13.05.2020 - 13:18 | Son Güncellenme:
DHA
Adem YILDIZ/KONYA,(DHA)- PANKOBİRLİK Genel Başkanı Recep Konuk, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü dolayısıyla yayınladığı mesajında Bu sene kalabalıklarla fiziki mesafemiz aynı olsa da gönül köprüsünün kısaldığını, gözlerin bu sene bizi aradığını, bizim tarladaki gayretimizin her seneden daha çok merak edildiğini, bilek gücümüz için uzaklarda duacılarımızın olduğunu biliyoruz. Bu sene tüm dünyayı etkileyen salgın, dünyadaki bütün milletlerin ve bütün insanların hayatın idamesi için nelerin ihmal edilemeyeceğine dikkat kesilmesine vesile oldu. Tıpkı sağlık hizmetleri, güvenlik hizmetleri, devletin organizasyon gücü gibi gıda arzının da hayati önemi atartışmaya kapalı bir şekilde üstünde mutabık kalınan bir husus oldu.” Dedi.
Üretim zincirini hareketlendiren, binlerce işletmede çarkların dönmesini sağlayanların çiftçiler olduğunu belirten Recep Konuk, Bugün tarlaya bir tohum atarak, bir fide dikerek, meraları, ağılları canlandırarak, üretim zincirini hareketlendiren, binlerce işletmede çarkların dönmesine, milyonlarca insanın istihdam imkânına kavuşmasına, mutfakta tencerenin, masada tabakların boş kalmamasını sağlayanların günü bugün. Bugün bizim günümüz, topraktan bereket üretenlerin günü. Biz, bize adanmış bugünü, bize en kıymetli hediyeyi, bereketini sunan toprağımızla, merada yaylada hayatı bölüştüğümüz kuzular, buzağılar, civcivlerle hem işimiz hem can yoldaşımız canlarla, işimizin başında, iş başında kutluyoruz çiftçiler gününü, her yıl yaptığımız gibi. Ancak bu sene kutladığımız çiftçiler gününün her seneden farklı olduğunun da farkındayız. Bu sene kalabalıklarla fiziki mesafemiz aynı olsa da gönül köprüsünün kısaldığını, gözlerin bu sene bizi aradığını, bizim tarladaki gayretimizin her seneden daha çok merak edildiğini, bilek gücümüz için uzaklarda duacılarımızın olduğunu biliyor, gazetelerdeki, internetteki destek mesajlarını okuyoruz. Bu sene tüm dünyayı etkileyen salgın, dünyadaki bütün milletlerin ve bütün insanların hayatın idamesi için nelerin ihmal edilemeyeceğine dikkat kesilmesine vesile oldu. Tıpkı sağlık hizmetleri, güvenlik hizmetleri, devletin organizasyon gücü gibi gıda arzının da hayati önemi tartışmaya kapalı bir şekilde üstünde mutabık kalınan bir husus oldu. Geçtiğimiz yıllarda bazı çevrelerce sıkça dile getirilen, ülkemiz tarım sektörü ve çiftçisine yönelik, pahalı üretiyoruzdan, ithal ürün daha ucuza uzanan, çiftçinin ekonominin sırtında yük olduğuna kadar varan haksız eleştiriler, ithamlar hem gündemden düştü hem de o söylemlerin felakete davetiye olduğu bu süreçte anlaşıldı. Pandemi sürecinde devletlerin aldığı ilk önlemlerden biri gıda ve tarım ürünleri ihracatını durdurmak ya da kontrol altına almak oldu. Niçin? Hastalığın yanı sıra açlıkla, yoklukla boğuşmak zorunda kalmamak için. Televizyonlarda, gazetelerde gördük, salgın önce marketlerdeki gıda reyonlarını vurdu. Sokaklarda, meydanlarda hayat yavaşladı ancak beslenme ihtiyacı aynı şekilde devam etti, bundan sonra da şartlar ne olursa olsun gıda talebi artarak devam edecek. Bu insan doğasının dayattığı bir mecburiyet” diye konuştu.
‘BU TOPRAKLARIN TÜRKİYE’Yİ DÜNYANIN EN GELİŞMİŞ EKONOMİK GÜÇLERİNDEN BİRİ YAPACAK POTANSİYELİ VAR’
“Türk çiftçisinin kabiliyet ve başarısının beylik laflardan ibaret olmadığının, verilecek küçücük destekle büyük başarıların elde edilebileceğinin ispatı ise Pancar Kooperatiflerinin son dönemde tarım ve tarımsal sanayide gerçekleştirdikleridir. Özelde pancar, genelde Türk çiftçisi omzundaki yük hafifletildiğinde, toprakla ve pazarlarla arasına örülen duvarlar kalktığında neleri başarabileceğini kendi inşa ettiği sanayi tesisleriyle ispatladı. Kendi üretimini teminat altına alabileceğini, en önemlisi de küresel ekonomik sistemde rekabetçi yapısı ile dünyayla yarışabileceğini gösterdi. Ve bu organizasyon 365 gününü çiftçiler günü ilan ederek, çiftçinin omzundaki tarım dışı yükleri kaldırmak, üretimde sürekliliği ve sürdürülebilirliği sağlamak, tarım sanayi entegrasyonunu tesis ederek dünya ile rekabette Türk çiftçisini avantajlı hale getirmek için çalışıyor. Tarımsal Ar-Ge ile tarımın geleceğine yatırım yaparken, yeni tarım teknik ve teknolojilerini ülkemize kazandırıyor. Bu tesisleri ve örnekleri çoğaltmak elimizdedir. Artan her tesis daha çok ürün, daha çok üretim, daha çok kazanç demektir. Artan her tesis, alın teri kurumadan emeğin karşılığını aldığı, üretimin mübarek sayıldığı, ekerken ve biçerken emeğin boşa gideceği endişesinin asla taşınmadığı ve merkezinde Türk çiftçisinin yer aldığı bir iddiayı realize etmektir. İçindeyiz ve biliyoruz bu toprakların Türkiye’yi dünyanın en gelişmiş ekonomik güçlerinden biri yapacak potansiyeli var. Ve bu topraklar kendisini sevgiyle işleyenlere bereketini sunmakta, cömert ve şefkatli davranmakta gani gönüllü. Ve bu toprakların bereket ve cömertliğini zenginliğe dönüştürme kabiliyeti ve tecrübesi de Türk çiftçisinde var. Bugün tarım sektörünün en uzağında olanlar da unutmamalı ki, Cumhuriyetimiz kurulalı daha yüz yıl olmadı. O yılların Türkiye’sinin en önemli üretim kalemi tarım ürünleridir ve istihdamın %90’ı tarımdadır. Salgın sebebiyle de olsa bu sene tarımsal üretimin önemine dair bir mutabakat zemini oluştu. Şimdi sıra bunu sözden uygulamaya taşımakta, yağmur kesilince şemsiyeyi unutmamakta, unutturmamakta.” Dedi.