Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Televizyonda deprem konusunda canlı yayına katılan Prof. Dr. Ahmet Ercan ilginç bir itirafta bulundu...

Prof. Ercan, İstanbul’da oturduğu daire için herkesten habersiz inceleme yaptırdığını ve binanın depreme dayanıksız çıktığını... Sonucu ilk olarak eşiyle paylaştığını... Fakat eşinin bu evi çok sevdiği için taşınmayı reddettiğini... Kat maliklerini toplantıya davet ettiğini... Raporu onlara okuduğunu... Kat maliklerinin aman hocam bu raporu resmiyete geçirirsen evleri satamayız, sakın bunu yapma... Dediklerini açıkladı.

Haberin Devamı

Hoca sözlerine devamla “yazlık evinin de tarım arazisi üzerinde inşa edildiğini, sadece çatısını sağlamlaştırabildiğini” söyleyerek, “Bir deprem profesörüyüm fakat yaz kış depreme dayanıksız evlerde oturuyorum” diyerek noktayı koydu...

Aslında çoğumuz aynı durumdayız. Daha sağlam bir ev bulup taşınmanın derdi büyük. Ayrıca oturduğumuzdan daha iyi bir ev bulmak hiç kolay değil. Kimimiz de anılarımızı barındıran evleri terk etmeyi ölümden beter sayarız.

O zaman, “Öleceksek burada ölelim” diyerek kadere boyun eğiyor, bulunduğumuz yerde yaşamaya devam ediyoruz... Ülkede yaşanan hayatın parlak olmamasının da bunda etkisi var kuşkusuz... Ölümle yaşam arasında fazlaca fark göremeyişimiz biraz da bundan olsa gerek...

POLİTİK

Almanya’da yıllar önce ünlü bakanlardan Kont Breust, bir yemekte ünlü aktris Pepi Gallmayer’le birlikte oturuyor. Sohbet sırasında aktris hanım punduna getirip bakana şöyle diyor:

“Arz etmek isterim ki Sayın Ekselans, tiyatro ile politika birbirine çok benzer. İkimiz de komedi oynuyoruz. Ama fark şurada; siz çaktırmıyorsunuz…”

TEĞMEN

Beş teğmen ile üç komutanın TSK’dan ihracıyla ilgili tartışmalar sürüyor.

Kamuoyunda bu ihraçların teğmenler “Mustafa Kemal’in askerleriyiz “ diye yemin ettikleri ve kılıç çattıkları için uzaklaştırıldığı kanısı var.

Milli Savunma Bakanlığı kaynakları ise bu iddiayı reddediyor teğmenlerin toplu disiplinsizlik ve TSK’nın itibarını zedeledikleri için bu cezaya çarptırıldığını savunuyor.

Ancak...

Bu yemin törenine 200’ün üzerinde teğmen katılmıştır...

Haberin Devamı

Beş kişi dışında kalan (diyelim) 195 teğmen ceza almadan göreve devam ediyor.

Bu 195 subay ömürleri boyunca kendileriyle aynı eyleme katılan 5 arkadaşlarına haksızlık edildiğini düşünecek, bunun acısını ve küskünlüğünü yaşayacaktır. Kuruma ve üstlerine güvenleri sarsılacaktır.

Acaba 4’e 5 oranıyla bu kararı verenler cezanın geride kalan teğmenler üzerindeki etkisini düşündüler mi? Bizce düşünmeliydiler.

AZİZ KOMUTAN

Emekli Tümgeneral Suat Dicle bir sohbetimizde bize şu hikâyeyi anlattı.

Sene 1992... Bulgaristan Cumhurbaşkanı Jelyu Jelev resmi bir ziyaret için Türkiye’ye gelmiştir. Genelkurmay ülkemizi ziyaret eden cumhurbaşkanlarına bir generali mihmandar olarak vermektedir. O ziyarette Jelyu Jelev’e mihmandar olarak Tümgeneral Suat Dicle verilmiştir.

Konuk Cumhurbaşkanı Ankara’dan sonra İstanbul’a gelir. Burada verilen davete, Bulgaristan’da iyi tanınan yazar Aziz Nesin de katılır. Tümgeneral Suat Dicle bir ara Aziz Nesin’le yan yana gelince ona doğrudan:

- Nasılsınız komutanım, diye hitap eder...

Haberin Devamı

Etraftakiler hafif şaşkın vaziyette sorarlar:

- Aziz Nesin sizin komutanınız mı?

- Evet...

- O nasıl oluyor?

Tümgeneral Dicle izah eder:

- Bizde gelenektir, kendimizden daha eski mezunlara komutanım deriz...

- Aziz Nesin’le ne ilgisi var?

- Aziz Nesin, Kara Harp Okulu 1937 yılı mezunudur! O yüzden komutanımızdır.

Aziz Bey, Tümgeneralin bu sözünü duyunca duygulanır, gözlerinde yaşlar belirir...

ÇAKARLI

Eski milletvekillerine trafikte geçiş üstünlüğü sağlayan bir öneri hazırlanarak Meclis Başkanlığı’na gönderilmiş...

Buna göre eski milletvekilleri çakarlı araç kullanabilecekmiş...

Emekli vekil kırmızı ışıkta da geçse, hatalı park da yapsa, hız sınırını aşıp radara da yakalansa artık tek kuruş ceza ödemeyecekmiş...

Bu vekiller 2 yılda emekli olup asgari ücretin en az 5 katı emekli maaşı alıyor. Ömür boyu ailece sağlık hizmeti ve diplomatik pasaport dahil sayısız ayrıcalıktan yararlanıyor.

Yetmiyor, durduk yerde yeni ayrıcalık peşinde koşuyorlar...

Ne yapmışlar Meclis’te...

Parmak indirip kaldırmışlar.

Ara sıra soru önergesi vermişler.

Ne özveri!

Peki aceleleri ne? Toplum için hangi çalışmayı yapıyorlar da trafikte geçiş üstünlüğü elde edip nereye yetişecekler?

Kendilerine “arsız”, “asalak” gibi sıfatlar yakıştırılmasından da mı rahatsız olmuyorlar?