Önce hep başkalarını mı düşünüyorsun?
Kendin için birşeyler yapacağın zaman karar vermekte zorlanıyor musun?
Birşeyler ters gidince ilk kendinden mi vazgeçiyorsun?
Eğer Evren'in (Hayatın) sana değer vermesini, sana aşk, huzur, bolluk, bereket, para getirmesini istiyorsan; önce sen kendine değer vereceksin. Önce sen kendine mutlu olma iznini vereceksin.
Ve bunun için, öncelikle aşağıdaki 3 durumda üzülmeyi bırak:
1- Kendini seçtiğin için
Başkasını seçtiğinde, onun için birşey yaptığında sorun yok ama, neden kendin için yaptığında var?
Başkasını şımartmak daha kolayken, neden kendini şımartmak zor?
Karşılaştırma yapmak, kendinle ilgili kötü hissetmenin en kolay yolu.
Başkalarının başarılarıyla, zenginlikleriyle, ilişkileriyle hatta sosyal medya takipçi sayıları ile bile karşılaştırma yapabiliyoruz. Sonuç; stres, endişe, hatta depresyon.
"Comparison is the thief of joy", "Karşılaştırma yapmak, hayattan aldığınız keyfi sizden çalar" demiş Theodore Roosevelt.
Peki nasıl karşılaştırma yapmayı bırakabilir ve hayattan keyif almaya izin verebiliriz?
21 Mart ile birlikte baharın gelişini kutlarken, hayatınızda yeniliklere nasıl yer açacağınızı bilmiyor musunuz? O zaman gelin ilk işimiz yeni enerjilere yer açmak için hayatımıza detoks yapmak olsun.
Evinde Detoks:
Marie Kondo'yu henüz okumadıysan "Hayatı sadeleştirmek için derle, topla, rahatla" kitabını okumak, 2019'da kendine yapacağın en büyük iyiliklerden biri olacaktır.
"Evden neleri atmalıyım?" diye baktığında çok az şeyi atacağını göreceksin. Çünkü eline bir eşyayı alıp "Bunu atsam mı?" dediğinde, zihnin onu tutman için bir sürü bahane sayacaktır: Ya ileride bir gün lazım olursa?... Bu da günün sonunda aslında şu anda giymediğin, kullanmadığın hatta sevmediğin bir sürü eşya ile kendini çevrelemen anlamına gelecek.
Var mı hayatında bir enerji vampiri?
Hani onunla konuşmadan önce enerjin ve keyfin yerindeyken, bir süre sonra enerjinin çekildiğini hissettiğin, yanından ayrıldığında kendini tükenmiş bulduğun...
Enerji vampiri eğer çok yakın çevrenden değilse, arkana bakmadan devam edebilirsin hayatına. Peki ya ailenden bir üye ise? Ya da iş arkadaşın? İşte o zaman enerjini nasıl koruyacağını iyi bilmelisin.
1) Tarafsız bir arkadaşına danış
Enerji vampirlerinin en temel özelliklerinden biri sana kendini suçlu hissettirmek ve seni şüphe enerjisi ile baş başa bırakmaktır. Böyle anlarda danışabileceğin, fikirlerine güvendiğin ve sana tarafsızca yol göstereceğini bildiğin bir arkadaşın olsun. Enerji vampirinin zihnine girmesine izin verme.
2) Kendini "birinci" sıraya koymak
Enerji vampiri sana, "kendini düşündüğün" için kendini kötü hissettirmeye ve seni manipüle etmeye çalışacak. Enerji vampirine karşı kendini korumak istiyorsan, "Önce ben!" demeyi alışkanlık haline getirmelisin. Sen kendine değer vermezsen, kim verecek?
En son ne zaman "her şeyin üst üste geldiği" bir dönem yaşadın?
Moralin bozuk, işlerin ters gidiyor. Sen birşeye tutunmak istedikçe, o da istediğin gibi gitmiyor.
Hepimizin hayatında böyle dönemleri olabilir. Önemli olan ve fark yaratan ise, bu dönemlerden nasıl geçtiğimiz.
1- Etiket koymayı bırak
Yaşadığımız olaylara "iyi" ya da "kötü" diye etiket vermeyi çok seviyoruz. Negatif, yani beklediğimiz gibi gitmeyen bir durum yaşadığımızda hemen moralimiz bozuluyor, Evren bizi sevmiyormuş gibi yorumluyoruz. Kabul edelim, bir sonraki adımı bilmiyoruz. Bilmiyoruz ki "şu anda" kötü diye yorumladığın bu durum sana ileride nasıl kapılar açacak?
Eskiden "kötü" diye yorumladığın ama sonra geriye dönüp baktığında "iyi ki olmuş" dediğin ne var?
2- Evren ile ilişkin
Evren ile ilgili en temel düşüncelerimiz, ona verdiğimiz sıfatlar, böyle dönemleri nasıl atlattığımızı etkiliyor. Örneğin; Evren'i cezalandırmayı seven, seni teste sokan, umursamaz olarak görürsen, bu dönemlerde çok daha kolay depresif hissedersin. "Niye benim yanımda değil?", "Acaba ne yaptım da bu başıma geldi?" diye sorgularsın.
