Baharla birlikte gelen sağlık, semizotu. Ülkemizde sağlıklı beslenme bilinciyle son yıllarda sofralarımızda daha fazla yer bulan, sıcağından soğuğuna farklı lezzetlerde karşımıza çıkan semizotu tam bir şifa deposu.
Semizotu; A, B1, B2,B6, C, E, niasin, nikotinik asit, beta karoten, riboflavin, folat gibi vitaminlerden ve özellikle K, Ca, Fe, Mg, Na, P, Cu, Zn ve Mn minerallerinden zengin olması sayesinde bağışıklık sistemini güçlendirmeye fayda sağlıyor.
100 gr da sadece 16 kalorili bir sebze olan semizotu yağ asitleri konusunda hiç bir sebzeye benzemez. Yüksek miktarda Omega 3 yağ asitleri içerdiği için beynimizde bulunan nöronların güçlenmesinde fayda sağlar.
Semizotunun damar hastalıkları, kalp ve bağışıklık sistemini kuvvetlendirir.
Uykusuzluğa iyi gelen semizotu zihin yorgunluğunu da giderici bir etkiye sahiptir.
Diyet mevsimi diye bir şey var. Yaz gelirken baharda çevremizde ki insanların daha çok diyet yaptığını, daha çok spora yöneldiğini görüyoruz. Yaz gelmeden verilmesi gereken kilolar önemsenir ve hayat tarzında değişiklikler yapılır. Peki, yaz gelince hedefe ulaşan ya da ulaşamayanlar ne yapıyor? Formlarını korumaya devam edebiliyor mu? Uzayan gün saatleri ile artan fiziksel aktiviteler, güzel havalar sayesinde yürüme ya da yüzme imkânının artması, yaz aylarında meyve ve sebze çeşitliliğinin artmasına rağmen yaza girerken verilen kilolar çoğu zaman korunamıyor. Kış mevsiminde hareketsizlik, ağır ve yağlı yiyecek tüketimi nedenleri ile kilo almak daha kolay peki yazın yapılan yanlışlar neler tek tek inceleyelim!
Yaz mevsiminde kilo almamıza neden olan başlıca 6 nedeni sıraladım.
1-Meyve tüketimini abartmayın, yağlı tüketmeyin!
Yazın ağır ve yağlı yiyeceklerden uzak durmaya çalışıyoruz. Hafif yiyecekler arıyoruz. Ağır yağlı yiyeceklerden kaçarken, bu defa bolca meyve yiyerek, vücudumuzun yağlanmasına neden olabiliyoruz. Elbette meyveyi yaz aylarında bol tüketmek sıvı ihtiyacımızın karşılanması, vitamin ve mineral dengelerinin sağlanması açısından önemlidir. Ancak her besinde
Huzur ve bereketin simgesi Ramazan Ayını geride bıraktık, sevdiklerimizle buluştuğumuz 3 günlük bayram bizi bekliyor. Ramazan ayı ile birlikte değişen beslenme düzenini yeniden eskiye döndürme vakti ancak bayramda karşılaştığımız dayanılmaz lezzetlere hayır demekte oldukça zor. Herşeye hayır demek yok elbette ama dengelemek hem beden sağlığınız hem de ağırlık kontrolünüz için şart.
Bayramın en güzel yanı sevdiklerimiz ile bayram sofralarında buluşup en güzel yiyeceklerin tüketilmesidir. Sohbetler de cabası. Ancak sofrada geçirilen zamanın uzun olması nedeniyle, yemek miktarları fark etmeden artabilir ve yapılan her yemeğin tadına bakma arzusu, yemek bitiminde tıka basa doyup, nefes almakta dahi zorluk çekmemize neden olabilir. Sonucunda mide yanmaları ve bağırsak problemleri de açığa çıkabilir. O nedenle yeme disiplininizi olabildiğince korursanız, bayram sonrası rahat edersiniz.
Ramazandaki uzun süreli açlık nedeniyle, metabolizma hızının yavaşlamasına bağlı olarak, daha hızlı kilo alınmaktadır. O nedenle, Ramazan Bayramını toparlanma dönemi olarak değerlendirmeye çalışabilirsiniz. Bayramda 2 -3 günde kilo alınmaz diye düşünenler, yemek çeşitlerinin, şeker ve şekerli besin
11 ayın sultanı, huzur ile ruhumuzu doyuran Ramazan Ayı hoşgeldin.
Ramazan ayının verdiği maneviyat elbette yadsınamaz. Ancak bu süreci zayıflamanın bir yolu olarak görmek yapılan yanlışların başında gelmektedir. Zaten uzun süre aç kalıyoruz, midemiz küçülüyor bir şey yemek istemiyoruz, ee sonrasında da zayıflarım diyenleri duyar gibiyim. Bu hataya düşmeyin derim, zayıflama diyeti uyguluyorsanız veya zayıflama diyetine başlamayı düşünüyorsanız öncelikle bilmelisiniz ki ramazan ayı ve oruç buna engel değil. Tek şart yeterli ve dengeli planlanmış size özel beslenme planı. Aksi halde aç kalan vücut elbette kilo kaybına ulaşıcaktır ama bu kalıcı ve sağlıklı bir zayıflama yöntemi olmayacaktır. Bu nedenle zayıflama diyetinizi mutlaka uzman bir diyetisyenden ramazana yönelik olarak planlatmalısınız.
