Vedat Milor

Vedat Milor

Tüm Yazıları

Şarap tadımımız sonunda üzerinde düşünmemiz gereken bazı gerçekler çıktı; şarapçılığımızın bir bütün olarak sınıf atlaması için önümüzde epey mesafe var

Geçen haftaki yazımda Umay Çeviker Bey ile birlikte kör tadım yolu ile Türkiye’nin en iyi kırmızı şaraplarını değerlendirdiğimizi söylemiş ve neden bu şarapları seçtiğimizi anlatmıştım.
İki ayrı günde yaptığımız bu şarap tadımı sonunda ortaya üzerinde düşünmemiz gereken bazı gerçekler çıktı.

Ülkemiz şarapçılığının bir bütün olarak sınıf atlaması için önümüzde daha epey mesafe var.
Asağıdaki 10 genelleme umarım daha iyisini yapmak isteyen üreticiler ve parasının karşılığını almak isteyen siz tüketiciler için başlangıç noktası olur.

1. Maalesef şarapçılığımız dünyadaki trendlerin en az 20 sene gerisinde. Dünyada artık devir değişti ve bilinçli tüketici mümkün olduğu kadar naturel, makyajlanmamış, manipule edilmemiş şarap istiyor. Gövdeli ve yüksek alkollü şarapların modası geçiyor, elegan yani zarif ve nüans açısından zengin şaraplar öne çıkıyor. Teruar yani şarabın kişiliği ve belli bir yere ait olması, uluslararası stilde meseyi aşırı yansıtan marangoz şarabı yapmaktan daha önemli. Biyodinamik üretim ve doğal maya kullanımı giderek öne çıkıyor. Herkes Mersin’e giderken biz tersine gidiyoruz.

2. Ülkemiz şarapçılığında “benchmarking” olayı yok. Yani üreticilerimiz yeteri kadar uluslararası düzeyde kendi türlerinde örnek ve erişilecek nokta olarak kabul edilen “benchmark” şarapları bilmedikleri için gerçek anlamda teruar şarabı yapamıyorlar. Şahsiyetli şarap yapmaktan çok moda üzümler ile bizim teruarımızda iyi sonuç vermese bile iç pazardaki ihtiyaca cevap verdiklerini düşündükleri şaraplar yapıyorlar.

3. Yukarıdaki nedenden dolayı üreticilerimizin kendilerine doğru hedef koymadıklarını düşünüyor insan. Hedef daha çok kendi kişiliğini bulma, yöreselden yola çıkarak evrensele ulaşma olmalı. Halbuki bizler daha çok moda olduğunu düşündüğümüz (önceden belirttiğim gibi modası çoktan geçmiş ve artık batının sadece en az egitimli damaklarına hitap eden) bir stili benimseyerek taklitçi duruma düşüyoruz. Taklitçilik geçici başarılar getirse bile hiçbir zaman gerçek ve kalıcı başarıya dönüşmez.

4. Bahsettiğim ortak stilin ana ögeleri şarapların çok zorlanmış olması. Meşe kullanımı başarısız, şarapların tadı çok maskelenmiş ve renk koyulaşsın diye şaraplar aşırı masere edilmiş, bunun sonucu olarak da bazen ortaya denge sorunu çıkıyor.

5. İçtiğimiz şarapların pek çoğunun alkolü çok yüksek. Burunda pişmiş-reçelimsi meyve tadları hissediliyor, bazılarında okside notlar da var. Damakta da bu şaraplar daha çok reçelimsi, tekdüze. Canlı ve diri değiller. Orta damakları zayıf ve pek çoğunun bitiminde damakta olumsuz bir acılık (astringency) var.

6. Şaraplarımızda meyvenin şaraba entegrasyonu çok ciddi sorun. Yalın, maskelenmemiş meyve tadları bulmak çok zor şaraplarda. Dünyanın en iyi şaraplarına derinlik kazandıran mineralite ise hemen hiçbir kırmızı şarabımızda mevcut değil. Sonuç olarak bu tip yüksek alkollu, aşırı masere edilmiş (overextracted) denge sorunu olan, asiditeleri genelde düşük, hantal ve ağır şaraplar damağı yoruyor ve yemekler ile kolay uyum sağlamıyor.

7. Bütün bu sorunlara karşılık olumlu bir gelişme denediğimiz şarapların tanenlerinin eski şarapçılığa göre daha yumuşak ve bazen ipeksi olması. Ayrıca şarap üreticisinin aşırı meşe kullanımı yüzünden gadre uğramamış şarapların üzüm kalitelerinin de genelde belli bir düzeye erişmesi.

