Koşulsuz destek verdiği İsrail’i korumak adına bölgeye uçak filoları, savaş gemileri yığan ABD, terörist dostlarını, unsurlarını, PKK/YPG’yi de İran’a karşı kullanmak istiyor. Bu bağlamda da halihazırda Suriye’nin Haseke, Rakka ve Deyrizor illerinde örgüt işgalindeki bölgelerdeki Amerikan üslerinden çok sayıda PKK/YPG’li teröristin İran destekli grupların temas hattı olan Fırat Nehri yakınındaki üslere nakline dönük haberler var.. Hem de sevkiyatların ABD helikopterleri ve zırhlı araçlarıyla gerçekleştiği şeklinde… Yani sanki savaşa karşıymış, Netanyahu’ya daha fazla çılgınlık yapıp ateşi bölgeye yayma diye uyarıyor havası veren ABD, savaşın yayılma olasılığına karşı Suriye topraklarında da Orta Doğu’daki kara gücüm dediği teröristlerle tahkimat yapıyor bir yandan da...Teröristlerle kafa kafaya verip İran’a, vekil güçlerine karşı İsrail’i korumak adına bir cephe hattı oluşturuyor hiç utanmadan. Bu aşağılık ve kirli planın bir başka yönü de buradaki olası bir çatışmayı gerekçe gösterip bölgedeki askeri varlığını güçlendirmek üzere ortam hazırlamak elbette...
***
PKK/YPG’li teröristleri zaten bu yüzden besliyor, destekliyor ABD… Yoksa amacı, hedefi petrol falan değil, oradaki petrol miktarının ABD için hiç önemi yok. Orta Doğu’daki petrol rezervleri içerisinde en küçüğü... Oradaki petrol sadece teröristlerin masraflarının karşılanması bakımından önemseniyor. ABD bakımından öncelikli ve kritik olan Orta Doğu’daki varlığının devamlılığı, Suriye’nin geleceğine dönük siyasal çözümlerde güçlü şekilde masaya oturması ve etkinliğini koruması. Fırat’ın doğusunda Deyrizor bölgesindeki terörist yapılanmasıyla İsrail’in güvenliğinin sağlanması ve Irak’ta olduğu gibi parçaladığı Suriye’nin yeniden şekillendirilmesinde o teröristlere meşruiyet kazandırma hayali. Her daim de İran’a karşı bu teröristleri kullanma meselesi. Tabii Türkiye’ye karşı da…
***
Dolayısıyla gelinen olası bölgesel savaş noktasında İran’a ve Suriye’deki Esad rejimine denilecek tek cümle şu aslında:
Terör örgütü PKK/YPG’yle kurdukları ilişkilerin sonucunu şimdi görsünler bakalım...
Çünkü Türkiye onları defalarca uyardı, uyarıyor. Bu PKK/YPG belası sizin toprak bütünlüğünüz, sizin güvenliğinize karşı da tehdit diye. Gelin bizim bu alçak terör örgütüne karşı verdiğimiz mücadelede yanımızda olun, hep beraber bu pisliği temizleyelim, bölge de huzura kavuşsun çağrısı da yaptı. Buna karşı onların tavrı ne oldu? İran, topraklarında barınan teröristleri görmedik, duymadık, bilmiyoruz diye üç maymunu oynadı hep. Hala da öyle terörist başlarının Kandil’in kendi topraklarına bakan tarafına tüyme durumunu bile görmezden, duymazdan gelmeye devam ediyor.. Terör örgütüne verdiği destek sır değil açıkçası. Esad ise ülkesini bölüp parçalayan ABD’nin kuklası, maşası PKK/YPG’yi umursamıyor havasında. Hatta onlarla geçmişten kaynaklı iyi ilişkileri tazelemek sevdasında.. Gelişmeler karşısında belki nihayet gerçekleri görüp anlamışlardır diye bakıyorsun ama onlardan kararlı bir duruş hala söz konusu değil. Terörün, teröristlerin namluları kendilerine dönmesine rağmen her ikisi de inatla sağlıklı düşünmüyor, düşünemiyorlar...Elbirliğiyle ABD ve İsrail’in hesabına çalışıyorlar sanki!..
***
Oysa Türkiye ısrarla hep ne dedi, diyor?
Bu terör örgütünün varlığı benim için beka sorunu. Bedeli ne olursa olsun güney sınırlarımda bir terör yapılanmasına, bir teröristana kesinlikle izin vermem... Herhangi bir ülkenin dış politikasında bundan daha net bir cümle, daha kararlı bir duruş yoktur...
Bedeli ne olursa olsun lafının da öylesine söylenmiş, herkesin dillendirebileceği sıradan bir söz olmadığı da vatan toprağı uğruna seve seve feda edilen canlarla ortada... Bunları demezsen, diyemezsen ve gereğini yapmazsan ne olduğu, olacağı da aleni zaten...