Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Suriyeli sığınmacıların ülkelerine dönmesi ya da gönderilmesi artık siyaseten çok makbul ve çekici konulardan biri oldu. Evet bu durum daha önceleri de dillendiriliyordu ama ülkede yaşanan ekonomik gelişmeler, gettolaşmalardan kaynaklanan sosyal sıkıntılar, olası riskler, özellikle de seçimlere dönük oy hesapları nedeniyle popülaritesi daha da arttı. Başta CHP lideri Kılıçdaroğlu olmak üzere muhalefet partileri bu noktadan sıklıkla iktidarı vuruyorlar, bu konudan kolay kolay vazgeçmeyecekleri de açık ve net. Dolayısıyla artık iktidar kanadı da Suriyelilere dönüş sinyali veriyor. Yani siyasette herkes göndereceğiz modunda, sadece yol, yöntem, tarz konusunda farklılıklar söz konusu. Mesela Kılıçdaroğlu,”Ben gideceğim Esad’la el sıkışacağım, davul-zurnayla yollayacağım” iddiasında. Hatta bu anlamda hem CHP hem de başka partilerden yoklama temasları dahi oluyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise “Gönüllü ve onurlu geri dönüşleri için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz” diyor. Bu konuda daha önce bizim de bu köşeden defalarca dile getirdiğimiz uzman görüşleri de şöyle:

Haberin Devamı

“Şu anda BM, uluslararası gözlemciler Suriye’de henüz geri dönüş için ortam olmadığı görüşünde, bunu raporlarıyla da ortaya koydu. Suriye rejiminin çıkardığı aflar kabul edilebilir af değil, yani bir hükümetin ‘ben affettim siz gelin demesi’ de yetmiyor. Çünkü BM’nin veya bütün bağımsız hak gözlemcilerinin üzerinde anlaştığı birtakım garantilere bağlı olması lazım. Yani ‘hadi gelin’ ya da bizdeki gibi tek başına ‘ben gönderiyorum’la olmuyor. Bu uluslararası nitelikte bir olay. Bir kere onları tekrar kendi ülkelerinin güvenliği, koruması altına alacak düzenlemelerin yapılması lazım. Onun için yıllardır süren bir Anayasa görüşmeleri, siyasi çözüm arayışları var ama yürümüyor.”

Yani geri dönüş politikalarından söz ediliyor, çözüm açısından Suriye rejimi ile doğrudan görüşmek çok önemli ve gerekli ama bugün artık bunu bir tek Esad ile oturup konuşamazsın, birçok aktör söz konusu. Her birinin de çıkarları ve hesapları farklı. Türkiye dışında hepsinin tek ortak noktası ve hedefi ise parçalanmış bir Suriye. Dolayısıyla da Suriyelilerin ülkelerine gönüllü geri dönüşleri için aslolan uygun ortamı yaratmak hiç kolay değil. Böyle bir durumda da Suriyelileri geri gönderme konusunda son derece iddialı sözlerle toplumdaki beklentiyi yükseltmenin yaratabileceği daha başka sıkıntıları da dikkate almak gerekiyor. Yani bugün ülkedeki 4 milyon Suriyeli sığınmacının varoluş nedeninin mevcut iktidarın geçmişteki hatalarından kaynaklandığına dönük iddialar elbette tartışılmalı, doğrular, yanlışlar konuşulmalı ama burada önemli olan, bu polemiğin getirisinin siyasi rant hesaplarından ziyade ülkenin yararına çözüm odaklı olmasında. Çünkü yapılan araştırmalara göre; kesinlikle dönmem diyenlerin oranları da hayli yüksek… O nedenle de dün konuştuğum İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi (İGAM) Başkanı Metin Çorabatır (eski BM Mülteciler Yüksek Komiserliği Dış İlişkiler Sözcüsü) diyor ki:

Haberin Devamı

“Bugünkü koşullar devam ettiği sürece iktidara kim gelirse gelsin gönderemeyecektir. O zaman ‘bilmiyorduk, uluslararası toplum karşı çıkıyor diyecekler. Bunu bugün görmek lazım. Siyasi partilerin seçim beyannamelerinde tek çözüm geri göndereceğim olmamalı, gönderemediğin zamanki ikinci çözümü de açıkça ortaya koymaları gerekiyor. Yani gittin Esad’la da görüştün olmadı o zaman Türkiye’deki 4 milyon insan için ikinci bir alternatif çözümün ne ya da ne yapacaksın? Geri göndereceğim demek kolay ama siyasi malzeme yapılması çok tehlikeli. İnsanları düşmanlaştırmak, toplumsal çatışmalara yol açabilir… Siyasetçinin görevi ülkende vatandaşın olsun olmasın herkesin güvenliğini sağlamak. Ancak tamamen sorumsuzca bir oy kavgası var. Yarın bir gün patlarsa ne olacak?

Haberin Devamı

Özetle; evet Suriyelilerin geri dönmeleri arzu edilen bir şey ideal bir çözüm ama bunun koşullarının olması gerekiyor. Yoksa onları mülteci yapan koşullar oradayken geri dönüş zor. Açıkçası bu insanların dönmesi, geri gönderilmesi öyle ‘gönderdim, gönderiyorum’ demekle olacak iş değil. Dolayısıyla bu konunun hem iktidar hem muhalefet açısından iç politika malzemesi yapılmasının da hiç kimseye yararı yok. Aksine çok tehlikeli ve ülkeye zarar veriyor…