Tüm dünyada boşanmalar her geçen gün artıyor. Aile yapıları da değişiyor. Artık boşanmış çiftlerin çocukları, yeni eşleri ve yeni eşlerin çocukları gibi beraber ya da dönüşümlü beraber yaşanan aile modelleri var. Bu farklılaşma, çocukları nasıl etkiliyor?
Günümüzde geleneksel aile tanımı değişiyor, beraber yaşam modelleri farklılaşıyor. Boşanmaların hızla arttığı, çocukların farklı çatılar altında büyümeye başladığı günümüz dünyasında, hem ebeveynlerin hem ruh sağlığı çalışanlarının hem de toplumun bu değişikliğe uyumlanması gerekiyor. Şüphesiz, aile yapıları değişirken çocukları koruyacak en büyük etken, ebeveynler arasındaki sağlıklı iletişim süreçleri oluyor. Uzun yıllardır boşanma durumunda çocukları koruyan aile içi faktörleri araştıran, “Boşanma ve Ebeveynlik” kitabının yazarı Klinik Psikolog Damla Til Öğüt ile değişen aile yapılarını ve çocukları yıpratmadan boşanmanın nasıl olabileceğini konuştuk. Öğüt, “Boşanma, doğru adımlarla yürütüldüğünde hiçbir çocuk sadece anne-babası boşandı diye travmatize olmaz. Boşanmayı travmatik bir deneyim haline getiren yapılan yanlış hamlelerdir.” diyor.
Boşanmalar tüm dünyada çok arttı. Bunun etkilerine dair neler söyleyebilirsiniz?
Geleneksel aile yapısındaki değişiklikler, değişen ilişki tanımları, toplumun boşanmaya ilişkin yargılarının esnemeye başlaması, yasal olarak boşanmanın geçmişe oranla kolaylaşması, boşanmaları artıran sebeplerden sadece bazıları. Dolayısıyla bu artışların ve değişimlerin yakın zamanda sonu gelecek gibi görünmüyor. İnsanı sadece kendi öyküsü ve dünyası içinde değerlendirmek sık düşülen bir yanılgı; halbuki insan dediğin bir toplum içinde yaşar, bir kültür tarafından büyütülür, çeşitli normlarla kuşatılır ve sosyal kodlarla işlenir. Bu konuyu da geniş bir perspektiften ele almak mühim.
Çocuklar için ayrı anne baba kavramları çok aşina olmaya başladı. Öte yandan ebeveynlerin suçluluk duyguları hiç bitmiyor değil mi?
Boşanmak zor bir karar ve birçok duyguyu beraberinde getiriyor. Bazı ebeveynler boşanma kararlarından ötürü çocuklarına karşı uzun yıllar suçluluk duyabiliyorlar. Bu noktada kişinin ailesi ve sosyal çevresi de yaptıkları yorum ve önerilerle maalesef bu suçluluğa farkında olmadan katkıda bulunabiliyorlar. Boşanma deneyimini yaşayan ebeveynlerle paylaşmak istediğim en önemli konu şu meşhur “Çocuklar için her ne pahasına olursa olsun bir arada kalınmalı” inancının çok tehlikeli bir hurafe olduğu. Araştırmalarda görüyoruz ki bir çocuk için kronikleşmiş aile içi çatışma içinde büyümek çok büyük riskler içeriyor ve bu deneyim çocukları hayatlarının geri kalanında sosyal, davranışsal, duygusal, akademik ve fiziksel olarak etkilemeye devam ediyor. Uzmanlar olarak en endişelendiğimiz çocuk grubu zannedildiği gibi ailesi boşanmış çocuklar değil, aile içi çatışma veya şiddetin hayatlarının üstüne kara bir bulut gibi çöktüğü çocuklar. Dolayısıyla boşanma, aile içi çatışmaya son vererek çocuğu o zorlayıcı aile ortamından çıkarıyorsa, çocuğu çatışmanın tüm bu olası sonuçlarına karşı da bir kalkan gibi korumuş oluyor.
Çocukları yıpratmadan boşanma mümkün mü?
Kesinlikle mümkün! Boşanma, doğru adımlarla yürütüldüğünde hiçbir çocuk sadece anne-babası boşandı diye travmatize olmaz. Boşanmayı travmatik bir deneyim haline getiren yapılan yanlış hamlelerdir. Bu hamlelerden en sık karşılaştıklarımız: Boşanma sonrasında çocuğun ihtiyaçlarını göz ardı etmek, çocukla iletişimde özensiz veya yaralayıcı olmak, çocuğu öteki ebeveyninden koparmaya/uzaklaştırmaya çalışmak, çatışmayı sürdürmek ve çocuğu taraf seçmek zorunda bırakmak. İşte çocukları yıpratan da boşanmanın kendisi değil, bu tür hamleler ve ebeveynlerin düşmanca veya özensiz tutumu oluyor.
“Çocuklu ailede boşanma bir bitiş değil”
Boşanma sonrası sağlıklı çocuk nasıl yetiştirilir?
Byron Norton, “Çocuğun üç ebeveyni vardır: Anne, baba ve anne-baba arasındaki ilişki. Bu üçüncü ebeveyn çok önemlidir” der. Bence bu üçüncü ebeveynin önemi ve etkisi boşanmayla azalmadığı gibi artıyor. Çocuklu ailede boşanma bir bitiş değil, yapısal bir değişikliktir, bir dönüşümdür. Dönüşümün olduğu yerde zorluklar vardır elbet, ama umut da hep vardır. Tabii ki büyük emekle üzerinde uzun uzun çalıştığımız süreçler’ fakat boşanma sonrası sağlıklı bir çocuk yetiştirmenin sırrı anne-baba arasında etkili iletişimin, iş birliğinin ve uyumun sürmesi. Anne-baba birbirlerinin ayaklarına basmadan, birbirlerinin çocukla ilişkisini destekleyerek süreci yürüttüğünde bu, çocuğu koruyor, güçlendiriyor ve boşanmaya uyumunu artırıyor. Evden giden ebeveynin çocukla yakınlığını, ilişkisini ve bağını kollamaya devam etmesi de bir diğer koruyucu faktör oluyor. Bunları yapmak elbette ki kolay değil, hele ki boşanma sürecinde. Bu nedenle ebeveynlere zorlandıkları noktalarda mutlaka bir uzmandan destek almalarını öneriyoruz.
Kendi köyünü oluşturmak
Yalnız ebeveynlik hiç kolay bir iş değil. “Bir çocuğu yetiştirmek için bir köy gerekir” sözünü çok seviyorum ve yalnız ebeveynlere kendilerini olabildiğince çok sosyal destekle donatmalarını, bir diğer deyişle kendi köylerini oluşturmalarını öneriyorum. Geniş aile bu desteğin alınabildiği bir yerse bu harika, fakat bu köy illaki kan bağı olan kişilerden oluşan bir köy olmak zorunda değil. Dostlar ve yakınlar da kişinin “seçilmiş ailesi” olabilir ve tüm bu kişilerin desteği ile yalnız ebeveynliğin yükü önemli oranda hafifleyebilir. Elbette ki hem bu yetişkinler hem de çocukları için ihtiyaç duyulan noktada uzman desteğine başvurmak da kıymetli bir adım olacaktır. Doğru uzmanla özenle yürütülen bir destek süreci, çocuğun/yetişkinin ihtiyaçlarını fark etmesine, bunları karşılayacak sağlıklı yollar keşfetmesine ve taşıdığı duygusal yükleri hafifletmesine yardımcı olacaktır.