"Siz evrenin çekirdeğisiniz. Siz başlangıçsınız. Siz kainatın efendisisiniz. Siz merkezsiniz, siz güçsünüz, siz annesiniz. Kendinize güvenin. Tek yapmanız gereken bu. Siz yönetmek için doğdunuz. Yaratılışın kuralı budur." (Yogi Bhajan)
Kundalini Yoga' yı 1969'da Amerika Birleşik Devletleri'ne taşıyan ve bugün bu bilgeliğe ulaşmamızın kapılarını açan, Kundalini Yoga ustası Yogi Bhajan, biz kadınlara içimizdeki gücü yukarıdaki sözlerle hatırlatıyor. Yıllarca bastırılan, korkulan, unutturulan bu güç, artık bizi çağırıyor. Biliyoruz ki, "biz" olmazsak "hayat" olmaz, #kadınolmasa yaratım olmaz.
Peki, nasıl zaten sende olan bu enerjiyi uyandırabilirsin? Aşağıdaki 5 tekniği uygula. İlk andan itibaren içindeki bu muhteşem gücü fark edeceksin.
1- Doğa ile buluş
Doğa Ana bizler için "olmazsa olmaz". O bize yaşamı gösterir. O bizdeki yaşam enerjisini hatırlatır. Öyleyse; doğaya çık, toprağa dokun, kendini çimlerin üzerine at. Bahar kapıda, ilk fırsatta toprak ile buluş!
2- Meditasyon hayatının bir parçası olsun
Feminen enerji "olma" halidir. "Yapmak", yani sürekli hareket etmek yerine, "olma"yı seç. Durmaya izin ver. Senin, dışarıdan birşeylerle kendini tamamlamaya ihtiyacın yok. Sen "tam ve
İlişkilerle ilgili yapılan en büyük hatalardan biri, ilişkinin başlı başına bir yapıt olduğunu unutmamız.
İlişkinizin uzun soluklu ve sevgi dolu devam etmesini istiyorsanız; aşağıdaki 4 alışkanlığı hayatınıza dahil edin:
1- Problemlerin çözümü üzerine çalışmak
Konumuz hiç sorun olmaması değil. Herşeyde hem fikir olmak da değil. İlişkinizin uzun soluklu devam etmesini istiyorsanız; problemlerin olabileceğini kabul edin ve enerjinizi bunların çözümüne verin. Özellikle beraber "hedef" koyup, onun üzerine çalışmak, sizi daha çok yakınlaştıracaktır.
2- Açık iletişim
İletişim dediğimizde akla hep konuşmak gelir. Gerçek iletişim, dinleyerek başlar. Bir dahaki konuşmanızda bu tavsiyeme kulak verin. İlk olarak karşı tarafın konuşmasına izin verin ve onu kesmeyin. Tüm odağınızla onu dinleyin. Sonra da kendi düşüncelerinizi sakince onunla açık açık paylaşın.
3- Size özel an yaratmak
En son ne zaman sevgilinizle, eşinizle baş başa kaldınız? Sadece iki kişi geçirdiğiniz vakit olarak değil, TV kapalı, cep telefonları uzakta, tamamen birbirinize odaklandığınız anlardan bahsediyorum. Günlük hayatın koşturması ve stresi içerisinde kaybolmak o kadar kolay ki. Gün içerisinde yakınlığınızı arttıracak anları
Evet doğru okudun; "Zenginsen mutlu olmak daha kolay" yazmadım, "Mutluysan zengin olmak daha kolay" dedim. Neden mi?
1- Öncelikle mutlu olduğunda nasıl oluyorsun? Daha enerjik, daha keyifli, daha kıpır kıpır öyle değil mi? Daha olumlu, daha çok fırsatlara açık, daha çok dinleyen, daha çok anda kalan, daha çok şansa inanan...
Ve bu durumların hepsinde "içindeki yaratıcılığın akmasına", "üretmeye", "değer yaratmaya", "başkalarına fayda sağlamaya" kısacası "Hayata Evet Demeye" çok daha açıksın!
Yani, Evren'in sana gönderdiği zenginliği almaya kapıların açık. Aklına gelen fikri hayata geçirmek, doğru yerde doğru kişiyle buluşmak, Evren ile güven enerjisi içerisinde akışta olup berekete izin vermek çok daha kolay.
2- Bu maddeyi seveceksin:) Zengin olmayı düşündüğünde ilk aklına gelen "gelirini arttırmak" iken, aslında doğru düşünce yapısında değilsen eline para geçse de tutamadığının farkındasın değil mi?
O zaman bu da sana tüyo versin: Konu sadece parayı çekmek değil, onu doğru yerde kullanmayı bilmek.
Peki mutsuzsan ne yapıyorsun?
Daha çok DUYGUSAL HARCAMA:)