Ortadoğu haritası-nın 4 önemli özelliği var. Bunlar:
1) Gaz, petrol ve ekilebilen bölge Mezopotamya dışında, Ortadoğu’nun bir karakteristik özelliğinin de Fransa toprağından daha büyük bir yer kaplayan dünyanın en büyük “sınırsız kum çölü”nün bu bölgede olması. “Arap Çölü’nün büyük bölümü Suudi Arabistan’da bulunmakla birlikte, İsrail, Ürdün, Suriye, Irak, Kuveyt, Umman ve Yemen de bu çöle komşu. Çöl boyunca büyük bir yerleşim yeri bulunmaması, çölden geçen ülke sınırlarının da belirlenememesine neden oluyor. Yani, Ortadoğu’nun önemli sorunlarından biri sınırlarının cetvelle çizilmiş olması ve hangi bölümünün kime ait olduğunun tam olarak bilinememesi.
2) Ortadoğu’nun ikinci özelliği, başta İngiliz ve Fransızlar olmak üzere Avrupalı sömürgeci ülkelerin, Ortadoğu ülkelerini ulus kavramından uzak, çeşitli grupların birbiriyle çatıştığı ülkeler halinde tutmaları. Bu gruplardan yabancılarla işbirliği içinde bulunanlar, silah yardımı sayesinde, diktatörlüklerini ilan edip diğer grupları ezme eğiliminde oldular. Dolayısıyla, herhangi bir şekilde dikta rejimlerinin sona ermesi, iç savaşları ve ülke bölünmelerini kaçınılmaz kılıyor. Ortadoğu ülkelerinin insanları, hiçbir zaman bir arada olamadılar; sadece korktukları için bir süre sindiler. Bu ülkelerdeki Hıristiyan ve Yahudi azınlıklar, yaşamalarına izin veren diktatörlere destek oldular veya sessiz kaldılar.
3) Üçüncü özellik, Batılıların verdikleri hiçbir sözde durmamaları. Başta İngiliz ve Fransızlar olmak üzere, Batılılar Ortadoğu uluslarına verdikleri hiçbir sözde durmadılar. Sevr Anlaşması ile Osmanlı Devleti’ne direnmeleri karşılığında, Kürtlere verilen Kürdistan sözü tutulmadı. Yine, Suudi Araplara ve Haşimilere, Osmanlı Devleti’ne ayaklanmaları karşılında verilen, tüm Arap bölgesini kontrol etme sözü de yerine getirilmedi. Zaten, her ikisine de aynı söz verilmişti. Haşimilere Ürdün bırakılırken; Suudi Arabistan’ın çöl bölgesini kontrol etmesi; petrol ve gaz kaynaklarının ise, kolay kontrol edilebilecek küçük emirliklere bırakılması kararlaştırıldı.
4) Dördüncü özellik, tabiat şartları nedeniyle Ortadoğu’nun işgal edilemeyecek tek ülkesi durumunda olan ve genelde tek dil Farsça konuşulan İran’ın Ortadoğu’da yer alması. İran, yüzölçümü itibarıyla Fransa, Almanya ve İngiltere’nin toplamından daha büyük bir ülke. Ancak, ülkenin dört bir tarafı dağlar, büyük çöller ve tuz vadileriyle kaplı olduğu için, sadece 78 milyon nüfusa sahip. Ülkenin batısı Zagros Dağları’yla çevriliyken, Hazar Denizi’ne bakan Elbruz Dağları İran’ın nükleer santralini barındırıyor. İran’ın coğrafi durumu, ekonomisinin dışa açılmasını ve birbirine olan iç bağlantısını engelliyor. İran Körfezi’nin doğu yakası tamamen İran’a ait iken, batı yakasında çeşitli petrol emirlikleri bulunuyor. Körfez geçidinin olduğu Hürmüz Boğazı dünya petrol ihtiyacının %20’sinin geçtiği bir boğaz. İran’ın bir savaş halinde bu boğazı kapatabilecek güce sahip olması nedeniyle, Batılılar İsrail’in İran’a saldırmasını istemiyorlar. Öte yandan, İran’ın nükleer güce sahip olması, sonunda, Suudi Arabistan ve Türkiye’nin nükleer güce sahip olmasını gerektiriyor.