En son ne zaman "her şeyin üst üste geldiği" bir dönem yaşadın?
Moralin bozuk, işlerin ters gidiyor. Sen bir şeye tutunmak istedikçe, o da istediğin gibi gitmiyor.
Hepimizin hayatında böyle dönemleri olabilir. Önemli olan ve fark yaratan ise, bu dönemlerden nasıl geçtiğimiz.
1- Etiket koymayı bırak
Yaşadığımız olaylara "iyi" ya da "kötü" diye etiket vermeyi çok seviyoruz. Negatif, yani beklediğimiz gibi gitmeyen bir durum yaşadığımızda hemen moralimiz bozuluyor, Evren bizi sevmiyormuş gibi yorumluyoruz. Kabul edelim, bir sonraki adımı bilmiyoruz. Bilmiyoruz ki "şu anda" kötü diye yorumladığın bu durum sana ileride nasıl kapılar açacak?
Eskiden "kötü" diye yorumladığın ama sonra geriye dönüp baktığında "iyi ki olmuş" dediğin ne var?
2- Evren ile ilişkin
Evren ile ilgili en temel düşüncelerimiz, ona verdiğimiz sıfatlar, böyle dönemleri nasıl atlattığımızı etkiliyor. Örneğin; Evren'i cezalandırmayı seven, seni teste sokan, umursamaz olarak görürsen, bu dönemlerde çok daha kolay depresif hissedersin. "Niye benim yanımda değil?", "Acaba ne yaptım
Herkes şu anda artık hayatın eskisi gibi olmayacağını fark etmeye başladı. Bunun getirdiği yas sürecini anlamakla birlikte, ben biraz daha bu dönemle birlikte artık değişeceğinden mutlu olduğum şeylere odaklanıyorum.
Çünkü biz o anda anlamasak bile, her zaman tekrar tekrar gördüm ki; Hayat bize olmuyor, bizim için oluyor.
Değişeceğinden U(MUTLU) olduğum şeyler:
1- Mutluluğu dışarıda aramak
Burada dışarıdan kastım sadece evin dışı değil tabii :)
Mutluluğu hep dışarıda aradık; ilişkide, işte, parada, daha çok parada, daha iyi bir ilişkide, terfide, daha da çok parada…
Bu dönem bize önceliklerimizi sorgulattı.
Herkesi aynı noktaya taşıdı.
En temel ihtiyaçlarımızın başında kendimizi güvende hissetmek gelir.
Güvende hissedemediğimizde kökleri zayıf bir ağaç gibiyiz. En ufak problem bizi yana yatırır, daha fazla çiçek açmak, meyve vermek, büyümek gibi bir odağımız olamaz çünkü derdimiz ayakta kalabilmektir.
Ve güvende hissetmediğimizde ilk yaptığımız, bu güveni dışarıda aramaya başlamak değil mi? İşte, ilişkide, parada... Fakat her konuda olduğu gibi, güven söz konusu olduğunda da; eğer içeride onu bulamazsak hiç bir zaman dışarıdan aldıklarımızla o açlığı tam olarak gideremeyiz.
Bu yazımda seninle güven enerjini şu anda aktive etmeye başlamana yardımcı olacak 3 teknik paylaşıyorum. Sen şu anda güvende hissetmeye başla, dış dünyan da bu enerjiyi destekleyecek deneyimleri sana getirsin.
1- Köklerini derinlere sal
Bu egzersiz için ayağa kalkmanı ve ayağında terlik var ise çıkarmanı istiyorum.
Ayaklarını yere sağlam bas. Yeri hisset. Şimdi biraz daha ağırlığını yere ver, ayak tabanlarına odaklan. Tek bir tarafa ağırlığını verdiğini fark ettiysen, iki tarafa dengeli vermeye
Evde olmamıza rağmen -kendimizle daha uzun baş başa kalmamıza rağmen- kendimizi ihmal etme alışkanlığımıza devam ettiğimizin farkında mısın?
Kendimizi ihmal etmek, kendimizden kaçmak, kısaca kendimizle ilgilenmemek; uzun vadede kendimizi sevmemek ve kendimize değer vermemek gibi sonuçlar yaratıyor. O zaman gel bu hafta aşağıdaki maddeleri hayatına dahil etmeye başla. Ve bunu "vaktim" olursa ile değil, "öncelikli yapılacaklar" olarak programına ekle. Çünkü ancak ve ancak sen kendini önceliğe alırsan, değer verirsen; hayat ve çevrendekiler de sana aynısını verecek.
Self-Care / Kendine Bakım için evde yapabileceğin 10 şey:
1- Uzun duş keyfi al
En son ne zaman 1-1.5 saat duş, banyo keyfi yaptın? Alışık olduğumuz "koştur koştur" hayatın bizdeki alışkanlığı olan kısa duşlar, ihtiyacımız olan arınmayı almamızı zorlaştırıyor. Uzun bir duş sayesinde ilk 20 dakikada negatif enerjilerden arınırken, sonrasında pozitif enerji ile beslenmeye başlıyoruz.
