GalatasarayGalatasaray - Fenerbahçe derbisinde Tosun Paşa: Slavko Vincic

Galatasaray - Fenerbahçe derbisinde Tosun Paşa: Slavko Vincic

23.02.2025 - 07:02 | Son Güncellenme:

“Rekabet” kelimesini izleyenlere en komik haliyle aktaran film, Galatasaray-Fenerbahçe derbisinde bir kez daha akıllara geldi. Seferoğulları ile Tellioğullarının anlaşmazlığında adaleti, Kahire’den gelen Tosun Paşa’nın getirmesi bekleniyordu, derbide ise bu rol Slovenya’dan gelen Vincic’in.

Galatasaray - Fenerbahçe derbisinde Tosun Paşa: Slavko Vincic

Hepimizin defalarca kez izlemiş olmamıza rağmen karşımıza her çıktığında kayıtsız kalamadığımız filmler vardır. Nazım Hikmet’in bir öyküsünden yola çıkarak, Yavuz Turgul’un senaryolaştırdığı, Kartal Tibet’in yönettiği Tosun Paşa, benim için işte onlardan biri. Yeşil Vadi’ye sahip olmak isteyen iki ailenin rekabeti ve bunu Kahire’nin otoritesiyle çözme arzuları... Tosun Paşa’ya sıradan bir film muamelesi yapmak çok ayıp olur. “Rekabet” kelimesini izleyenlere en komik haliyle aktaran bu filmin başrolündeki iki ailenin amansız mücadelesi, bana yarın oynanacak G.Saray-F.Bahçe ailelerini hatırlattı. Filmde iki ailenin anlaşmazlığına adaleti, Kahire’den gelen Tosun Paşa’nın getirmesi bekleniyordu, derbide ise bu role Slovenya’dan gelen hakem Vincic’in soyunmasını bekliyoruz.

Haberin Devamı

O halde geriye tek bir şey demek kalıyor: Saldırın Seferoğulları! Yürüyün Tellioğulları!

Bamyacılar-Lahanacılar

Rekabetin tarihçesine ulaşmak neredeyse imkansız gibi. Çünkü insanoğlu var olduğundan bu yana hep bir şeylerle rekabet halinde... Doğayla, hayvanlarla, hemcinsiyle, karşı cinsiyle... Ama bir spor müsabakasında ilk büyük rekabet ne zaman diye bakacak olursak, tarih bizi Osmanlıya, Sultanahmet Meydanı’na götürüyor. Yıldırım Bayezid’in oğlu Çelebi Mehmet, babası ve Timur arasındaki Ankara Savaşı’na katılmış, -hani meşhur Fetret Dönemi’ni başlatan savaş- babasının da esir düştüğü bu savaştan büyük dersler çıkarmıştı.

Babası öldükten sonra taht kavgası sürerken, o 200 süvariyle Amasya’ya çekilmiş, onları eğitmeye başlamıştı. Bunların bir kısmı kendi adına, bir kısmı da oğlu Murad adına talim yapıyordu. Kendi adına yapanlar, Amasya’nın bamyası meşhur olduğu için Bamyacılar, oğlu adına yapanlar ise Merzifon’un lahanası meşhur olduğu için Lahanacılar adını aldı. Bu iki takım başta talim amacıyla, ancak sonraları özel günlerde ciritten okçuluğa birçok müsabaka yaptı.

Haberin Devamı

Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u alınca bu yarışlar, Sultanahmet Meydanı’nda halka açık bir şekilde tezahüratlar eşliğinde devam etti. Öyle ki tarafsız olması beklenen padişahlar bile, açıkça bu iki takımdan birine taraf olmuşlar. Mesela II. Mahmut’un Bamyacılar’ı, III. Selim’in ise Lahanacılar’ı tuttuğu biliniyor. Çoğu padişah taraf oldukları takımın sembolleri olan sebze motiflerini mimari yapıtlarda bile kullanmış. Bugün Sultanahmet tarafına yolunuz düşerse, birçok tarihi eserde Lahanacılar ve Bamyacılara ait figürlere rastlayabilirsiniz.

O zamanlar da halk, bu iki takımdan birini desteklemek için ikiye ayrılmış. Tıpkı yarın akşam saat 20:00’de ayrılacağı gibi. Anlayacağınız bu topraklarda rekabet, alışık olduğumuz bir durum. Sarıyı kendilerine ebedi dostluk belleyip, kırmızı ve lacivertle ayrılan bu iki ezeli rakip, ilki 17 Ocak 1909’da Papazın Çayırı’nda olmak üzere sayısız kez karşı karşıya geldi.

MATEMATİK Mİ, PSİKOLOJİ Mİ?

