Dağlık bölgelerde ortalama ömür deniz kenarında yaşayanlardan daha yüksekmiş.
Bundan çıkardığım sonuç rutubetin bizlere yaramadığı. Birde işin besin tarafı var.
Normal olarak denize yakın yaşayanların bol deniz ürünü tükettiği ve bunun yararlı olduğu düşünülür.
Bizde durum farklı.
Cap d’Antibes’deki Keller Plajı
Bilimsel olmayan gözlemlerime dayanarak söyleyeyim bizde sahil köylerinde daha çok hamurişi ve et tüketiliyor.
Denizlerimizin kirlenmesine paralel olarak özellikle büyük balıklar ve kabuklularda ciddi ağır metal ve civa olduğunu düşünüyorum.
Bu konuda yetkililerin ciddi bir çalışma yapıp halkı aydınlatmamasını da büyük bir eksik ve hatta ayıp olarak görüyorum.
Yetiştirme balıklar ise ayrı bir konu.
Doğu Karadeniz’i ziyaret ettiğimde gördüm. Alabalık çiftlikleri arasında dağlar kadar fark var.
Bazıları doğal koşullara yakın üretim yapıyor ve balıklar uzun sürede doğal ürün tüketerek büyüyor.
Diğerleri ise dibi beton havuzlarda ve ne idüğü belirsiz muhtemelen hormonlu gıdalar ile altı ayda balıkları balon gibi şişiriyorlar.
Bu durumda belki bizim köylümüz akıllı. Hormonlu ve civalı balık yerine hamurisi tüketmek ehven-i-şer.
Bir de Ege ve Akdeniz sahil kasabalarında tatil yapan İstanbullunun acıklı hali var.
Bir yanda güneş altında korunmasız yatarken diğer yandan su gibi bira ve kötü yağlarda kızarmış ve yağını çekmiş patates kızartması ve sosis.
Halbuki Ege’de ne leziz otlar ve hâlâ temiz deniz ürünleri var. Eğer kıyılardaki plaj lokantalarını işletenler biraz yaratıcı olsa ne güzel yemekler hazırlanır ve insanların hem karnı doyar hem de sağlıklı ve lezzetli yemek mümkün olur.
Fransız Rivyerası
Peki ya yurt dışında durum nasıl? Geçen hafta Cote d’Azur ya da Fransız Rivyerasında bu sorunun cevabını aldım.
İki ayrı plajda iki farklı durum ile karşılaştım.
Plajlardan bir tanesi Cap Ferrat’daki Paloma plajı. Diğeri ise Cap d’Antibes’deki Keller plajı.
Paloma plajına 2002 senesinde gitmiştim.
Nefis salatalar, güzel pizzalar ve o sabah bahçeden toplanmış ve yaratıcı şekilde sunulan kabak çicekleri yediğimi hatırlıyorum.
10 senede çok şey değişmiş. Fiyatlar kuzeye doğru tırmanırken kalite güneye gitmiş.
Menüde artık pizza yok. Kurtarmıyormuş! Neyin kurtardığı belli.
Kabak çiçeği kızartma bile 16 avro.
Ama önünüze konan kabak çiçegi kızartması değil.
Bildiğimiz kabak kızartması.
Yağını çekmiş ve ağır.
Kalamar tavada da aynı sorun var.
Üstüne üstlük kayış gibi kalamarlar.
Fena olmayan minik enginarlı keçi peyniri salatası.
Kullanılan zeytinyağı şöyle böyle ama en azından salata hafif ve lezzetli.
Aklımda olumlu kalan tek şey Paloma plajinda içtiğim roze sarap.
Nice kentinin tepelerinde minicik bir apelasyon var.
Bellet.
Kırmızı, beyaz ve roze şaraplarının hepsi cok ilginç ve Fransa’da bile pek tanınmıyor.
Folle blanche ya da Vermentino üzümünden kabuklu deniz ürünleri ile çok uyumlu beyaz şaraplar üretiyorlar.
Kırmızılar genelde elegan ve bitimde damakta tatlı baharat izleri kalıyor.
Sadece burada bulunan Folle Noir sepajindan (İtalya’da da bulundugu rivayet olunur ama ben rastlamadım).
Roze ise Braguet üzümünden.
Kızılcık ve çilek buketleri damakta da devam ediyor. Ayrıca damakta narin ve asidite güçlü. Bitimde damakta hem toprağımsı hem baharatımsı izler kalıyor. Son derece sek. Bence harika bir roze Chateau de Bellet’nin 2011 Rozesi.
