Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Rusya-Ukrayna savaşında gelinen durum anlamında Putin’in Ukrayna’yı işgale başlarken 21 Şubat 2022’de yaptığı Ulusa Sesleniş ile 9 Mayıs’taki son Zafer Günü konuşmaları arasındaki ince ayar ve özellikle ton farkı kritik önemde. Çünkü Putin,  Ulusa Sesleniş konuşmasında tarihte olup bitenlerden yola çıkarak, hatta tarihi çarpıtarak Ukrayna’yı işgal etmesine haklı gerekçeler ortaya koymaya çalışmıştı. Hem de oldukça saldırgan ve tehditkâr bir dille, tüm dünyaya meydan okuyarak. Son Zafer Günü konuşmasında ise farklı bir Putin görüntüsü ve söylem dozajı söz konusu. Şöyle ki Putin bu kez konuşmasında genellikle Rusya’yı, Rus halkını konsolide etmeye çalıştı. “Bizim topraklarımızı korumak için önleyici taarruz yaptık. Biz buna mecburduk” diyerek hem işgali ‘haklı savaş’ çerçevesine oturtmaya hem de verdikleri ağır kayıpların, zayiatın mantalitesini anlatmaya çalıştı halkına. Yine başta ABD ve NATO olmak üzere dışarıya dönük mesajlar da verdi ama ondan ziyade iç kamuoyuna verdiği ikna amaçlı mesajlar daha ön plandaydı. Yani 9 Mayıs konuşmasında Ukrayna’da zafer ilan etmesi ya da topyekûn seferberlik başlatması ihtimallerinden söz edilen Putin bunların hiçbirini yapmadı. Aksine, gerilimi tırmandırmaktan özellikle kaçındı da. Hem içerik hem de üslup dozajı anlamında. O nedenle akla ilk gelen soru da şu: Putin’in yaptığı taktik mi yoksa süngüsü düştüğü için mi böyle konuştu, davrandı?  Ki bunda Ukrayna Lideri Zelenskiy’in caddede tek başına yürürken görüntüleri ve sert açıklamalarıyla roller mi değişti dedirten cinsteki tavrının etkisi de var. Zira Zelenskiy tam bir kabadayı edasıyla ve çok net bir şekilde kaybedilen topraklar geri alınmadan barış masasına oturmak yok mesajı verdi. Elbette toprakları işgal edilen bir ülke başkanının böyle konuşması gayet doğal, “Al buyur, senin olsun” diyecek hali yok ama Zelenskiy’in tam da ABD’nin istediği gibi davrandığı da bir başka gerçek. Yani ABD istemediği sürece Zelenskiy’in Rusya ile barış masasına oturmayacağı açık ve net. Dolayısıyla, savaşın nereye evrileceğine dönük tartışmalar ve özellikle Ukrayna’nın karşı taarruz hazırlığında olduğuna dönük öngörüler de pik yapmış durumda. Tabii farklı seçeneklerle. Mesela zor olduğunu savunanlar şöyle diyorlar:

Haberin Devamı

Zelenskiy kaybettiği topraklarını, Kırım’ı, Donbas’ı almak istiyor. Bunun olabilmesi için Ukrayna’nın bir defa taarruz gücüne ulaşması lazım. Elinde 1250 tane tank vardı, hepsi gitti. Yerine Batı’dan 300-400 tank verdiler, onunla Rusya’ya karşı bir taarruz yapamazsın ya da 50-100 tane uçakla bu olacak iş değil. Ama Rusya’yı sahada Javelinlerle, omuzdan atılan füzelerle, SİHA’larla durdururlar, geciktirirler. Onu yapıyorlar zaten şu an. Yani taarruz olabilmesi için Ukrayna’nın çok güçlendirilmesi lazım. Bu güçlendirme de eğitim, asker de dâhil olmak üzere 3-4 yılda falan ancak olur. Bu hesaba göre de savaş daha uzun bir süre devam edecek demektir. Bundan da Rusya, en çok da Ukrayna, tabii Avrupa da zararlı çıkar. Tek kârlı çıkan ise NATO’yu ve Ukrayna’yı kullanarak Rusya’yı zayıflatan ABD olacaktır.

Haberin Devamı

Zor olsa da Ukrayna’nın olası bir taarruzunun Putin’in siyasi geleceğini ve kariyerini etkileyeceğini belirtenlerin öngörüleri de şunlar:

Haberin Devamı

Ukrayna savaşında eğer Rusya daha fazla ilerleyemez, Kırım dâhil Donbas bölgesinde ciddi sorunlar yaşarsa, o zaman daha farklı şeyler konuşulacaktır. Aslında Putin son Zafer Günü konuşmasında iç kamuoyuna seslenirken ABD ve Batı’ya kötü bir sinyal, koz da verdi. Kendi iç kamuoyunu ikna etmek, yatıştırmak zorunda kalan bir pozisyona kadar düştüğünü gösterdi. Malum, ilk başlardaki konuşması son derece saldırgandı, öfke doluydu, nükleer silah kullanma tehdidi dâhil her şey vardı. Şimdi bu noktaya kadar geldi. ABD ve Batı da bunun farkında. Dolayısıyla, bu dili kullanırsan onlar da elinden geleni yapmaya çalışırlar.

Özetle, bundan sonraki olası açık alan ya da meydan savaşında güç ve donanım açısından Rus ordusu Ukrayna’ya göre çok daha avantajlı. Ama savaşma azim ve iradelerine bakıldığında ise Ukrayna açık ara önde. Niyesi de malum: Biri vatanını koruyor, diğeri işgalci. Yani Putin’in işi kolay değil. Çünkü Ukrayna’da hiç ummadığı bir dirençle karşılaşan ve ağır kayıplar veren Putin’in son Zafer Günü konuşması dâhil yaptığı taktik değişikliklerle yavaş da olsa hedefine ilerlediğini söyleyen kadar, süngüsü düştüğü için böyle olduğunu savunanlar da var.