Haberin Devamı

Süper Lig’in 25. haftasında gerçekleşecek bu derbi, sadece şampiyonluk yarışında belirleyici bir rol oynamayacak. Aynı zamanda iki kulübün ilerleyen aylarda almak zorunda kalacağı, erken bir seçim veya teknik direktör değişikliğine gitmek gibi bazı önemli kararların da kırılma noktası olacak.

İşin ilginç yanı, kötü sonuç kimi daha çok etkiler, kimin galibiyete daha çok ihtiyacı var diye bakacak olsak, iki takım da aynı oranda çıkar. Aradaki altı puanlık farkı kapatmak için matematiksel olarak galibiyete ihtiyaç duyan Fenerbahçe iken; Avrupa’ya veda eden, oyun gücündeki düşüş nedeniyle eleştirilen Galatasaray ise şampiyon olabilmek için psikolojik olarak bu üç puana ihtiyaç duyuyor. Yani anlayacağınız matematik ile psikolojinin çarpışmasını izleyeceğiz.

Geldiği günden beri kendisine verilen bilgiler ışığında hem Galatasaray’ı hem de hakemleri eleştiren Mourinho, bu yakınmalarının ilk meyvesini derbiye yabancı hakem atanmasıyla almış oldu. Şimdi sırada kendisinin de sürekli söylediği Mourinho etkisini gösterme zamanı. O sebeple, hem ilk maçın intikamını almak, hem de büyük söz söylemediğini göstermek için muhtemelen şu saatler taktiğini oluşturuyor. Ancak benim fikrim, maçın kaderini Okan Hoca’nın belirleyeceği yönünde. Haftalardır süren formsuzluğunu üzerinden atabilecek mi, derbilerin kazananı unvanını koruyabilecek mi, hepsinden önemlisi eleştiriler ve stresle baş edebiliyor mu, bunu gösterebilecek mi?

Haberin Devamı

Son haftalarda oynadığı her maçta kararlarıyla hayal kırıklığına uğratan Okan Buruk için bu maç belki de Galatasaray yolculuğunda bir kırılma noktası olacak. Zira kaybeden taraf sarı-kırmızılılar olduğu takdirde; camianın, yine kendi camiası tarafından büyük bir eleştiri girdabına gireceği kesin. Ve hepimiz biliyoruz ki, bu anaforlar bugüne kadar nice yönetimler ve teknik direktörler yuttu.

Son olarak sezon başından beri, kendi kusurlarını örtmek için sınırları zorlayan açıklamalar yapan, karşı takımın camiasına akla sığmayacak ithamlarda bulunan yöneticilerin gerdiği taraftarlar, dilerim onların manipülasyonuna kapılmaz. Ülke olarak yaşadığımız kayıplar, aldığımız kötü haberler, solan gencecik canlardan artık nefes alamaz olduk. Bu sadece bir maç, sadece bir oyun. Kimsenin evine kötü haberin düşmeyeceği, sağduyunun hakim olduğu bir maç olur. Bunu canı gönülden diliyorum.

Haberin Devamı

"ANAMIZ BİZİ BUGÜNLER İÇİN DOĞURDU"

Hepimizin hafızasında, illaki unutamadığımız bir derbi, bir skor, öne çıkan bir oyuncu vardır. Yarın belki yine onlardan biri yaşanacak. Malum, İstanbul günlerdir kar etkisinde. Ankara’nın doğusunda yaşayanlar için ceviz kabuğunu doldurmayacak kar, İstanbul için beyaz felaket oluyor. Derbi tarihinde de hava şartlarının etkisinin hissedildiği maç sayısı hiç az değil.

17 Kasım 1922’de günlerce yağan yağmur Kadıköy’de sahayı adeta göle çevirince, Fenerbahçe Kaptanı Galip Kulaksızoğlu, Galatasaray’a maçın ertelenmesini teklif ettiğinde, Galatasaray Kaptanı Necip Şahin’in, “Anamız bizi bugün için doğurdu Galip Bey. Gelip maçı oynayacağız” cevabı, rekabetin tutkusunun ne kadar geçmişe dayandığını gösteriyor. Unutmadan, maçı Fenerbahçe 3-0 kazanmıştı.

1934 tarihinde Galatasaray rakibini kar fırtınası altında konuk etmiş, o dönemin şartlarında maç güç bela tamamlanmıştı. Yine meşhur 1985 yılı İstanbul karının da ertelediği bir derbi olmuştu. 0-0 biten 2018 yılındaki derbi de kar yağışından nasibini alıp, tatsız tuzsuz geçmişti. Ben bu yazıyı yazarken dışarısı kar örtüsü altında. Pazartesiye sarkar mı göreceğiz ama bu maçın her koşulda oynanacağı kesin.

Yazarlar