8. Diğer bir olumlu not ise özellikle yerli sepajlarımızın giderek uluslararası düzeye yaklaşması ve Cabernet, Merlot gibi kupajlara nazaran Öküzgözü ve Kalecik Karası gibi sepajlardan daha şahsiyetli şarapların üretilebilmesi.

9. İçtiğimiz şaraplar genelde teruar konusunu gündeme getiriyor. Artık dünyanın her yerinde en iyi şarapların soğuk iklimlerin ürünü olduğu kabul görüyor. Bizde öyle gözüküyor ki yatırımlar güneşli Ege ve Akdeniz’de yoğunlaştıkça daha çok iç pazar
için şarap yapılacak. Gerçek anlamda evrensel şarap yapmak için daha önce şarapçılığın varolduğu ama milli hazinemizin talan edildiği Güneydoğu ve Doğu Karadeniz gibi alanlara yayılmak gerekecek. Toprağın mineralite açısından zengin olduğu çorak araziler iyi şarap yapmanın olmazsa olmazı.

10. Tabloya bakıldığında ortaya çıkan ilginç bir sonuç ilk dört sırayı Kavaklıdere ve Dolucanın alması (Kayra’nın en iyi şarabı olan ve benden geçmişte 90 alan bir-iki Imperial’in bu yarışmada olmadığını hatırlatalım). Bu hem iyi hem düşündürücü. İyi çünkü senede neredeyse
10 milyon litre üreten büyük üreticilerin şarabı metalaştırmadığını ve kaliteye önem verdiğini gösteriyor. Bu iki üreticiden Kavaklıdere özellikle istikrarlı ve tadımdaki en ucuz şarabın birinci gelmesi güzel bir sürpriz. Doluca özellikle ilginç bir çizgi izliyor çünkü tadımdaki en elegan-zarif şarabı ürettikleri gibi (Signium), bunun tam tersi ve uluslararası stilde-jenerik bir şarapla da karşımıza çıkabiliyorlar (Karma).

Aynı zamanda da düşündürücü bir durum var. Ülkemizde markalar çoğalıyor ama pazara yeni giren üreticilerin bazıları lokantalarda 400 lira üstü satılan şarapları aynı torna tezgahından çıkmış gibi yukarıdaki ilk altı genellemede eleştirdiğim tip şaraplar. Bu da yeni üreticilerimizden pek çoğunun henüz evrenseli yakalamak için yöreselden yola çıkmak gerçeğini kavrayamadıklarının bir göstergesi.

Tabloda gördüğünüz şarapların tek tek detaylı değerlendirmesini hem Türkçe hem İngilizce olarak Umay Bey ile hazırlıyoruz. Yakında bu değerlendirmeyi de hem benim web sitemde hem de İngilizce gastromondiale.com blogunda bulacaksınız.

Haberin Devamı

Puanların Anlamı:
50-74 VASAT ALTI
75-79 VASAT
80-84 İYİ
85-89 ÇOK İYİ
90-94 ÜSTÜN
95-100 KLASİK

Haberin Devamı

İŞTE SONUÇLAR

Haberin Devamı

1. 2011 Kavaklıdere. Ancrya. Öküzgözü 87
2. 2009 Doluca. Signium. 86
3. 2009 Kavaklıdere.
Prestige Öküzgözü. 86
4. 2009 Kavaklıdere.
Pendore Syrah. 86
5. 2010 Pasaeli. Serena Shiraz. 85.5
6. 2009 Vinkara. Kalecik Karası. 85
7. 2011 Yazgan. Mahra. Cabernet- Syrah 84.5
8. 2009 Doluca. Kav Öküzgözü. 84
9. 2009 Kavaklıdere. Pendore Öküzgözü 84
10. 2009 Kayra. Vintage Shiraz 84
11. 2011 Kayra.
Terra 83
12. 2010 Urla. Nero d’Avola-Urla Karası 83
13. 2010 Prodom. Petit Verdot 82.5
14. 2009 Pamukkale. Anfora Cabernet 82.5
15. 2010 Urla.
Tempus 82.5
16. 2009 Pamukkale. Anfora Merlot 82
17. 2009 Barbare.
Syrah-Grenache-Mourvedre 81.5
18. 2010 Turasan. Seneler. Cabernet-Merlot-Syrah. 81.5
19. 2010 Kavaklıdere.
Pendore Öküzgözü. 81
20. 2011 Sevilen.
Plato Kalecik Karası. 81
21. 2009 Sevilen.
Centum. Syrah. 79.5
22. 2010 Kup. Epic. Merlot. 79
23. 2009 Vinkara. Mahzen. Cabernet-Merlot-Syrah. 79
24. 2009 Doluca. Karma. Cabernet-Öküzgözü 78.5
25. 2009 Urlice. Cabernet. 78
26. 2009 Melen. Öküzgözü
Rezerv. 77