Zeynep İşman

Zeynep İşman

zeynepisman@gmail.com

Tüm Yazıları

Boşanmaların artması, yalnız ebeveynlik edenlerin sayısını da artırdı. Bekâr Anneler Derneği boşandığı yıllarda hiçbir destek mekanizması bulamayan ve kendi gibi bu dönemden geçen annelere ulaşma çabasıyla yolda

Bir çocuğu büyütmek için bir köy gerekir, ancak ne yazık ki günümüzde o köylerden eser kalmadı. Özellikle şehir hayatında, ebeveynlerin yoğun iş temposunda çalışması, aile büyüklerinden uzakta yaşam, sosyal destek mekanizmalarının pahalılığı gibi pek çok sebepten, çocukların bakımı ile ilgili tüm sorumluluk anne ve babada. Bir de boşanmaların artmasıyla milyonlarca ailede, çocukları tek ebeveyn büyütüyor ve genelde bu kişi anne oluyor. TÜİK verilerine göre, ülkemizde 3 buçuk milyondan fazla bekâr anne var. Bu sayıya boşanma aşamasında olanlar dâhil değil. Sanılanın aksine, boşanmış annelerin en büyük sıkıntısı ekonomik zorluklardan çok yalnızlık. Boşandığı yıllarda hiçbir destek mekanizması bulamayan ve kendi gibi bu dönemden geçen annelere ulaşma çabasıyla yola çıkan Bekâr Anneler Derneği kurucusu Serap Yelkenci ile konuştuk.

Haberin Devamı

Dernekleşmeye giden yolda sizin hikâyenizin katkısı ne oldu?

Derneğin kurulma hikâyesi benim kendi deneyimimdeki ihtiyacımdan hareketle başladı. 2019 yılında boşandım ve aklımda sorularım vardı. Çevremde boşanmış hiç kimse yoktu ve internette sorularımı sorabileceğim bir grup var mı diye aradım. Bir tane bile kapalı grup bulamadığımda çok şaşırmıştım. Ekim 2022’de bir video ile sosyal medya çağrısı yaptım ve çağrının içerisine de link koydum. Anında 50 başvuru geldi. Bu kadar yüksek bir talep beklemiyordum, 2 günde başvuru sayısı 200 olunca linki kapattım. Çünkü daha ilk başvuran 50 kişiyle bile tanışmamıştım. Derken kısa sürede 4 bin kişilik kocaman bir topluluk olduk. Aslında dernek kurmak gibi bir niyetim yoktu, ancak süreç bizi oraya getirdi. Bu oluşuma bekâr anneler haklı olarak zaman ayıramıyor, çünkü tek başına tüm sorumluluk onların üzerinde. Herkes bir şeyler yapmak için geliyor ama hayat koşuşturmaları buna izin vermiyor. Ancak dernekleşme durumunda bekâr anne olmayan anneler ya da babalar da konuyu sahiplenir ve “zamansızlık” derdi olan bekâr anneler için projeler yapabiliriz diye düşünürken, zamansızlığın içerisinde zaman yaratmayı başarmış bir grup bekâr anne ile yollarımız kesişti. Esra Baykal, Hande Yinanç, Burcu Erenkuş ve Nihan Ece ile tanışmamız sonrasında 18 Mart tarihinde derneğimiz kuruldu.

Haberin Devamı

Toplumumuzda halen “bekâr” yerine “dul” kullanılıyor. Siz özellikle buna mı dikkat çekmek istediniz?

Tek ebeveynlik bizim kültürümüzün alışık olduğu bir durum değil. Adı da bu şekilde değil, “dul” olarak kullanılıyor. Ama “dul” kavramı aslında “öteki” demek. Toplumdaki algısı negatif. Bu nedenle dul değil bekâr ebeveyn denilmesi gerekiyor. Bir kadın eşi öldüğü için de tek ebeveyn olarak yaşamını sürdürebilir, şahsi kararlar nedeniyle evliliğine son verdiği için de… Aslına bakarsanız tüm bunların ortak noktası, bir çocuğun sorumluluğunu tek başına yüklenmiş olmak. Altını çizmek istediğimiz konu bu. Bugünün ekonomik şartlarında 1 çocuğu 3 kişilik aile içinde büyütmek bile büyük zorlukken, bekâr anneler inanılmaz büyük bir mücadele veriyor, hem de gizli gizli. Utana sıkıla. Bu bir utanç kaynağı değil, bunun bir utanç olmadığını topluma anlatmak, bu zorluk ve mücadele içerisinde de annelerimize bir nebze nefes aldırma niyetindeyiz.

Haberin Devamı

Bekâr anneler en çok hangi konularda zorlanıyor?

