Tarih 16 Mayıs 1990... Güneydoğu’da artan terör olaylarına önlem olarak Milli Güvenlik Kurulu’nun tavsiyesi doğrultusunda iktidardaki Anavatan Partisi’nce Şırnak ve Batman’ın il olmalarını öngören kanun tasarısı TBMM Genel Kurulu’nun 114. birleşiminde tartışılıyor. Konuşmaların odağında da alınan kararın “güvenlik gerekçesiyle mi yoksa ekonomik amaçlı mı” olduğu var...
DYP GRUBU ADINA İSMAİL KÖSE (Erzurum):
.... “Bir yeri il yapıyoruz, bir yeri ilçe yapıyoruz, size 90 bin kadro veriyoruz, size şu kadar imkân getiriyoruz, bu vatana bağlı olun” şeklindeki düşünce yanlıştır, önce eğitim ve kültür yönüyle bu insanlarımızın bizden farklı olmadığını, bu vatanın her parçasına yerleşmiş olan insanlar olmaları dolayısıyla, İstanbul’dan Hakkâri’ye; Trabzon’dan Mersin’e kadar her ilde ve ilçede Doğulu ve Güneydoğulu insanımız vardır. Bu ülkenin her türlü nimetinden istifade eden bu insanlarımızın, bu vatanı korumak, bu bayrağa saygı duymakla mükellef olduklarını gönüllerine yerleştirmemiz lazımdır. Aksi takdirde, “Sizi il yapacağız, sizi ilçe yapacağız; bizim vatanımıza bağlı olun, PKK’nın yanında olmayın” diye yanlış bir düşünce, ülke için de, o insanlar için de yanlış olur.
ANAP GRUBU ADINA HASAN ÇAKIR (Antalya):
.... Biraz sonra, Yüce Meclis’in iradesi ile Şırnak il olacak. Gerçekten, Şırnak’ın il olması çok geciktirilmiştir. Sebebine gelince, Hakkâri’ye bağlı olan Beytüşşebap ve Uludere ilçelerimizin, kendi illeri ile yılın 8 ayı irtibatları kesilmekteydi ve Şırnak veya Cizre üzerinden, Siirt, Bitlis ve Van üzerinden ancak Hakkâri’ye gelebiliyorlardı. Cumhuriyetimizin kurulduğundan bu zamana kadar, bu vatandaşlarımızın çekmiş olduğu sıkıntıları düşünün. Bunun yanında, Mardin’in Silopi, Cizre ve İdil ilçelerini ele alalım: Silopi, Mardin’e 240 kilometre; yine, Mardin’e, Cizre 200 küsur kilometre. Gerçekten, Şırnak’ın il olup, bunların oraya bağlanmaları, hem asayiş yönünden hem de ekonomik yönden büyük bir zaruret idi.
SHP GRUBU ADINA ALİ TOPUZ (İstanbul):
.... İki ilçemizin il olmasının gerisinde yatan en önemli gerekçe, Millî Güvenlik Kurulu’nun tavsiyesidir. Burayı il yapmak, ilçe yapmak, bir ölçüde o bölge halkına bir rahat nefes aldırmış olabilir; ama, bu, gelip geçici bir rahatlamadır. Yani, bir yeri il yapmak, o yöre halkına devletin en sıcak ilgiyle gittiğinin tek örneği sayılmamalıdır. Oradaki insanlar kalkınma istiyor; biz burada nasıl yaşıyorsak, onlar da orada öyle yaşamak istiyor. O halde, biz bu sorunu çözerken, yüzeysel tedbirlerle sorunu çözdüğümüzü zannederek, esas çözmemiz gereken konuyu unutacak olursak, bu sıkıntıyı daha uzun yıllar çekmek zorunda kalırız. Bence, sizin yaptığınız, idarî yapılanmayı yenilemek değildir, idarî yapılanmada ünitelerini artırmaktır, bulunduğu yerde hücreleri çoğaltmaktır. Bir yenileşme değildir bu, bir yenilik değildir bu, bir büyümedir, sayısal büyümedir ve sonuç itibariyle, dengeleri altüst olan bir idarî yapı yaratmaktır. Konunun, bence, bundan daha önemli yanı, idarî yapımızın, sistem olarak,nitelik olarak yenilenmesidir.
***
O günden bu yana 26 yıl geçti. İl olmasının ardından Şırnak’taki askeri birlik tugaydan tümene dönüştü. İl Emniyet Müdürlüğü bünyesindeki polis gücü takviye edildi. Mardin’e 240 ila 200 kilometre uzaklıktaki Silopi ve Cizre yeni merkezleri Şırnak’a 76 ve 54 kilometre olarak hayli yaklaştı, hem il hem de ilçe merkezlerinde bina sayısı ve nüfus arttı. Ancak ekonomik yönden sözü edilen gelişme sağlanmadı. Yani 26 yıl önce SHP’li Ali Topuz’un dediği gibi bir süre rahatlama ve olumlu gelişme görüldü ama sonrasında sorunlar yeniden nüksetti ve terör hortladı. Üstelik de boyutları değişti, hendekler- tünellerle kurtarılmış mahalleler oluştu ve hemen her gün bir şehit haberi gelmeye başladı. Bu nedenlerle de şimdi Şırnak ve Hakkari il merkezlerinin Cizre ve Yüksekova’ya kaydırılması gündemde. Buna bağlı olarak da iktidar ve muhalefet milletvekillerinin dillerinde yine “gerekçe güvenlik değil tamamıyla sosyo-ekonomik ve coğrafi nedenlerden kaynaklı” tartışması vizyonda. Dün bu konuyu CHP’li Ali Topuz’la konuştuk. Ve hem 26 yıl önceki Şırnak’ın il olma kararını hem de bugünkü Cizre ve Yüksekova’ya dönük projeyi sorduk. O da kısa ve öz olarak yanıtladı:
MGK sadece güvenlik açısından baktı. Yani orada nerede askeri üs oluşturacak nerede komuta merkezi kuracak sadece bu gerekçeye dayanarak yaptı. Yani Doğu ve Güneydoğu’da güvenlik gerekçelerini ön plana çıkartarak, oranın kalkınması ve ekonomik olarak büyümesiyle ilgili gerekçelerini unuttuk. Hadise bu.
Aynı durum bugün Cizre projesi içinde geçerli. Sorun dairelerin orada olup olmamasından kaynaklanmıyor. Bunlar palyatif tedbirlerdir, ağrıyı giderir ama hastalığı gidermek için daha bilimsel bakmak, ekonomik ve sosyal tedbirler almak gerekiyor. Yoksa sorun çözülmez...