2- Şık kıyafetlerini giy
Yaklaşık 5 yıldır evden çalışan biri olarak bu konuda güzel tavsiyeler verebilirim;) Evde tek başına bile olsan en güzel kıyafetlerini giymek
Hepimiz Alaaddin’in Sihirli Lambası hikayesini hatırlarız, içinden cin çıkar ve “Dile benden ne dilersen!” der.
Peki şu anda o cin bir anda karşına çıksa, senin isteyeceğin şey ne olurdu? (Tek hakkın olduğunu düşünelim)
………..
Yazdın mı?
Güzel.
Şimdi sıra geldi bu isteğinle buluşmana!
Evet şaka yapmıyorum. Senin ağzından bu istek çıktığı anda, sen onu yazdığın anda, sen enerjini ona verdiğin anda o senin için yaratıldı.
“Peki o zaman nerede, Sevil?” dediğini duyar gibiyim.
İsteklerin yani hayallerinden bahsederken, onları mı daha çok konuşuyorsun yoksa “Neden olamayacaklarını” ya da “Nasıl zor olduğunu” mu?
Üzgünüm ama hem hedeflerin olduğunu söyleyip, hem bahanelerin olduğu sürece; o hedefler gerçek bir hedef değildir, "temenni"dir. Çünkü gücünü sahiplenmiyorsun demektir. Sen o isteği, "gerçekleşecek hedef" diye önüne koyup, yoluna çıkacak her zorluğa "aşılması gereken bir aşama" diye bakmadığın sürece, bahanelerin yani Ego amacına ulaşacak.
Yani problem ne corona, ne yaşın, ne eğitimin, ne seni desteklemeyen eşin... Problem kendi gücünün ve Evren'in desteğinin farkında olmaman.
Problem; Bahanelerine, Hayallerinden daha çok inanman ve enerjini hayallerinden çok bahanelerine vermen!
Aslında günün sonunda ikisi de senden aynı derecede enerji tüketecek. Hayallerini beslemeye daha çok zaman ayırırsan hayallerini, bahanelerine daha çok odaklanırsan zorlukları büyüteceksin. Bu hafta gel farklı bir şey yapalım: Hayallerine inan ve onları gerçekleştirme
Şu anda tüm Dünya Corona Virüsü salgınını kontrol etmek üzerine çalışıyor. Gerekli kuruluşlar bu konuda çalışırken; ben de şu anda Corona kadar tehlikeli olduğunu düşündüğüm (çünkü bu hisler bağışıklık sistemimizi baskılıyor) panik, endişe, korku salgınını durdurmamız için çok faydalı olacak 3 tekniği paylaşmak istiyorum. Öncelikle endişelenmenin "kontrol etmene" yardım etmediğini fark et. Maddelere geçmeden önce bunu hatırlayalım; çünkü bizler daha iyi hissetmeyi seçmediğimiz sürece, hiç bir teknik yardımcı olamaz. Gerçekten birşeyleri kontrol etmek istiyorsak; içeriyi yani "nasıl hissettiğimizi" kontrol ederek başlayalım. Panik, endişe ve korkuyu bırakmak için hemen uygulamaya geçirebileceğimiz 3 teknik: 1- Kendini duygusal olarak karantinaya al Kendini duygusal olarak korumaya aldığında; hem bağışıklık sistemini korumuş, hem de negatif enerjiyi- negatif deneyimleri hayatına davet etmemiş olacaksın. (Hatırlayalım; "Benzer benzeri çeker" prensibi ) Artık hepimiz neler yapmamız gerektiğini biliyoruz öyle değil mi? -Sosyal ortamlardan bir süre elimizden geldiğince uzak durmak. -En çok üzerine espri yapılan, ama önemine inandığından şüphe etmediğim, ellerimizi güzelce yıkamak.
“Sevdiğini söylüyor ama inanmıyorum, hissedemiyorum” ya da “Onun için o kadar şey yapıyorum, seviyorum ama sevgimi göstermediğimi söylüyor” dediniz mi hiç?
Dikkat dikkat! Sevgilinizle aynı sevgi dilini konuşmuyor olabilirsiniz!
Gary Chapman’nın The 5 Love Languages yaklaşımı, ilişkinizde var olan sevgiyi görmenize ve partnerinizin sizin sevginizi almasına yardım edecek. Yeni ilişki yaratmak isteyenler; uzun soluklu ilişkiler için çok önemli bu kavramı özümsemeye hazır mıyız?
Gary Chapman’a gore 5 sevgi dili var:
-Words of Affirmation –Onay Sözleri ile-
-Gifts –Hediyeler ile -
-Acts of Service – Hizmet / Yardım etme ile-
-Quality Time –Kaliteli Zaman Geçirmek ile-