Medyamız, Emekli Korgeneral Erdoğan Karakuş’un “Gazeteci Uğur Mumcu’yu MOSSAD öldürdü” iddiasını pek bir sevdi. Oysa Mumcu’nun katilinin İsrail olduğunu eşi Güldal Mumcu, 2012 yılında yazdığı “İçimden Geçen Zaman” kitabında üstü kapalı olarak duyurmuştu! (O tarihte Güldal Hanım ile gerçekleştirdiğimiz röportajı Takvim ve Yeni Asır gazetesinin arşivlerinden okuyabilirsiniz.)
Emekli Korgeneralin açıklamalarında yoğunlaşılması gereken yer katilin MOSSAD olduğunu anlattığı bölüm değil. Karakuş’un “Suikastı İsrail’den Mersin’e gelen 5 kişilik tim gerçekleştirdi. Bunlar FETÖ’nün desteğiyle Esenboğa Havalimanı’ndan İsrail’e döndü. Suikast timinin pasaport kaydı ‘Bilgisayar arızası’ gerekçesiyle yapılmadı” iddiası...
Çünkü Mumcu’yu İsrail’in öldürdüğü zaten çok açık. Asıl mesele Mumcu’nun kaleminin neden kırıldığı ve suikastın sorumlusu olarak neden ve nasıl İran’ın öne çıkartıldığının
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) Yahudilerin yasaların arkasından dolaşarak edindiği iddia edilen toprak ve mülklerle ilgili kamuoyunda müthiş bir duyarlılık var.
Bu köşede son bir ayda yazdığımız 4 Kıbrıs yazısına gelen sayısız mesaj ve yorum bunun en somut göstergesi…
Dün KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar’dan bir telefon aldım. Hem Türkiye hem de Kuzey Kıbrıs kamuoyunu rahatlatacak kritik önemde bilgiler verdi.
Konuştuklarımızın tamamını yazmam mümkün değil... Ancak Cumhurbaşkanı Tatar’ın şu cümlesinin altını kalın çizgilerle çizmek gerektiğini düşünüyorum:
Bu devlet, devlet otoritesini nasıl ve ne zaman kullanacağını iyi bilir.
Tatar’ın bu cümlesi devletin meseleye tüm boyutlarıyla hâkim olduğu, gerekli tedbirleri aldığı ve yapılacak yeni düzenlemelerle kimsenin rutin dışına çıkarak adada mülk satın almasına izin verilmeyeceği anlamına geliyor.
O düzenlemelerin en önemlilerinden biri tarım arazileriyle ilgili. KKTC’de tarım arazileri titizlikle korunacak.
Cumhurbaşka
Yahudilerin KKTC’de binlerce dönüm toprak ve mülk satın aldığı iddialarına Cumhurbaşkanı Ersin Tatar “Belgesiz spekülasyon” dedi!
Acaba gerçekten öyle mi? Bu iddiaları doğrulayacak nitelikte belgeler yok mu? Sorunun cevabına geçmeden bir bilgi aktaralım... Türkiye ve KKTC bu iddiaları ciddi şekilde araştırıyor ve adadaki mülk satışları geriye dönük olarak inceleme altına alındı. Yani gereği yapılacak...
Dönelim Cumhurbaşkanı Tatar’ın “Belgesiz spekülasyon” tanımına... KKTC eski Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın danışmanı, gazeteci Sabahattin İsmail’e göre her şey belgeli... Ve adada sessiz işgal iddiaları doğru..
Sabahattin İsmail öyle iddialarla bulunuyor ve sosyal medyasında bunu doğrulatacak somut veriler ortaya koyuyor ki, üzerinde önemle durulması elzem...
Sabahattin İsmail’e göre Simon Mistriel Aykut (Aykout Simon) 1950 Bergama doğumlu bir Türkiye Yahudi’si.
16063 sayılı TC Resmi Gazetesi’nde yayınlanan Bakanlar Kurulu kararı ile 1977 yılında, bilmediğimiz bir nedenle vatandaşlıktan çıkarılmış.
Aynı zamanda İsrail
İsrail Cumhurbaşkanı Herzog’un niyeyse üstünde pek durulmayan şu açıklaması Gazze meselesinin özü aslında…
“Gazze Şeridi’ndeki savaş yalnızca Hamas ve ve İsrail arasındaki bir savaş değil. Aynı zamanda Batı’yı kurtarmak için savaşıyoruz!”
Nasıl yani? Gazze’nin güzel çocuklarını Batı’yı ayakta tutmak için mi katlediyor bu caniler?
Tam olarak öyle değil.. Herzog’un açıklamasının alt metninde bir kirli planın ifşası var…
Batı tam 500 yıldır dünyayı sömürüyor.. Mazlum milletlerin sahip oldukları zenginliklere zorla çöküyor. Sözde medeniyetlerini milyonlarca masumun canını alarak, kanını dökerek ayakta tutuyor.
İngiliz medyasında yayınlanan, açık kaynaklardan rahatlıkla ulaşacağınız “Filistin’de Çevresel Yıkım ve Savaş” başlıklı makaleyi okuyun. Herzog’un ne demek istediğini anlayacaksınız.