Eğer bu dediğim rozeyi başka yerde bulursanız Paloma’ya gitmek için başka nedeniniz kalmaz.
Ama Cap d’Antibes’deki Keller plajını ve bunun lokantası olan Le Cesar’ı tavsiye ederim.
Hoşuma giden bir tarafı yemek salonu ile atıştırmalık yemek yiyebileceğiniz bölümleri birbirinden ayırmaları.
Canınız sandviç, tost ve salata isterse kimsenin burun kıvırmadan bunları bulabileceğiniz bir bölümleri var.
Müşterilerin çoğu burada ciddi yemek yiyor.
Salatalar çok iyi. Balıklar taze ve muhteşem pişiriliyor. Tatlılar hafif ve çok iyi.
İki kez yemek yedim burada. İkisi de çok iyiydi.
Son derece kaliteli mozzarella ve domates salata. Tam benim istediğim gibi yani adam gibi zeytinyağı ve sirke ile hazırlanmış.
Tadına baktığım üçüncü salata da avokado, portakal ve greyfurt dilimleri ile sunulan langouste ya da böcek salatası. Kalitesine göre fiyatı da makul.
İki kez de balık yedik. İlki benim çok sevdiğim ama ülkemizde rastlamadığım vatoz balığı. Asidite vermek için içinde sirke yerine domates suyu kullanılan bir vinegret ile hazırlamışlar. Çok başarılı idi.
İkincisi ise uzun süredir yediğim en iyi levrekti. Gerçek kaya levreği. Bizdeki ‘deniz levreği’ denen ama yavan levrekler gibi değildi. Tuzda hazırlamışlar. Eskiden bizde de Körfez lokantası çok iyi tuzda levrek hazırlardı. Daha sonra birkaç lokantada tuzda levrek denedim ama Akdeniz ülkelerinde çok iyi bilinen bu teknik bizde bilinmediği için önüme sap gibi levrekler geldi.
Tuzda levreğin yanına garni olarak içi enginarlı minik ravioli getirmişlerdi. O da değişik ve çok lezzetli idi.
Şarap olarak da iyi bir Provence rozesi keşfettim. Chateau Rasque. Bitimde damakta üzerine pudra şekeri dökülmüş çilek yemiş gibi bir lezzet kalıyor. Öte yandan içinde reziduel şeker yok. Provence’da yetişen Grenache üzümünden geliyor bu lezzet.
Salatalar, peynirler, şarküteri ve somon balığı için bu roze ideal. Ama tuzda levrek için Bellet şarabının beyazını tavsiye ederim. Bellet apelasyonunda sadece 10 civarı üretici var. Benim burada denediğim Clos St Vincent adlı üreticinin 2010 Bellet beyazı idi. Burunda meşe aroması narenciye aromaları ile birleşen şarap damakta yoğun ve dolgun idi ve uzun bitimde de damakta greyfurt ve ananas benzeri lezzetler kendini hissettiriyordu.
Eğer Rolle ya da Vermentino ağırlıklı bir şarap içtiğimi bilmesem Chardonnay üzümü derdim (bazı üreticilerin bu sepaji Chardonnay ya da Semillon ile harmanladığını duydum).
Ben bu şaraba 100 üzerine 91 veririm.
Keller plajının, Palomaya göre tek avantajı sadece mutfağı değil.
Deniz her iki plajda da temiz ve akvaryum gibi. Ama Keller daha bakımlı ve plajda rahat ediyorsunuz. İstediğiniz gibi yüzebiliyorsunuz.
Keller kumsal. Paloma ise beton ve merdivenden denize giriyorsunuz.
Paloma’da denize girmek kolay da çıkmak zor çünkü merdiven paslı ve basamakları eksik.
Bir diğer sorun da yüzmek. Yüzülecek en iyi alan teknelere ayrılmış. Sizin kenarlarda yüzmenizi istiyorlar. Personel de Keller plajinda Paloma’ya göre çok daha efendi.
Ama Paloma da dolup taşıyor. Devamlı tekneler yanaşıyor ve Ruslar, Amerikalılar, İngilizler ile dolup taşıyor lokanta.
Demek ki kötü muamele ve kötü mutfak ile de sadece bizde değil, Fransa’da da iyi para kazanılıyor.
En azından dünyanın en güzel sayfiye yerlerinden biri Cap Ferrat’da durum böyle.
Biz turistler için Allahtan bir alternatif var.
Cap Ferrat kadar güzel Cap d’Antibes.
Abramovitcz’in de burada yazlık evi varmış.
Belli ki adam ne yaptığını biliyor!
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024