Tavuk suyu, vücudumuzdaki hücreleri onarıyor
Tavuk; vücudumuzdaki hücrelerin büyümesi ve onarımı için elzem olan aminoasit açısından çok zengindir.
Yaz aylarının müjdecisi bahar mevsiminin gelmesi birçok hastalığa da davetiye çıkartıyor. Mevsim geçişleri metabolizmamızda bazı değişikliklere sebep olduğu gibi birçoğumuzda yorgunluk belirtilerine hatta ruhsal sıkıntılara yol açabiliyor. Kas, omuz, sırt ve boyun ağrıları yine baharın gelişiyle artmakta; yorgunlukla birlikte konsantrasyon bozukluğu, aşırı sinirlilik, hafıza zayıflaması ve uyku bozuklukları görülebilmekte. Tüm bu hastalıklar baharla birlikte kapımızda beklerken beslenmemize ve ortam şartlarına dikkat ederek kendimizi korumamız çok daha önemli. Bunun en doğal yöntemlerinden biri de yüzyılların şifa kaynağı olan tavuk suyu. Tavuk; vücudumuzdaki hücrelerin büyümesi ve onarımı için elzem olan aminoasit açısından çok zengindir. Aynı zamanda içerisinde bulunan B3, B6 ve B5 vitaminleri deri, saç ve bağışıklık sistemine katkısıyla bilinir. Haşlanarak tüketilmek istenen tavuk etlerindeki bu B5 ve B6 vitaminleri pişirme suyuna geçer ve bu su besin değeri açısından çok değerlidir.
Tavuk suyu; sinüslerin açılmasını sağlamaktan, eklem ağrılarını hafifletip vücut kırgınlığını geçirmeye kadar birçok şifalı özelliğe sahiptir. Fakat her derde deva tavuk için çıkartılan söylentiler ve asılsız ithamlar insanların bu gıdadan uzaklaşmasına sebep olabilmekte. Özellikle de endüstriyel tavuk için dile getirilen “vitaminsiz, hormonlu, antibiyotik” ithamları doğal şifa arayışına dem vuruyor.
Türkiye, piliç yetiştiriciliğindeki yüksek kaliteyi bilmiyor
Erpiliç Kalite Güvence Müdürü Naim Tınaz; “Çeşitli şekillerde tüketilebilme avantajının yanı sıra uygun fiyatı ve alternatifi olmayan lezzeti sebebiyle tavuk eti Türk toplumunda her zaman ayrı bir yere sahip olmuştur. Özellikle kalabalık ailelerde alınan tüm piliç suda haşlanır; suyu ile çorba; göğüs eti ile pilav; butu ile de ana yemek olmak üzere aile fertlerinin her birinin damak tadına hitap edebilecek çeşitlilikte sofralardaki yerini almıştır. Yüksek ya da düşük gelirli olması fark etmeden tüm topluma hitap eden tavuk suyu da her zaman annelerimizin baş tacı olmuştur. Fakat son zamanlarda endüstriyel tavuğun üretim şekli, süreci ile ilgili hiçbir fikri olmayan insanlar tarafından yapılan asılsız ithamlar tavuk suyuna karşı bile “acaba?” sorusunu oluşturuyor. Endüstriyel tavukla kıyaslamak amacıyla ortaya atılan köy tavuğu ile ilgili şu bilinmelidir ki; köy tavuğu imajının son zamanlarda daha yaygın kullanılması, ticari bir pazarlama taktiğidir. Organik olarak adlandırılan üretimde de yanlış bilinen şudur ki; organik üretim yapmak sadece kullanılan yem, beslenme ve barınma ile ilgili değildir, çevre ile de yakından ilgilidir. Endüstriyel besi çiftliklerinde ise üretim tamamen kontrollü şartlar altında yapılıyor. Üretimin her aşamasında hekimler ve zooteknistler tarafından kontrol edilir. Dolayısıyla hormon ya da besin değerinin düşürülmesi tamamen yanlış bilgidir. Hormon kullanımı sanıldığının aksine oldukça maliyetlidir, bu yüzden beyaz et üretiminde hormon kullanılmış olsaydı beyaz etin fiyatı kırmızı etin üzerinde olur. Geçmişten bu zaman piliç üretiminde değişen tek şey teknolojinin gelişmesidir, bunun dışında helallik ya da insan sağlığına gösterilen özende herhangi bir değişiklik, suistimal yoktur. Bizim gibi çalışan bütün endüstriyel tavuk üreticileri adına diyebilirim ki Türkiye’de piliç üretimi en özenli, gelişmiş ve en yoğun kontrollerden geçirilerek yapılan üretim şeklidir.” şeklinde konuştu.