ArkeolojiGeçmişten gelen görsel mesajlar

Geçmişten gelen görsel mesajlar

19.09.2022 - 00:05 | Son Güncellenme:

Bir zamanlar önemli bir iletişim aracı olan kartpostallar, bugün geçmişle köprü kurmayı sağlayan görsel kaynaklar olarak çıkıyor karşımıza.

Geçmişten gelen görsel mesajlar

Halil Gökman | gokman@gherzi-istanbul.com- Kartpostal, artık günümüzde unutulmaya yüz tutmuş bir iletişim aracı. Hâlbuki yıllar önce çoğu kişi gittiği yerle ilgili anılarını paylaşmak veya haber yollamak için bu resimli ince kartonları kullanırdı. Kartpostallar sayesinde mekânların tarihini, sosyal yaşamı, önemli hadiseleri ve daha da önemlisi pek çok şeyin nasıl da değişmiş olduğunu bir bakışta öğrenebiliyoruz. Kartpostalların ortaya çıkmasının arkasında haberleşmeyi kolaylaştırma ve ucuzlatma düşüncesi yatıyor. Avusturyalı ekonomi profesörü Emanuel Herrmann, 1869 yılında bir Viyana gazetesinde yayımlanan makalesinde mektup ücretlerinin çok pahalı olduğundan yakınır ve “Gizli saklı bilgiler içermeyen mesajlarımız için niçin posta kartları kullanmıyoruz, bunları zarfsız daha ucuza gönderebiliriz” der. Bu görüş kısa zaman içinde benimsenir ve resimsiz basit posta kartları çıkar piyasaya. Aynı yıl bu düz kartların üzerine matbu pulların basıldığı “antiye”ler sahne alır ve ilk üç ay içinde antiye satışları Avusturya-Macaristan’da 3 milyon, 1870 yılında ise Kuzey Almanya Federasyonu’nda 10 milyon adede ulaşır. Antiye kullanımına yönelik talepten cesaret alan İngiliz Baron Raphael Tuck, 1884 yılında bu kartonların üzerine çeşitli resimler basarak işi daha da cazip hale getirir. Bazı kaynaklar Tuck’ın girişimini resimli kartpostalların başlangıcı olarak not eder. Bu şekilde piyasaya sunulan ilk küçük resimli kartpostallar oldukça soluktu ve temaları çok kısıtlıydı. Ancak basım tekniklerinin gelişmesi, karton kalitesinin artması sonucunda kartpostal sanayii hızla büyüdü. 1890’ların sonlarına doğru doğal afetler, kazalar, askeri tatbikatlar, savaşlar, siyasi ve sosyal olaylar da kartpostalların sihirli dünyası içine girdi. Artık milyonlarca kişi birbiriyle kartpostallar aracılığı ile haberleşiyordu. Ortaya çıkan ve sayıları hızla büyüyen koleksiyoncular 1898 yılından itibaren Leipzig, Venedik, Nice, Prag, Budapeşte ve Paris’te düzenlenen uluslararası sergilerde buluştular. Resimli kartpostalların en başarılı dönemi 1897-1914 yılları arasındadır. Birinci Dünya Savaşı ve sonrasında hammadde temininin zorlaşması, birçok basımevinin bombalanması gibi ana sebeplerle kartpostal sanayii olumsuz etkilendi. Daha sonraları ise amatör fotoğrafçılığa olan ilgi kartpostallara gösterilen ilginin azalma sebeplerinden birisi oldu. 1903 yılında Kodak firması kartpostal ölçülerindeki fotoğrafları yine kartpostal kartonlarına basabilen bir makine yaptı ve fotokartlar ortaya çıktı. Aynı kartpostallar gibi postada kullanılan bu iletişim aracı sayı olarak kartpostallardan daha az basılmış olup küçük mekânlar ve sosyal yaşam için mükemmel birer görsel kaynaktır.