Bugüne kadar binlerce bekâr anne ile görüştüm. Şaşırtıcı gelebilir ama belki bir ya da iki anne bize maddi destek talebi ile ulaştı. Gelen taleplerin yüzde 98’i manevi destek, sosyalleşme gibi konular. Bu bize çok önemli bir şey söylüyor. Bekâr anneler, toplum tarafından ötekileştirilen bir grup olmuş. Boşandıktan sonra kendi aileniz başta olmak üzere, en yakın arkadaşlarınız dahi sizinle olan iletişimlerini kesebiliyor. Ne yazık ki insanlar başka bir gözle bakmaya başlıyor. Bir tehdit olarak görülüyor. Bu konu bekâr annelerin değil, Türkiye’nin konusu. Problem varsa çözümü de vardır.

Dernek bekâr annelere bu problemlerinde nasıl destek olacak?

Bu problemler zaten hâlihazırda bekâr anneler grubunun yaşadığı problemlerken bir de toplumsal alandaki tepkiler, ötekileştirmeler anneleri çok yoruyor. Yapılacak çok işimiz var. 2024 yılındaki en temel hedefimiz “bekâr anneler vardır” diyebilmek. Bekâr annelik kavramını konuşabilmek, toplumu “dul” bilincinden “bekâr anne” bilincine taşımak. Dernek çatısı altında, sosyalleşme, bilgiye erişim ve iş imkânları gibi birçok proje yapacağız. Çok yeni bir derneğiz o yüzden desteğe ihtiyacımız var. Konu ülkemizin büyük bir konusu, bu durumu yaşayın ya da yaşamayın hep birlikte çözümleyeceğiz. İşvereninden, yerel yönetimine herkes elini taşın altına koyacak ve hem boşanmaların önüne geçeceğiz hem de bekâr annelerin yetiştirdiği çocuklarımızı topluma sağlıklı birer birey olarak kazandıracağız.

Bekâr annelere bir nefes olmak için

Çocukların yüzde 9.7’si tek ebeveyniyle yaşıyor. OECD ülkelerinde bu rakam yüzde 16. Bu rakamın her yıl katlanarak arttığını düşünürsek, toplumun refahı ve çocukların geleceği için yalnız ebeveynlerin desteklenmesi büyük önem taşıyor.

Bekâr annelerin 3 temel problemi var:

1- Yalnızlık: Tek başına mücadele veriyor, zamanı yok, kendine zaman ayıramıyor.

2- Tematik bilgiye erişim: Bilgi çağındayız ama ülkemizde tek başına çocuk nasıl yetiştirilir konusunda uzman 3-4 pedagog ya vardır ya yoktur.  Çalışma alanı bekâr anneler ve çocukları olan uzmanların sayısı çok az dolayısıyla bilgiye erişim kısıtlı ve bekâr anneler sorularına cevap bulmakta zorlanıyor.

3- Ekonomik sorunlar: Türkiye’de hayat herkes için zorken, bekâr anneler için daha zor, inanılmaz bir mücadele veriliyor.

Bekâr annelere bir nefes olmak için

Hande Yinanç - Serap Yelkenci - Esra Baykal - Burcu Erenkuş

Anneler “çok yalnızım” diyor

Yurt dışında yaşayan bir bekâr anne ulaştı bize. Kaza geçirmişti ve yerinden 6 ay kalkmaması gerekiyordu. Çalışamıyor, bebeği küçük, yanında hiç kimsesi yok. İnanılmaz zor durumdaydı ve bizden duygusal olarak destek istedi. Herkesin hikâyesi birbirinden o kadar farklı ki, hepsi de çok özel ve biricik.

Eskişehir’de bir annemiz, boşandıktan sonra sosyal çevresinin kendisiyle iletişimi seyrekleştirdiğini, çocuklu arkadaşlarıyla bile görüşemediği için çok yalnız kaldığını söyleyerek bizden, “Eskişehir’de başka bekâr anne varsa lütfen benimle tanıştırabilir misiniz, çok yalnızım” diye ulaştı.

Lise terk bir bekâr annemiz var. Doğu bölgesinde yaşıyor o dönem, hem eşi hem de abisi tarafından boşanmak istediği için şiddete maruz kalıyor. Sabrediyor, okuyor, açıktan hem liseyi hem üniversiteyi bitiriyor. Devlete sığınıyor ve korunma talep ediyor. Bu şekilde boşanabiliyor, şimdi yüksek lisans mezunu bir öğretim görevlisi. Kızı da 15 yaşında.

Yine bir bekâr annemiz, taleplerinden biri öğretmenlerin akşam ödevi olarak “babanıza sarılın” ödevi vermesinin evdeki etkisini anlatmıştı. Çocuk sadece bu ödev yüzünden saatlerce ağlamış. Öğretmenin ne yaptığından haberi yok, “lütfen öğretmenleri de bilinçlendirin” diye bize ulaşmıştı.

Bekâr annelerimizin hikâyelerinde “baba” figürü genelde hiç olmuyor. Çocuklar babalarını yılda 1 defa ya görüyor ya görmüyor. Bekâr annelerimizin duygusal yüklerinden biri de çocuklarla-baba ilişkisinin sağlıklı yürümemesi diyebiliriz.