02.06.2015 - 09:59 | Son Güncellenme:
Türkiye Disleksi Vakfı Kurucu Başkanı Elif Yavuz, okuma zorluğu çeken çocuklara disleksi dendiğini ve bu konuda ilkokul öğretmenlerine büyük görevler düştüğünü söyledi.
Bu sene “Ben Dislektiğim Peki Ya Siz?” teması ile düzenlenen “2. Uluslararası Disleksi Kongresi” Anadolu Kültür ve Eğitim Vakfı (AKEV), İstanbul Aydın Üniversitesi ve Türkiye Disleksi Vakfı işbirliği ile gerçekleşti. İstanbul Aydın Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yadigar İzmirli ve Türkiye Disleksi Vakfı Kurucu Başkanı Elif Yavuz’un katıldığı kongrede çok sayıda akademisyen de hazır bulundu. 2 gün boyunca devam eden kongreye disleksi problemiyle ilgili sorun yaşayan çok sayıda veli ve bu alanda çalışmak isteyen öğrenciler de ilgi gösterdi. Türkiye’de eğitim kurumlarının ve ailelerin disleksi konusunda bilinçlendirilmesi gerektiğini söyleyen İstanbul Aydın Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yadigar İzmirli, destek birimlerinin oluşturulması ve öğretmen adaylarının bu konuda yetkinleştirilmeleri bireylerin öğrenim hayatlarının verimliliği açısından büyük bir önem taşırken, bu kongreyle başarılı sonuçlar ortaya koyulacağını da belirtti.
Disleksinin bir özel öğrenme güçlüğü ve algılama farklılığı olduğunu söyleyen Türkiye Disleksi Vakfı Kurucu Başkanı Elif Yavuz, “Disleksi daha çok çocuklarda fark ediliyor, yetişmiş bireyler söz konusu olduğunda çok fazla yapılacak bir şey olmuyor. Dislektik çocuklar daha çok ilkokula başladığında fark ediliyor bu da sıkıntı oluşturuyor” dedi. Kendilerine müracaat eden velilerin ikinci sınıfa geçmiş ancak hala okuyup yazamayan çocukların ebeveynleri olduğunu söyleyen Yavuz, bazı dislektiklerin matematik yapamadığını buna diskalkuli denildiğini, bazılarının ise yazamadığını buna da disgrafi denildiğini söyledi. Okuma zorluğu çekenlere de disleksi dendiğini belirten Yavuz, ilkokul öğretmenlerine bu noktada büyük iş düştüğünün altını çizdi. Okuma yazma noktasında problem yaşayan çocukların velilerinin bilgilendirilmesinden sonra asıl sorunun başladığını söyleyen Yavuz kontrol amaçlı götürülen yerlerde çocuklara zihinsel engelli ibaresinin yapıştırıldığını belirtiyor.
“TARKAN, GÜLSE BİRSEL, CAN DÜNDAR GİBİ İSİMLER DE DESTEKÇİMİZ”
Disleksinin bir zihinsel engel veya hastalık olmadığının altını çizen Elif Yavuz sloganlarının da “Disleksi hastalık değildir” olduğunu söyledi. Tarkan, Can Dündar, Gülse Birsel gibi isimlerin de programlarına dahil olduğunu söyleyen Yavuz bu isimlerin vakfa olan desteklerinden memnuniyetini dile getirdi. Disleksi sıkıntısı yaşayanların akademik anlamda kariyer yapmalarının oldukça zor olduğunu dile getiren Yavuz, “Özel eğitimden başka yapılacak hiçbir şey yok. Disleksi kendi içinde hafif, orta ve ağır olarak üçe ayrılıyor. Ağır olanların yanında genelde hiperaktivite ve dikkat eksikliği de oluyor. Bazen dikkat eksikliği ve disleksi sadece beraber olabiliyor” diye konuştu.
‘’VELİLER BU DURUMU HASTALIK OLARAK ALGILAMAMALI’’
Disleksinin hastalıktan ziyade bir durum olduğuna değinen İstanbul Aydın Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi ve Çocuk Üniversitesi Müdürü Yardımcı Doç. Dr. Ayşin Kaplan Sayı, çocukların organize olmada ve plan yapmada sıkıntı yaşadığını söyledi. Velilerin bu durumu kesinlikle hastalık olarak algılamaması gerektiğine değinen Kaplan, “Aksine dislektik çocukların çoğu ortalama zekaya veya üstün zekaya sahip olan çocuklar oluyor. Bu probleme sahip çocukların olabildiğince motivasyonu desteklenmeli, çünkü çocukların yetersizlik duygusu geliştirmesi en zedeleyici durum. Eğer ebeveynler çocukları destekleyip yapabildikleri alanlara yönlendirebilirlerse, eksiklikleriyle paralel bir şekilde götürüp desteklerlerse onlar ideal bir ortam oluşacaktır” şeklinde konuştu.