Dolar ne yükselebiliyor ne de düşüyor. Peki, dar bir alana sıkışan dolar nedeniyle döviz mevduatları çözülebilir mi? Mevduata alternatif yatırım araçları geliştikçe bu hareket belirginleşecek.
Küresel konjonktürün etkisi, Hakan Atilla’nın serbest kalması, S-400 geriliminde beklenildiği kadar stres yaşanmaması piyasalara olumlu yansıdı. TCMB faiz kararının da geride kalmasıyla birlikte şimdi gözler dolarda ve döviz mevduatlarında. Döviz mevduatları çözülür mü? Yurt içi yerleşiklerin döviz mevduatı halihazırda 186 milyar dolar seviyelerinde bulunuyor. Yönelimler takip edildiğindeyse dövize ilgide bir azalma olmadığı görülürken pozisyonlar korunmakta. Peki, neden dövizdeki pozisyonlar korunuyor?
Veriler, Türkiye’deki tasarrufların yüzde 75’inin TL ve döviz mevduatında olduğunu gösteriyor. Bunun ana nedeni yatırımcıların en güvenli liman olarak TL ve döviz mevduatını görmesiyle yakından ilgili görünüyor. Öte yandan fonlara yönelen para da ağırlıklı olarak likit fonlarda toplanıyor. Yani mevduat, DTH ve likit fonlar arasındaki bir döngüde gidilip gelmekte. Birikim sahipleri riskli enstrümanlardan uzak dururken sabit getirili ya da en azından tasarrufunu güvencede hissedeceği enstrümanları tercih ediyor.
Yılda yüzde 20
Bunun ana nedeni son 5 yılda dolar kurunun ortalama yıllık yüzde 20 oranında getiri sağlaması. Döviz risklerinin hedge edilememesi, yatırımcıların türev enstrümanları kullanmayı tercih etmemesi, birikimlerin sabit getiriye bağlanarak tasarruf sahiplerinin kendisini güvence altına almasına neden oluyor.
Mevduatın profesyonel tarafında ise bankalar yer almakta. Türkiye’de bankaların verdiği kredileri destekleyen en önemli enstrümanın mevduat olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Tasarruf sahiplerinin alternatif enstrümanlar yerine mevduata yönelmesi son noktada bankaların asıl tercihleri olmakta. Neticede bankaların ana kaynağı uygun koşullarla toplanan mevduat.
Krediye yönelim
Bu durum bankaların farklı yatırım araçlarını geliştirme noktasında güdük kalmasına yol açmakta. Söz konusu durum yeni ürünlerin gelişmesinin önünü tıkadığı gibi yatırımcıları da kısır mevduat döviz döngüsü içerisinde kalmasında önemli bir faktör olmakta.
Gelişkin bir sermaye piyasasında şirketler nakit ihtiyaçlarını bankalara gerek kalmaksızın ve daha uygun maliyetle halka arzlarla elde etme imkanına sahip iken bu piyasanın sığlığı ister istemez banka kredisine yöneltmekte. Mevduatlara alternatif ürünlerin geliştirilmesi ve bu ürünlerin sigortalandırılması riski ortadan kaldırırken tasarruf sahiplerinin de mevduat yerine alternatif yatırım araçlarına yönelmesinde önemli bir rol oynayacaktır.
Piyasa dinamiklerindeki son 5 gelişme ve etkileri
1 - Haftalık para ve banka istatistiklerine göre, 19 Temmuz ile biten haftada, yabancı para mevduatı bir önceki haftaya göre 1.1 milyar dolar artarak 186.7 milyar dolar ile tüm zamanların zirvesine ulaştı. Yatırımcının bu eğiliminin kırılabilmesi için alternatif seçenekler sunulabilmeli.
2 -Yurtiçi bireysel yatırımcılar kurların seviyelerine bakmaksızın döviz toplamayı sürdürüyor. Döviz mevduatının 116.2 milyar dolarlık kısmı gerçek kişilere, 70.4 milyar doları ise tüzel kişilere ait. Dövizi ağırlıklı olarak bireyler alıyor. Döviz kurlarında fiyatlar öngörülebilir olduğunda ve TL alternatif seçenekler geliştiğinde dövizde çözülme de gündeme gelebilecektir.
3 - Türkiye’nin beş yıllık kredi risk primi 357 seviyesinde bulunuyor. Risk primi 14 Haziran’da 484 seviyesinde idi. Yaklaşık 15 gün içerisinde 350’li seviyelere geriledi. Yatırım yapılabilir seviyeler ise 150’li rakamlar. Yurtdışı ilişkilerde sağlanan iyimser havayla risk primi geriliyor. Her düşüş yatırım ortamını biraz daha canlandıracaktır.
4 - Geçtiğimiz hafta, Avrupa Merkez Bankası (ECB) toplantısından beklenen faiz indirimi gelmedi. Fakat toplantının ardından Başkan Draghi, “Önemli ölçüde parasal teşvik gerekiyor” dedi. Bir sonraki toplantıya yönelik önemli sinyaller verdi. Özellikle imalatın görünümünün kötüleştiğinin altını çizdi. Draghi 2020’nin ilk yarısına kadar faizin cari seviyelerde veya daha düşük kalmasını beklediklerini söyledi. Draghi bu konuşması ile önümüzdeki toplantıya ilişkin faiz indirim sinyali verdi.
5 - 425 puanlık TCMB faiz indirim kararının ardından, 12 Eylül toplantısında da faiz indiriminin devam edeceğine neredeyse kesin gözüyle bakılıyor. Avrupa Merkez Bankasının vermiş olduğu parasal gevşeme sinyali ve haftaya FED’den gelebilecek bir faiz indirimi, küresel finansal koşullarının gevşek seyretmesine neden olabilecek ve TCMB’nin de elini kuvvetlenecektir.
Trend değişebilir mi?
Dolar kuru FED’in para musluklarını kapatmasıyla birlikte 2013 Mayıs’tan bu yana yeni bir trendde, her yıl sürekli değer kazanıyor. Türkiye’nin gerek coğrafi konumu, gerekse iç siyasi gelişmeler nedeniyle gelişmekte olan ülkelerden zaman zaman olumsuz ayrıştığı görüldü. Ancak geçtiğimiz sürede atılan adımlar, deneyim ve tecrübeler ABD’nin de son gelişmeler karşısında hassas hareket etmesi, yeni dengelerin kurulduğunu gösteriyor. Küresel ekonomik durum, gelişmekte olan ülkelere para akışını canlı tuttukça Türkiye ve TL varlıkların öne çıkma ihtimali var.
PD/DD ve F/K oranı ucuz hisseler
Borsa İstanbul’da piyasa değeri/defter değeri ve fiyat/kazanç oranı düşük, 15 hisse bulunuyor. Bu şirketlerin fiyatları diğerlerine göre defter değerinin altında bulunuyor. Yıllık karları ise 5 yıl içerisinde yapılan yatırımı amorti edebilmekte. Bu 15 hisse şunlardan oluşuyor: İş Bankası (C), Yapı ve Kredi Bank., Sabancı Holding, Türk Hava Yolları, Vakıflar Bankası, Şişe Cam, T. Halk Bankası, Trakya Cam, Doğan Holding, TSKB, Anadolu Cam, Torunlar GMYO, Kardemir (D), Yeni Gimat GMYO, Borusan Mannesmann.