Terörle, teröristle mücadele başarı güvenlik güçlerinin donanımı ve kullanılan teknoloji kadar istihbaratın etkinliğiyle de bağlantılı bir durum. Yani caydırıcılık açısından var olan vurucu güçle birlikte güvenilir, net bilgi elde etmek ve doğru ya da nokta hedeflere yönlendirmek de gerekiyor. Tıpkı PKK’nın en tepe isimlerinden sözde başkanlık ve yürütme konseyi üyesi Diyar Garip Muhammed, “Mam Zeki Şengali” kod adlı KCK yürütme konseyi üyesi İsmail Özden ve Cemil Bayık’ın en yakın adamlarından Rıza Altun ve son olarak Erbil’deki suikastı planlayanlar ile Kandil’deki azmettiricisi PKK’lı Erdoğan Ünal’ın etkisiz hale getirilmeleri örneklerinde olduğu gibi. Çünkü hepsinde de MİT, erişilemez denilen teröristlerin yerini, hareket planlarını öğrendi, sonrasında İHA ve SİHA’larla teknik takipleri yapıldı ve TSK’nın nokta atışıyla da işleri bitirildi. Dahası, operasyonun hedefteki etkisi de hem havadan fotoğraflandı hem de MİT’in sahadaki adamlarınca teyit edildi. Dolayısıyla da terör örgütünün uluslararası kamuoyunda kara propaganda yapması engellendi... İşte tüm bunlar da Türkiye’nin terörle mücadeledeki kararlılığının yanı sıra imkân ve kabiliyetini çok net ortaya koydu, koyuyor. Tabii bu arada teröristlere ve özellikle onları koruyup, kollayanlara son derece açık mesajlar da içeriyor. Bu gelişmeleri dün konuştuğum üst düzey bir istihbarat yetkilisi “Bütün bunlar bizim istihbarat teşkilatımızın artık Suriye’ye, Irak’a veya başka bir yere, belki Avrupa’ya iyice nüfuz ettiğini, buralarda istediği bilgileri aldığını, istediği kişileri takip ettiğini ve fırsatını yaratarak teröristleri etkisiz hale getirdiğini, getirebileceğini gösteriyor. Bu çok önemli bir yeterlilik. Özellikle de istihbarat savaşlarının yaşandığı bir bölge için” diye özetliyor. Daha önceki ve son olarak Erbil’deki suikastın ardından MİT ve TSK koordinasyonuyla gerçekleştirilen tüm operasyonların bölgedeki PKK yöneticileri için artık güvenli hiçbir yer kalmadığını çok net gösterdiğini belirten yetkili devam ediyor:
“Bundan sonra ne olabilir diye baktığımızda, Erbil’deki suikastin diğer azmettiricileri, özellikle bu eylem için enformasyon veren, planlama, yol gösteren dış bağlantılara ya da bölge dışı diğer aktörlere yönelik de bundan sonra operasyonel süreçlerin olma ihtimali yüksek...”
Bu, PKK’nın lider kadrosuna da sıra geliyor anlamında mı?
“Gelecek, sıra onlara da gelecek. Bundan kaçış yok. Nasıl ki Kandil üzerine sağlanan baskı nedeniyle bölgeden ayrılmak zorunda kalan terörist unsurlar doğal olarak Irak’ta Türk istihbarat birimlerinin, TSK’nın etki alanına daha fazla giriyorlar, aynısı lider kadro için de geçerli. Dolayısıyla da terör unsurlarının bertaraf edilmesi noktasında, gerekenin yapılması şeklindeki operasyonel süreçlerin hem Irak kuzeyinde hem de Suriye’nin kuzeyinde bundan sonra da devam edeceği ve özellikle lider kadroya dönük olacağı kesin.”
Özetle; Türkiye eskilerde ABD ve bazı ülkelerin yapabildiği nokta operasyonların çok daha iyileriyle teröristlere göz açtırmıyor.
Hem de o bölgede cirit atan ve artık alenen PKK’yı koruyup, kollayan CIA ve MOSSAD’a rağmen... Yani MİT ve TSK öyle gizli, öyle seri hareket ediyor ki bölgedeki ABD ve İsrail ajanlarının haberi dahi olmuyor. Bunda da özellikle insan istihbaratının önemi büyük. Çünkü fiilen liderlerin yakınındaki, dibindeki adamlar kullanılıyor. Dolayısıyla da teröriste CIA, MOSSAD kalkanı, hele hele ABD’nin Fırat’ın doğusuna dönük doğrudan teröristleri koruma amaçlı güvenli bölge planları falan hikâye... Nitekim dün Cumhurbaşkanı Erdoğan da böyle bir duruma asla izin verilmeyeceği, paramparça edileceği kararlılığını belki de son kez çok açık ve net deklare etti...