem başlar. Daha evvel gezgin olarak çalışan çini ustalarının İznik’e yerleşmesiyle Fatih Sultan Mehmed’in Topkapı Sarayı’nda kurduğu Nakkaşhane arasındaki iletişim, üslupsal gelişimi hızlandırır. Bu çok renkli kandilin boynunda ‘Kelime-i Tevhid’ yazılı olup, dönemin en belirgin özelliği olan ‘mercan kırmızısı’nı görmek mümkündür.