Fırat’ın doğusundaki YPG/PKK’lı teröristleri temizleme kararlılığındaki Türkiye’nin üç farklı hamle seçeneği var. Güvenli bölgeyi ABD ile birlikte oluşturmak, Putin’den sonra Ruhani’nin de dillendirdiği Adana Mutabakatı’nı devreye sokmak yani Suriye ile iş birliği ya da terörden arındırılmış bölgeyi tek başına kurmak... Dolayısıyla da sonuç belli. Bu temizlik öyle ya da böyle gerçekleşecek. Nitekim Ankara’daki son üçlü zirvede Cumhurbaşkanı Erdoğan da ısrarla buna dikkat çekti ve çok net olarak süre de verdi. Dahası, “Ülkemize sığınan en az 2 milyon Suriyeli kardeşimizin bu bölgeye yerleştirilebileceğini düşünüyoruz. Hatta bu hattı Deyrizor, Rakka taraflarına kadar indirebilirsek geri dönecek sığınmacı sayısı 3 milyonu aşabilir” sözleriyle yeni bir derinlik boyutu da ortaya koydu. Ancak bunu ABD’nin ne kadar anladığı ya da anlamamak için direndiği de ortada. Çünkü inatla oyalama ve yutturmaca taktiğiyle teröristlere kol kanat germeye devam ediyor. Yani ABD’li ilk seçenek tam anlamıyla pamuk ipliğine bağlı. O nedenle de dikkatler daha çok tek başına harekât olasılığı ve nasılına odaklanmış durumda. Bu bağlamda sorgulanan bir başka nokta da güvenli bölgenin Rakka’ya kadar indirilebilme vurgusunun Adana Mutabakatı mesajı anlamı gelip gelmediği üzerine kurgulu... Olabilir mi? Dün görüştüğüm üst düzey bir askeri yetkilinin buna yanıtı şuydu:
“Adana Mutabakatı iki ülkenin meşru olarak üzerinde çalışabileceği bir metin. Oradan istifade ederek hem İdlib’deki radikaller temizlenir hem Türkiye’nin güvenli bölge konusu hallolur. Esad BM’ye bir mektup yazdı, YPG/PKK’lılar için terörist diyor. Böyle dediğine göre, demek ki o teröristlerin temizlenmesinde Türkiye ve Suriye iş birliği yapabilir. Bunun için de hazır Adana Mutabakatı var. Bir diğer konu Esad’ın çıkardığı af. Bu aynı zamanda Adana Mutabakatı’yla görüşülmeye başlandığı zaman ÖSO’ya yönelik de bir çözüm olabilir. Çünkü Esad ÖSO’yu terörist örgüt olarak görüyor, dolayısıyla ÖSO için de bir çare bulmuş olursunuz, aksi takdirde ÖSO ‘bizi sattılar’ deyip radikal unsurların içine katılabilir. Türkiye’nin kaygılarından birisi de bu zaten. Yani Adana Mutabakatı temel alınarak yapılan görüşmelerle onların da hakları korunmuş olur. Bu arada onlar HTŞ’ye karşı kullanılabilir.”
Böyle bir durumda ABD ne yapabilir?
“Türkiye ile Suriye görüştükten sonra ABD’nin yapabileceği çok fazla bir şey yok. Adana Mutabakatı iki ülke arasında imzalanmış meşru bir metin, dolayısıyla bu mutabakat üzerinde iki ülke karşılıklı yan yana gelebilir. Çünkü ikisini de güvenlik ilgilendiriyor. İki taraf da birbirlerine teröristleri iade etme sözü vermişler. Mutabakatta istihbarat paylaşımı dahil olmak üzere her şey var. Dolayısıyla, eğer Türkiye ve Suriye Adana Mutabakatı bağlamında bir araya gelebilirse büyük ihtimalle Rusya ve İran güvenli bölge konusunda yapılacak harekâtta Türkiye’yi destekler ve ABD yalnız kalır. Irak, Lübnan da bu grubun yanında yer alır ve desteklerler. Böylece, ABD o bölgede yalnızlaştırılır. İdlib’den olası bir göç durumunda Türkiye’nin kapıları açarız çıkışıyla tedirgin olan Almanya ve Fransa da ABD’yi desteklemez. Dolayısıyla, Türkiye’nin lehine böyle bir durum ortaya çıkar.”
Adana Mutabakatı uygulanırsa Fırat’ın doğusu temizlenir anlamında mı?
“Temizlenir. Zaten ABD desteğini çektiği andan itibaren YPG/PKK’nın yapacağı hiçbir şey yok. Onların ayakta kalmasının nedeni ABD’nin desteği ve hâlâ destek sağlıyor. O bölgedeki teröristlerle mücadele etmek Suriye rejiminin meşru hakları, buna ABD hiçbir şey diyemez. Hele Türkiye, Rusya İran, Irak ve Lübnan devreye girdiği zaman hiç diyemez...”