‘Çocuğuma günde kaç saat tablet verebilirim?’ gibi sorulara indirgenemeyecek kadar çok katmanlı bir konuyu güncel bilimsel çalışmaların izinde ele alan Prof. Dr. Ayşe Bilge Selçuk kitabıyla anne babalara dijital dünya ile sınavında rehberlik ediyor
Dijital medya araçlarıyla her geçen gün daha küçük yaşlarda tanışan çocuklarımızın telefon, tabletle ilişkisini nasıl düzenleyebiliriz? Baş döndüren teknoloji karşısında çocuklarına doğru model olmak ebeveynlerin en çok zorlandığı konuların başında geliyor. Geçtiğimiz günlerde ABD Senatosu, Çocukların Çevrimiçi Güvenliği Yasası’nı (KOSA) ve Çocukların ve Gençlerin Çevrimiçi Gizliliğini Koruma Yasası’nı (COPPA 2.0) kabul etti. Tasarı, Temsilciler Meclisi’nden geçerse yasalaşacak. Yasa tasarısı, sosyal medya platformlarının reşit olmayanların verilerini koruma, bağımlılık yapıcı özellikleri devre dışı bırakma ve algoritmik önerilerden vazgeçme seçenekleri sunmasını gerektiriyor. Dijital çağda sağlıklı çocuk yetiştirmek için ailelere düşen görevler de var. Koç Üniversitesi’nde Çocuk ve Aile Çalışmaları Laboratuvarı’nı kuran, gelişimsel psikoloji profesörü ve Klinik Psikolog Ayşe Bilge Selçuk’un bu konuyu detaylı olarak ele aldığı Kronik Kitap’tan çıkan “Dijital Çağda Sağlıklı Çocuk Yetiştirmek” isimli kitabında basmakalıp reçetelere, sloganvari tavsiyelere yer yok.
1- Çocuklarımızın dijital dünyadaki yetkinliklerini geliştirirken, onlara nasıl sınır koyacağız?
Çocuklarımızın dijital dünyada sağlıklı davranışlar geliştirebilmeleri için öz-düzenleme becerilerini desteklemeliyiz. Öz-düzenleme becerisi esnektir. Çaba ile gelişir. Yapmakta güçlük çektiğimiz bir şeyi başarmaya çalıştıkça becerimiz gelişir. Çocuğumuzun çevrimiçi ortamı hem etkili hem de güvenli şekilde kullanması gereken becerileri bizim ona eşlik edebildiğimiz yaşlarda edinmeye başlaması önemli çünkü yaşı ilerledikçe çocuk ebeveyniyle daha az zaman geçirmeye başlar. Dijital dünya ile tanışması anne babayla ilişkisinin nispeten azaldığı döneme denk gelirse anne-babanın rehberlik edebilme gücü de azalır. Esas amacımız, çocuğun sanal dünyada kendi başınayken de tehlikeden uzak durmasını sağlayacak farkındalık, sorgulayıcı düşünme ve öz-denetim becerilerini geliştirmek olmalı. Çocuklar sınırı sevmese de, sınırlar çocuğa iyi gelir. Çocuğa sınır koyarken, yaşına, gelişim düzeyine ve mizacına uygun sınırlar koymak ve istisnalar olsa da tutarlı olmak gerekiyor. Ekran süresinde sağlıklı sınırlar için; çevrimiçi-çevrimdışı dengesini gözetmek, açık hava aktivitelerine teşvik etmek, iyi bir rol model olmak, aile için dijital yaşam rehberi oluşturmak, tükettiği içeriği bilmek, dijital ortamlarda çocuğa eşlik etmek faydalı olur.
2- Çocuklar için dijital çağda çok önemli hale gelen eleştirel düşünme becerisini nasıl geliştirebiliriz?
Sorularına cevap vererek, meraklarını geliştirerek, geçiştirmeden açıklama yaparak. Örneğin bir kuralın mantığını anlatmak çocuğun muhakeme yapma becerisini geliştirir. “Başkaları nasıl düşünüyor olabilir” egzersiziyle tek bir açıya saplanmadan farklı bakış açıları görmelerini destekleyerek, ailede karar alma süreçlerine dahil ederek çocukların kendilerini ifade edebilecekleri ortamların oluşturulması önemli. Dijital dünyadaki tehlikelerden uzak durmak için de geliştirici fırsatlardan yararlanabilmek için de bu düşünme yetisine sahip olmamız çok önemli.
3- Çocuğumuzun siber zorbalığa maruz kaldığını anlayınca ne yapmalıyız?
Çocuğumuzdaki ani duygu değişimlerine, iştah ve uykuda bozulmalara, okul ve derslere karşı ilgisizliğe, sosyal ilişkilerdeki bozulmalara, okula gitmekten kaçınma ya da bildirim geldiğinde tedirgin olma gibi belirtilere dikkatli olmalıyız. Zorbalığa maruz kaldığını fark edersek, kaygısını artırmamak için sakin kalmak ve ifade etmekte zorlandığı yerlerde zorlamamak, şefkat gösterip, anlatabilmesi için dinlemek çok önemli. Çocuğumuzu siber zorbalıktan korumanın yolu yasaklamaktan değil, bilinçli kullanım konusunda rehberlik etmekten geçiyor. Hangi siteleri kullanıp/kullanamayacağı konuşulmalı. Siber zorbalığın ne olduğunu bilmesi ve her koşulda bizimle konuşabilmesi önemli. Dijital okuryazarlık yetkinliklerini öğretmeliyiz
İyi bir model olmalıyız. Çocuğumuz zorbalığı yapan ise; davranışa son vermesini sağlamak, zorbalığın nedenlerini anlamaya çalışmak ve bu konuda konuşmak, iletişime cevap vermiyorsa bir uzmandan destek almak gerekli.