Birleşmiş Milletler raporlarına göre tüm Levant Havzası boyunca bulunan petrol ve doğal gaz rezervlerinin toplam değeri 524 milyar dolar olarak tahmin ediliyor.
Geçen yüzyılda
İstanbul merkezli İVEM Araştırma’nın Aralık ayı Türkiye siyasi gündem araştırmasına göre Türk halkının yüzde 75,9’u İsrail’in Gazze’de bir katliam yaptığını düşünüyor. Yüzde 1,9’luk bir kesim ise “İsrail, Hamas’ın saldırısına karşılık veriyor” diyor!
Bu iki rakam sizi yanıltmasın. Türkiye’de Filistin meselesine dair toplumun tamamının sağlam bir mutabakat içinde olduğunu söylemek maalesef zor. Ankette vatandaşa yöneltilen “Yıllardır bitmeyen İsrail-Filistin krizinde kim haklı” sorusuna gelen cevaplar düşündürücü. Yüzde 75,9’a göre haklı olan Filistinliler… Yüzde 5,4’lük bir kesim ise İsrail’i haklı buluyor! “İkisi de haklı” diyen 5,6’yı, ikisini de haksız bulan yüzde 3’ü, kararsızlar ve fikri olmayanları da kattığımızda yaklaşık yüzde 25’lik bir kesimin Gazze’deki büyük insanlık dramına Fransız kaldığı rahatlıkla söylenebilir.
AK Partililerin yüzde 80,3’ü, CHP’lilerin 74,3, MHP’lilerin
Yahudiler, KKTC’de 2000’lerin başından beri 25 bin dönüm toprak satın aldı.
Sadece kendilerinden olanların oturduğu onlarca site inşa ettiler.
Geçen hafta bu köşede “Kıbrıs’ın sessiz işgali” diyerek konuya dikkat çektik.
Hemen ardından adadan henüz somutlaşmasa da ümit verici bir haber geldi.
KKTC İçişleri Bakanı Dursun Oğuz, yabancıların mülk alımına kısıtlama getirecek iki yasa tasarısı hazırladıklarını açıkladı.
KKTC’de artık yabancılar şirket kurarak yap-sat inşaat işlerine giremeyecek.
Gecikmiş ama doğru bir adım. Fakat yetersiz…
Neden yetersiz bir adım olduğunu KKTC İçişleri Bakanı’nın verdiği rakamlarla anlatalım.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın TBMM Plan Bütçe Komisyonu’nda bir soru üzerine verdiği cevaba göre son beş yılda KKTC’de emlak alımı için yapılan başvuru sayısı 15 bin. KKTC’den mülk alan yabancılar arasında İsrail vatandaşları 12. sırada yer alıyor. İlk sıralarda ise İngilizler, İranlılar, Ukraynalılar ve Ruslar var.
Yani resmi kayıtlar adada bir örtülü İsrail işgali olduğu iddiasını yalanlıyor. Ancak işin bir de görünmeyen tarafı var. Oradaki gerçekler biraz can sıkıcı.
KKTC’de üçüncü ülke vatandaşlarına taşınmaz mal satışları Bakanlar Kurulu onayına bağlı olarak yapılabiliyor. KKTC vatandaşları ise hiçbir onaya gerek kalmadan sınırsız mülk satın alabiliyor. Özellikle 2000’li yılların başından beri KKTC vatandaşı olan İsrail ya da başka ülkelerden Yahudiler’in adada çok ciddi sayıda mülk sahibi olduğu bir sır değil.
KKTC eski Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın Özel Kalem Müdürü ve gazeteci Sabahattin İsmail’in iddiasına göre adada İsrail pasaportu ile mülk alanların 12. sırada
İsrail gazetesi Haaretz’e göre ABD, Güney Kıbrıs’taki İngiliz Ağrotur Üssü üzerinden İsrail’e silah, teçhizat ve asker sevk ediyor. Ağrotur Üssü, Tel Aviv’e 180 mil, uçuş mesafesiyle 40 dakika uzaklıkta. Rum basını bir süredir ABD’nin İsrail’e gerçekleştirdiği sevkiyatla Kıbrıs adasını askeri açıdan Gazze Savaşına karıştırdığını iddia ediyor!
Sadece askeri açıdan değil sözde insani açıdan da Güney Kıbrıs’ı Gazze meselesine dahil etmek için yoğun bir mesai harcıyor ABD… Larnaka’dan Gazze’ye ulaşacak insani yardım koridoru projesi bu planın bir parçası.
Güney Kıbrıs Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis’in yardım koridoruyla ilgili yaptığı “Önemli olan yardımın ne zaman ulaşacağı değil Kıbrıs’ın rolüdür” açıklaması dikkat çekici.. Gazze can derdindeyken Rumların selden kütük kapma niyetinde olduğu ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. Hristodulidis’e göre bu koridor sayesinde Güney Kıbrıs’ın bölgede bir istikrar ve