Yılmaz Çetiner

Yılmaz Çetiner

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       BAZI siyasilerin ipleri büsbütün geren çirkin konuşmaları son günler iyice çoğaldı... Biri bırakıyor ötekisi alıyor. Söylediklerine bakılırsa kavgayı kızıştıranların müthiş bir intikam duygusu veya hınç içinde bulundukları anlaşılıyor.
Ve ayrıca sanki her şeyini kaybetmiş ve bir daha iktidara gelemeyecekmiş gibi bir halleri de var! İstikbali, seçim sonrasını kendisine açık gören bir siyasi parti hiç böylesine birtakım kurumları tahrip eder mi?.. Toplumun değer yargılarına, ekonomiye dinamit koyar mı?
Bizde muhalefet işte böyle!
Japonya'da ekonomiyi düştüğü bataktan, bankaları iflastan kurtarmak için muhalefet partilerinin iktidara destek olduklarını bütün dünya duydu... Başka uygar ülkelerde de ülke çıkarları için aynı anlaşmalar siyasi partiler arasında yapılıyor.
Ama bizde hiçbir sorumluluk duygusu taşımadan bütün iş hayatını yaralayarak demeçler veren, polise, yargıya, askere güya üstü kapalı sataşmalar, yıpratma taktikleri her gün gözlerimizin önünde.
* * *
YAKIN bir süre önce ANAP'a mı, yoksa DTP'ye mi girersem istikbalimi garanti altına alırım diye DYP'den ayrılıp balayları yaşayan Ufuk Söylemez dolaştı döndü eski partisine...
Önceki hükümetler döneminde ekonomiden, Hazine'den sorumlu olan eski bakan şimdi bakınız ne diyor:
- Hazine çürümüş, kokuşmuştur!..
Bu demeçler, bu yazılar dış ülkelere anında gönderiliyor... Türkiye'ye kredi verebilecek, yatırım yapacak yabancılar olayları dikkatle izliyorlar.
İki yıl önce ekonomiden sorumlu olan bir siyasetçi, bir zamanlar kendisinin yönettiği Türkiye Cumhuriyeti Hazinesi için "çürümüş, kokuşmuştur" derse bu laflar ne kadar hınçla, ne kadar intikam duygusuyla söylenmiş olursa olsun ülkemizin kredibilitesini yaralamaz mı?..
Bu koşullar altında bu hançer darbelerinin açtığı yaralarla başetmek mümkün olur mu? Kendi ülkenizi kötülüyor, batırıyorsunuz a muhterem; yarın siz, talip olduğunuz iktidara gelirseniz, kendi ellerinizle yaraladığınız ekonomiyi nasıl kurtaracaksınız? Her Allah'ın günü ülkeyi dışarıya jurnal etmenin, içerden çökertmeye çalışmanın yararı ne?..
Peki, ya ANAP bu zata kapılarını açsaydı ya DTP istediği bakanlığı sağlasaydı? O zaman Hazine çürümeyecek, lavanta kokuları gelecekti öyle mi?..
* * *
TANSU Çiller de maalesef konuşmalarında hakaret dozunu artırdı. Güzel bir kadının ağzına yakışmayacak sözler dökülüyor dudaklarından;
- Bu Başbakan'ı hemen polise teslim etmekten bahsediyor ve pek çok ağır kelimeler!
Yardımcısı Hasan Ekinci hiç geri kalır mı? O ağır başlı siyasetçi temposu içinde, kelimeler üzerinde dura dura liderinin arkasından koşuyor, aferin almak için hakaret dozunu artırıyor!
- Çıkan kasetler Çakıcı - mafya ve Yılmaz şeytan üçgenidir... diyor.
Ve bütün bu hakaretler özellikle birkaç gerici gazetede yer alıyor... Fırsat bu fırsat onlar da bu siyasi partilerin, düzenin çürüklüğünü ortaya koymak istiyorlar! Onların görüşleri bu.
Peki biz yıllardır birbirlerine hakaret eden zevatın seçim sonrası işbirliği yapmalarını, koalisyon hükümeti kurmalarını, ülkeyi yönetmelerini bekliyoruz öyle mi?..
Muhalefet; Çiller ve Baykal ile Ekinci ve Keskin ve diğerleri, çamur atma, hakaret, ülkeyi yıpratma fırtınasına artık bir son vermeli... Yapıcı olmalıdır, bu kafayla tezkere almaları mümkün değil...




Yazara E-Posta: Y.Cetiner@milliyet.com.tr