İster inanın, ister inanmayın ama Türkiye yeşil bir başlangıç yapıyor. Ankara, devlet kurumlarını ve iş dünyasını çevreci bir anlayışla dönüştürmek üzere. İnsanın ve çevrenin sağlığını merkeze koyan bir sisteme geçiliyor. Hem de çok yakında!
Haberiniz var mı bilmiyorum ama iki hafta önce Çevre Kanunu’nun 12 maddesi Meclis’ten geçti ve “Türkiye Çevre Ajansı”nın kurulması kabul edildi. Bütçe görüşmelerinden hemen sonra kanunun tamamı hele bir geçsin, çevreyi kirletenlere çok ciddi cezalar getirilmesinden tutun atıkların yeniden dönüştürülmesine kadar çok geniş bir paket geliyor.
Çevre Ajansı
Çevreyi önemseyen anlayış tabii ki korona salgınında çok daha öne çıktı. Siyasetçisi vatandaşı, hepimiz maskelerin ardında temiz havanın kıymetini anladık. Ama aslında bu çevre hareketinin tohumu pandemiden hemen önce, 11 ay önce atılmıştı.
Türkiye Çevre Ajansı’nın kurulmasını öneren ve Çevre Kanunu’nda önemli değişiklikler yapan kanun teklifi, 11 ay önce AK Parti Konya Milletvekili Selman Özboyacı öncülüğünde Meclis’e getirilmişti. Böylelikle Ajans’ın yapacağı en öncelikli iş olan “depozito sistemi” için de çalışmalar başlatıldı. Bu sistem, Türkiye’de katı atıkların 4’te birinin geri dönüştürülmesini, yani tekrar kullanılmasını sağlayacak.
Şöyle ki: Türkiye’de yılda 32 milyon ton katı atık çıkıyor. Bu toplam atığın yüzde 25’ini de içecek ambalajları oluşturuyor. İşte depozito sistemi sayesinde bu atıkların en az yüzde 90’ı geri dönüştürülebilecek. Vatandaş, aldığı içeceğin ambalajını bakkala/markete geri getirmek zorunda olacak. Buralardan da atıklar belediye tarafından toplanacak. Ayrıca “geri dönüşüm toplama merkezleri” olacak. Akıllı makineler kendi içinde şişelerin barkodunu okuyarak ambalajları ayrıştıracak. Böylece bunlar atık olmaktan çıkıp, hammadde olarak tekrar kullanılacak.
Bu da hem çevreye zarar vermelerinin engellenmesi demek. Hem de hammadde üretimi için ithal edilen ürünlerden kurtulmak demek. Zira mesela plastik şişenin üretimi için yurt dışından granür ithal ediliyor. Dolayısıyla, şişeler artık yeniden kullanılabileceği için, atık ithalatında yüzde 40 azalma olacak. Bu üretim için yapılan enerji israfı da sona erecek.
Türkiye ekonomisine yılda 2 milyar TL katkı sağlayacak olan bu sistem 1 yıl sonra, yani Ocak 2022’de zorunlu olarak devreye giriyor.
Çevre Ajansı’nın çevrenin iyileştirilmesi için yapacakları bu kadar değil elbette. Bence en önemlisi, çevreyi kirletenlere getirilen idari cezalar. Mesela yere çöp atarsanız çok yakında 1000 TL ceza ödeyeceksiniz! “Karbon cezası”na, yani belli bir sınırın üzerinde karbondioksit yayanlara dair de bir hüküm var.
Bir diğer önemli getirisi “çevre etiketi” olacak. İlk başta gönüllü olacak olan bu uygulamada, her ürünün üzerinde nerede üretildiği, içeriği, çevreye ne kadar zarar verdiği, hangi koşullara uyduğu ibaresi yer alacak. Yani o ürünün ne kadar çevreci olduğu ortaya çıkacak. Böylelikle tüketici seçimini çevreye en az verecek şekilde yapacak.
İklim krizi
Yeşil alanların korunması ve artırılması, küresel ısınmayla mücadele, motorsuz- elektrikli araçların yaygınlaştırılması, tek kullanımlık materyallerin azaltılması ve sıfır atık uygulamasının her yere yayılması da başta gelen işlerinden olacak. Ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçtiğimiz haftaki Bakü ziyaretine katıldığımda, kendisiyle yaptığımız mülakatta bu konuya yaptığı vurgu bu adımların habercisiydi zaten. Eşi Emine Erdoğan’ın “Sıfır Atık” projesini kendi himayesinde yürütüyor olması da, yani bu işin en yukarıda bu kadar sahiplenilmesi büyük bir avantaj. Çok kısa zamanda çok yol alınabilir.
Çevre Kanunu’nda özel yer verilen “iklim kriziyle mücadele” de belli ki Cumhurbaşkanı’nın gündeminde. Kendisine yönelttiğim “Paris İklim Anlaşması’na taraf olacak mısınız?” sorusu üzerine, Türkiye’nin gelişmekte olan ülkeler statüsünde alması gereken iklim finansmanı desteğini hatırlattı. Kasım 2021’de İngiltere’de düzenlenecek Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi’nde bu anlamda güzel gelişmeler olacak gibi.
Tam da iklim krizine yönelik “çevreci ulaşım araçları” denilen bisiklet ve elektrikli skuter (e-scooter) gibi motorsuz araçlar için getirilen düzenlemeler de Çevre Kanunu’nda geniş yer alıyor. Bundan böyle 30 büyükşehir belediyesi ulaşım ana planlarına bu araçları da eklemek zorundalar. Bisiklet ve e-skuter yollarına geçiş üstünlüğü de verilecek.
Bu adımlar dünyaya da çok önemli bir mesaj niteliğinde. Hep yazıyorum: Yerkürede yeni bir “küresel değerler ağı” oluşuyor. İnsana ve dünyaya değer veren, yani çevre, iklim, gelir dağılımı, cinsiyet eşitsizliği, sağlık, eğitim konularını önemseyen ülkeler yakınlaşıyor. Coğrafi konumdan bağımsız, bu değerlerden oluşan yeni bir medeniyet doğuyor. Türkiye de bu adımlarla, bu evrime dâhil olduğu sinyalini dünyaya veriyor.
Bu da ülkenin marka değerini ve Türk şirketlerinin dünyadaki rekabet gücünü bir anda zıplatacaktır. Ne diyelim, hayırlı olsun.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024