Tam 1 hafta önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Trump’la telefon görüşmesinden sonra, bir anda haberler gürül gürül yağdı: Önce Başkan Trump ansızın Suriye’den Amerikan askerlerini çekeceğini açıkladı. Aynı gün ABD Dışişleri Bakanlığı da Türkiye’ye Patriot füze satışına onay verdi. Bir yandan ise Türkiye’nin Suriye sınırına yapmayı planladığı operasyonun hazırlıkları tam gaz devam ediyordu.
Haliyle kafalar karıştı. ABD Suriye savaşının başından beri bel bağladığı YPG’den vaz mı geçiyor? Ankara yine de kuzey Suriye’ye operasyon yapacak mı? Yoksa Rusya’dan S-400 almaktan vazgeçip ABD’den Patriot mu almaya karar verdik? Cevapları aşağıda…
Ankara’nın kararlılığı
Erdoğan’la Trump arasındaki son telefon görüşmesi elbette tüm bu gelişmeler açısından kritik bir eşikti. Zira o görüşmede Trump, Ankara’nın Fırat’ın doğusuna operasyon yapmakta kesin kararlı olduğundan emin oldu. Bunun üzerine Türk-Amerikan askerleri arasında çıkabilecek bir çatışmanın önünü almak için, o bölgeden askerlerini çekeceğini taahhüt etti. Bunun için de derhal ekibini görevlendirdi.
Ne var ki mesele tabii ki bu kadar basit değil. Ne Trump bu kararı bir anda aldı, ne de bu ABD’nin o bölgedeki nüfuzundan vazgeçeceği anlamına geliyor. Ancak bu; Trump’ın artık Türkiye ile birlikte hareket etmeye karar verdiğini, bundan böyle Türkiye’nin hassasiyetlerini dikkate alacağını gösteriyor. Neden mi?
***
ABD Başkanı’nın şu an önceliği, İran’ın askeri varlığını öncelikle Suriye’de bitirmek. Tahran’a karşı baş müttefiki olan Suudi Arabistan ise şu anda Kaşıkçı cinayeti sebebiyle karışık. Bunun için de İran’a karşı yeni ve güçlü bir müttefike ihtiyacı var. Türkiye’nin işbirliği bu yüzden hayati. Dolayısıyla Ankara’nın Astana süreci kapsamında İran ve Rusya’yla geliştirdiği ilişkisinde yavaş yavaş frene basmasını istiyor.
Trump’ın -tüm ABD başkanlarının olduğu gibi - vazgeçilmezi ise (İran’ın baş düşmanı olan) İsrail’in güvenliği. Türkiye’nin İsrail’le ilişkilerini onarması ve böylelikle İran’a karşı olan eksene yerleşmesi, ABD Başkanı için en kritik nokta. Kısacası Trump; İsrail’le diyalog içinde olan ve İran’a karşı politikalarına sekte vurmayan bir Türkiye’ye tüm kartlarını açmaya hazır. İki lider arasında da belli ki bu güven oluşmuş durumda.
YPG yerine peşmerge
Karşılıklı oluşan güven kapsamında; Trump Türkiye’nin kuzey Suriye operasyonuna karşı çıkmıyor. Ve askerlerini Fırat’ın doğusundan çekip YPG ile işbirliğinden geri adım atıyor. Bu güçler yerine ise, Ankara’nın arasının iyi olduğu Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi lideri Barzani’ye yakın olan Suriyeli peşmergeleri teşvik ediyor. Zira YPG yıllardır Barzani’ye yakın oldukları için bu güçlerin Suriye’ye dönmelerine izin vermiyor. Geçen haftasonu da ABD’nin bu güçleri Irak-Suriye sınırına konuşlandırmaya çalıştığı, ancak YPG’nin bunu engellendiği basına yansımıştı. Hakeza Washington bu adımı Ankara’nın onayıyla attı.
Trump’ın Twitter üzerinden açıkladığı çekilme kararı, işte tam da YPG’nin peşmerge girişimini engellemesi üzerine geldi. Yani Başkan bir yandan da kendi yönetimindeki YPG-destekçilerine, “gördüğünüz gibi o çok güvendiğiniz adamlarınıza söz geçiremiyorsunuz” demiş oldu. Aynı zamanda da bu kişilere YPG ile işbirliğinden vazgeçmeleri için emrivaki yapmış odu.
***
Bununla birlikte; ABD o bölgede yine de kendi kontrolünde bir askeri güç bulundurmak isteyebilir. Bunun için de “Arap gücü” diye nitelenen, Körfez ülkelerinin oluşturduğu bir güç Ankara’nın da bilgisiyle- buraya konuşlandırılabilir.
Trump Patriot sözü verdi
Patriot konusunda da sürpriz gelişmeler var. ABD’den gelen Türkiye’ye “muhtemel Patirot satışı” onayıyla ilgili olarak Ankara ve Washington kulislerinde, Trump’ın Erdoğan’a Kongre’yi ikna edeceğini söylediği konuşuluyor. Ankara da Patirot alımı konusunda kararlı. Zaten hatırlarsanız bundan 2 hafta önce Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, “Patriotlar için bize iyi bir teklif gelirse, Türkiye bunu ciddiyetle değerlendirecektir” demişti.
Rusya’dan alınacak S-400 savunma sistemi konusunda ise geri adım yok. Malum, ABD Kongresi isterse bu konuda Türkiye’ye yaptırım uygulayabilir. Ancak o noktada Trump’ın “yaptırımı veto etme yetkisini” kullanması bekleniyor.
***
Kısacası Türkiye Fırat’ın doğusuna operasyondan vazgeçmediği gibi, çok yakında bunu gerçekleştirecek. Trump’ın askerlerini ise zamana yayarak bu bölgeden çekmesi, bununla eşzamanlı olarak da Suriyeli peşmergenin yavaş yavaş bölgeye intikal etmesi bekleniyor. Ankara’nın İsrail’le ilişkilerini normalleştirmesi, karşılıklı Büyükelçilerin atanması da yakın gelecekte beklenebilir.
İki tarafın uygulamaya kararlı olduğu bu politikalara yönelik ise elbette sabotajlar olacaktır. Bu süreç Tahran ve Moskova ile gerilimlere de gebe. Ancak iki lider arasında karşılıklı sağlanan güven, bu engelleri aşmak için çok güçlü bir etken.