4- Dijital ayak izi konusunda nelere dikkat edilmeli?
Unutmayalım ki, her çevrimiçi hareket iz bırakır. Ebeveynler bu konuda çocuklarının sosyal medyada gizlilik ayarlarına, uygulamalardaki erişim izinlerine, herkese açık wi-fi ağlarının güvenliğine, kullanılan yazılımların ve şifrelerin güncel ve güçlü olmasına, risk durumunda yapılması gerekenlere hakim olmalılar.
2023 yılında yapılan bir araştırmaya göre Türkiye’de çocuğunu sosyal medyada paylaştığını söyleyen anne-baların oranı yüzde 68. Burada dikkat edilmesi gereken; ne sıklıkla paylaşıldığı, hangi amaçla paylaşıldığı. Neden paylaşıyoruz? Bazen dijital kayıt oluşturma, aile ve arkadaşlarla kolay iletişim, destek ve bilgi alışverişi ya da bazen ticari gelir için paylaşımlar yapılıyor. Yetişkinin çocuğu koruma sorumluluğu sosyal medyada da devam ediyor. Her platformun gizlilik ayarlarını bilmek zorundayız. Çocuğumuzun kimliğine dair bilgileri paylaşmamalıyız. Çocukların mahremiyetini korumalı ve saygı duymalıyız. Eğitim ve iş hayatında sorun yaratabilecek içerikte paylaşımlar yapmamalıyız. Çocuktan onay istemek bir çözüm değildir, sorumluluk her zaman ebeveyndedir.
5- Dijital zeka nasıl gelişir?
Dijital çağda ebeveynlikte amaç, çocukların teknoloji kullanımı üzerinde anne-babanın kontrol sahibi olması değil; çocukların riskleri en aza indirebilen ve dijital dünyanın avantajlarından yararlanabilen, dijital zekası yüksek vatandaşlar haline getirmektir. Ebeveynlere düşen rollerden en önemlisi farkında olmak. Çocuğa çerçeve çizmek, gerekli önlemleri alabilmek ve dijital dünyada doğru kaynakları bulmasına yardımcı olacak şekilde yönlendirmek önemli. Anne-babanın çizgiyi doğru yerden çizmesi kritik. Çizgiyi çektiğimiz yer çocuğa deneyim için gerekli alanı da bırakmalı.
Bu nedenle: teknolojik gelişmelere kendini kapamayan, dijital okuryazarlığı olan, doğru ve güvenli kaynaklara ulaşabilen, olası tehlikelerin farkında olan, alınması gereken tedbirleri bilen, teknolojik yenilikleri çocuğuyla birlikte öğrenmeye istekli, çocuğuyla iletişimi kuvvetli, çocuğunu ihmal etmeyen, yaşının gerektirdiği sınırları çizen, çocuğa sanal ortamdaki etik davranışları öğreten, saygılı ve olumlu rol model olabilen anne-baba, çocuğun dijital ortamdaki gelişimini destekler.
6- Aile dijital yaşam rehberi neleri içerir?
Ekran dengesi, dijital dünyadaki deneyimi konuşmak, nezaket ve empati vurgusu (dijital ortamdaki uygun sosyal davranışları anlatma), güvenlik (verilen izinlere dikkat etme) , ekransız bölgeler, içerik ve medyayı birlikte kullanma. Bu başlıklar altında yer alan her bilgi, çocuğun yaşı göz önüne alınarak ailede herkesin anlayacağı şekilde müzakere edilmeli, üzerinde konuşulmalı.
7- Bağımlılığı önlemek için neler yapabiliriz?
Çocuğun yaşına göre haftalık kullanım çizelgeleri oluşturmak. Ev işi küçük işler vermek. Arkadaşları ile fiziksel olarak görüşmesi için ortam yaratmak. Spor ve sanata yönlendirmek. Yemek saatinde bir arada olmak. Zamanında, az ve doğru bilgi vermek. Sınır koymak. Dijital cihazları ödül olarak sunmamak.
Dijital okuryazarlık önemli
8- Çocuğumuz bizi çok seviyor olabilir ama belli bir konuda -bu durumda dijital dünyadaki bilgi ve beceriler konusunda- güncel ve yeterli görmüyorsa önerilerimizi takip etme ve örnek alma ihtimali düşecektir. Onun için ebeveyn olarak güncel olmamız, dijital zekamızın, dijital okuryazarlığımızın yüksek olması gerekiyor.
Ergenlikte alan ihlaline dikkat
9- Ebeveynin ilgi, gözetim, sabır ve şefkati devam ettirmesinde, iletişimi açık tutmaya çalışmasında çok yarar var. Ama bu anne babanın kendi kaygısını kontrol edemeyerek kişisel alan ihlali yapmasının sağlıklı ve doğru olduğu anlamına gelmiyor.
Oyun sınıflandırma sistemleri
10- Dünyada bu amaçla geliştirilmiş birçok sistem var. Bu sistemlerin kullandığı sembolleri bilmek. Çocukların oynayacağı oyunları değerlendirirken bunlara dikkat etmek faydalı. Bununla birlikte derecelendirme sistemlerine tamamen güvenmek ve kontrolü tümüyle oraya devretmek de doğru değil. Ebeveynler gerekli gözlemi yapıp oyun içeriğinin çocuğa uygunluğu konusunda son kararı kendileri vermeli.