Yaz aylarına denk gelen Ramazan ayında gündüz saatlerinin uzun olması nedeniyle yaklaşık 15-16 saat vücudumuz aç ve susuz kalır. Bu süreçte kendimizi halsiz ve yorgun hissetmemek için iftar, iftardan sahura kadar olan süreçte ve sahurda dengeli beslenmek şarttır.
Özel durumları olan, sağlığı el vermeyen bireylerin oruç tutması sakıncalıdır. Bunlar;
Çok kısa sürede acıkıyor, doyma hissini yaşayamıyorsanız belki de beslenmenizde seçtiklerinizde bazı yanlışlar vardır. Bazı besinlerin tok hissetme süreleri daha uzunken bazıları size çok kısa sürede yeniden aç hissettirebilir.
Özellikle diyet yaparken sizi tok tutacak seçimler işinizi kolaylaştırabilir üstelik hayat boyu beslenmenizde bu besinleri kullanmak iştah kontrolünüzü ve formunuzu daha iyi kontrol etmeninizi sağlayacaktır.
İşte tok tutan 10 sihirli besin…
1. Yumurta
Sağlıklı kalmanın tek temel yolu sağlıklı beslenmekten geçiyor artık bunu biliyoruz ve tüm dünya artık bunu konuşuyor, onaylıyor ve ülke stratejilerini bu şekilde belirliyor. ‘you are what you eat’ yani ‘ne yiyorsan o’sun’ cümlesi ile hareket etmeye çalışan kazanıyor. Biz ülke olarak bu konuda şanlıyız çünkü her renk besini kolayca yetişterebildiğimiz topraklara sahip bir vatanda yaşıyoruz. Doğada gördüğümüz her besin renginin vücudumuz için bir anlamı var ve bahar ile birlikte besinlerinde renklendiği bu günlerde bu renkleri doğru kullanmak kendimize yapacağımız en büyük iyilik!
5 rengi kapsayan besinler ile sofralarınızı renklendirmeyi ve kalp hastalıkları, kanser, sindirim sistemi hastalıkları, diyabet, hipertansiyon gibi kronik hastalıklara karşı da korunmayı öneriyorum.
Bakalım bu muhteşem renkler bizim vücudumuz için nasıl konuşuyor;
Kırmızı meyve&sebzeler
İngilizce hafif anlamına gelen ama orijinal haliyle dilimize yerleşen 'light', özellikle diyetlerin vazgeçilmez gıdaları için sık kullandığımız bir sözcük.
Nedir light gıda?
Türk Gıda Kodeksine göre, enerji ya da kalorisi; yani yağ, karbonhidrat ve şeker oranları % 25 azaltılan ürünler light sınıfına girmektedir. Diyet ürünlerde; yağ ve karbonhidrat oranları azaltılırken, su, protein ya da posa içeriği artırılır. Bu sayede ürünün; kalorisi, doymuş yağ oranı, karbonhidrat içeriği referans ürüne göre azalmış olur.
Son yıllarda obezite ve hastalıklarda beslenmenin öneminin artması üzerine bu sektörde bireylere farklı lezzetlerde daha düşük kaloride hazırlanan besin yelpazesinde artış gözlenmektedir.
Burada önemli olan bu tür ürünlerin hangi katagoride, içeriğinde neyin azaltıldığını bilerek ve kalori miktarları göz önünde tutularak bu besinin ne kadar miktar ve sıklıkta tüketilmesi gerektiği bilinmelidir.
Light ürünlerin sınıflandırılması
Düşük Kalorili Besin: Besinin gram başına kalori miktarının 0,4 kalori ve altında olduğunu belirtir.
Gündem de hep fazla kiloları nasıl veririm konuşulsa da ‘kilo almaya çalışanların’ sayısı hiç de az değil üstelik style="margin: 0px; font-stretch: normal; line-height: normal; font-family: ">Kilo problemi olan bir kişinin ‘Ne var canım! Canın ne istiyorsa ye işte !’ dediği kadar kolay değil bu iş.
Çünkü kilo almak isteyen kişinin yağ oranı düşük kas oranı daha yüksek olduğu için metabolizma hızı yüksek, iştah azdır. Tüketilen gıdalar vücut tarafından hızlıca yakılır. O zaman ne yapmak gerekiyor?
Öncelikle mutlaka bir uzmana başvurup kilo durumunuzun değerlendirilmesi ve eğer gerçekten kilo alamama durumunuz var ise nedenlerini belirlemeniz gerekiyor. Pek çok sebepten dolayı zayıf olabilirsiniz; yetersiz beslenme alışkanlıkları, öğünler arası uzun zaman boşlukları, kötü yemek seçimleri, tam gıda alımı sağlanmadan yapılan fiziksel aktivitelerin enerjinizi azaltması, zayıf olmanın başlıca nedenleridir. Ayrıca beslenme dışında hormonal bir problem, barsaklarda veya midede bulunan bir parazit ya da henüz fark edilmemiş bir hastalık zayıflığınızın nedeni olabilir.
Egzersiz yapmak orantılı kilo almanıza yardımcı olacaktır çünkü ne kadar zayıf olursanız olun kilo almak için