Haberin Devamı

Geçmişten gelen görsel mesajlar

Osmanlı’da durum

Osmanlı İmparatorluğu’nun kartpostallarla tanışmasına gelince... Editörler çoğunlukla Almanya ve Fransa’daki matbaaları kullanmışlardır. Bunların yanı sıra İstanbul’da da yerli tekniklerle kartpostal basımı yapılmıştır. 1830’ların başında İstanbul’a gelen Fransız Henri Cayol, kartpostal basım tekniklerinden biri olan taş baskı metodunun İmparatorluk’ta gelişmesinde önemli pay sahibidir. Ebüzziya Mehmed Tevfik, 1800’lerin sonlarına doğru Galata’daki matbaasında basmış olduğu kartpostallarla bu mesleğin ilklerinden olmuştur. Yine Avusturya-Macaristanlı Max Fruchtermann aynı dönemde Osmanlı kartpostal sanayiinin gelişmesi ve tanınması için büyük çaba harcamıştır. Osmanlı kartpostallarının önemli kısmı oryantalizm merakı ile İstanbul’a gelen Fransızlar tarafından ülkelerine postalanmıştır.

Haberin Devamı

Geçmişten gelen görsel mesajlar

Bir koleksiyon dalı

Pul ve para dışında en yaygın koleksiyon malzemeleridir kartpostallar. Çoğunlukla 14x9 cm ebadında olan kartpostalları toplamak ve bunlar üzerinde çalışmalar yapmak “deltioloji” olarak adlandırılıyor. Günümüzde Türkiye’de kartpostallar yerel ve uluslararası müzayedeler vasıtasıyla el değiştiriyor. Çok nadir olanları büyük meblağlara alıcı buluyor, hatta yatırım amacıyla da toplanıyor. Diğer koleksiyon dallarında olduğu gibi, kartpostal koleksiyoncuları da kendilerine bir konu belirlerler. Özellikle aynı kartpostal ile değişik sebeplerle ilgilenen koleksiyoncuların olması, talebi arttırır ve ortaya anormal denecek fiyatlar çıkar. Bu koleksiyoncular arasında istenmeyen bir durumdur. Yaklaşık son 20 yıldır Türkiye’de Osmanlı kartpostallarına olan yoğun ilgi 1900’lerin başında yurt dışına çıkmış pek çok kartpostalı Türkiye’ye geri getirmiştir.

Arkeoloji ve deltioloji

Tekstil yüksek mühendisi olarak tekstili yansıtan kartpostallara ilgi duydum. Bunun sonucunda kitaba dönüştürecek kadar geniş bir koleksiyonum oldu. Tekstil sanayiinin geçmişini arkeoloji bilimi üzerinden de rahatlıkla takip edebiliyoruz. Yapılan kazılardan insanların M.Ö. 40.000 yıllarında hayvan derilerini giysi olarak kullandığını öğrenebiliyoruz. İlk insanların sadece soğuğa karşı bir tedbir olarak düşündükleri giyim, zaman içinde süslenme, sosyal statü, rahatlık, din gibi etkenlerle farklılaşarak gelişmiştir. Kazılardan çıkan ilk kumaş türü bitki liflerinden dokunmuştur ve tarihi M.Ö. 6500 yıllarına kadar uzanır. Baş giyiminin geçmişine arkeolojik bir not düşmek gerekirse; yaklaşık 35.000 yıl önce bugünün Fransa topraklarında bulunan fildişi bir kadın heykelciğinin kafası başlıklı olarak yontulmuştur. Çarşafın izini Sümerlilerde sürmek mümkündür. Bilinen en eski halı Altay Dağları eteklerindeki bir kurgan kazısında ele geçirilmiş olup M.Ö. 3500-4000 yıllarına aittir. Bugün Leningrad’da bulunan Hermitage Müzesi’nde sergileniyor. Tekstil maddelerinin boyanmasında kullanılan renkler tamamen bitki kökenlidir ve M.Ö. 30.000 yıllarına ait izleri bulunmuştur. İlk bakışta birbiriyle hiç alakası yokmuş gibi görünen arkeoloji ve deltioloji pekâlâ bir ortak payda altında birleşebiliyor, her ikisi de geçmişle köprü kurduruyor insanlara.