Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Terörle, teröristle mücadelede dört faktör kritik önemde. Birincisi terörü kaynağında kurutmak. Bunun için barındığı, yuvalandıkları kampları olan yerleri kontrol etmeniz ve orada bulunmanız lazım. Yani pençenizi atmanız ve bırakmamanız gerekiyor. Yoksa akışkandır terör, gelir oraya tekrar yerleşir. TSK bunu başarıyla yapıyor. İkincisi terör örgütünün sözde lider kadrosunu etkisiz duruma getirmek. Şu anda nokta istihbaratı ve vuruşlarla Türkiye bunu da yapıyor... Hem kuzey Irak’ta hem Suriye’de hem de ülke içinde. Hatta son İstanbul örneğinde olduğu gibi Kandil tarafından özel olarak görevlendirilen teröristlere bile aman verilmiyor… Üçüncü faktör de terör örgütüne katılımı engellemek. Şu anda yetkili makamların açıkladığına göre katılım da minimum düzeye inmiş durumda. Çünkü sadece doğu ve güneydoğu değil bölücü terör örgütünün İstanbul başta büyükşehirlerdeki eleman devşirme faaliyetleri de yakın takipte. İstanbul’da daha geçenlerde terör örgütünün sözde gençlik yapılanması DGH bünyesinde faaliyet gösteren ve bir araya geldikleri gençleri örgüte kazandırmaya çalışanlara yönelik operasyon yapıldı. Yani Türkiye terörü kaynağında yok etme sözde lider kadrosunu etkisiz duruma getirme, katılımı önleme açısından son derece etkin ve başarılı. Ancak bir de dördüncü ve en kritik ayak lojistik desteğin kesilmesi konusu var ve orada biraz sıkıntı söz konusu. Niyesi de malum. Başta ABD, bazı ülkelerin desteği ile PKK’ya bağlı Avrupa çapına yayılan legal görünümlü STK, dernek, vakıf ve enstitülerin varlığı. Ki bunların Türkiye uzantıları ya da bağlantılarının da kirli faaliyetleri malum...Özellikle de gençleri farklı bilinçlendirme, kışkırtma, terör örgütüne eleman devşirme ve finans desteği sağlama anlamında... İstanbul’da böyle birçok STK olduğunu, ABD, İngiliz ve Fransız misyonların da onların toplantılarına katıldığına dikkat çeken geçmişte kritik görevlerde bulunan eski istihbaratçı Metin Ersöz, anlatıyor: 

Haberin Devamı

“Bu süreç yıllar önce başladı gelişerek devam ediyor. Buna Kürt bilinçlenmesi diyorlar. Özellikle ABD ve Fransız misyonerleri veya ABD’deki bazı odaklar, Pentagon bu işte başı çekmeye başladı. Teröristlere taziye içeren en son açıklamaları kabul edilebilir değil. Bu bir psikolojik savaş çünkü sahada terör örgütü çok eleman kaybetmeye başladı durmadan ölüm haberleri geliyor. Onlarda kendi taraftarlarına, sempatizanlarına moral vermeye dönük algı operasyonlarına girişeceklerdir. Mesela yeni toplantılar organize edeceklerdir, ölen teröristlerle ilgili anma günleri yapacaklardır. Onların ailelerini yurt dışına götürmeye çalışırlar, ailelerin eğilimi varsa. Geleceğe potansiyel taban oluşturma anlamında bunları yaparlar. Örgüt nerede potansiyel varsa oraya odaklanır yani. İstanbul’da da azımsanmayacak bir potansiyel var.” 

Haberin Devamı

Yani?  

“Öncelikli hedefleri 14-19 yaş. Bu çocuklardan İstanbul’da olanların sosyo-ekonomik durumu güneydoğuya nazaran biraz daha iyidir. Onlara farklı yaklaşımlarda bulurlar. Yani buradan alıp da direk dağa götürmezler. Siyasi bilinçlendirme yaparlar… Zaten bu bilincin teorisi de ABD’de ve Fransa’da oluşturuluyor, sosyalleşme sağlarlar. Mesela ABD’de çok yaygın yaptıkları ‘Kürt kadının özgürleştirilmesi’ diye bir propaganda var, bu genç kızlar arasında kabul görüyor… Çocuklara çeşitli sosyal ve kültürel birlikteliklerle terör bilinci ve ayrılıkçı bilinci aşılamaya çalışıyorlar. Kadın-erkek ilişkilerinde ergenlik çağındaki gençlerin zafiyeti kullanılır. Bunlar yemleme denilen klasik faaliyetlerdir. Yani genç erkekler ve kızlar hem siyaset hem cinsiyet ilişkileri kullanılarak çekilir. Tabii bunların aynısı IŞİD dahil bütün terör örgütleri için geçerli. Hepsi bu yöntemi çok yaygın kullanılır.” 

Haberin Devamı

Dağa gidiş nasıl oluyor? 

“Çocuğun durumuna, zekâ derecesine saflığına, yatkınlığına göre ateşli, gözü kara gibi olanları gönderirler. Karşı çıkan aileleri ikna etmeye çalışırlar ikna edemezlerse de baskı yaparlar. Sonunda da alır götürürler çocuğu.” 

MİT’e bu anlamda da büyük görev düşüyor yani? 

“Tabii ama halkımıza, siyasi partilere de büyük görev düşüyor. Öncelikle bizi biz yapan, bir yapan unsurları toplum sözleşmemizi çok iyi anlamamız, anlatmamız lazım. Özellikle de bazı politikacılarımızın. Yani pasif seyretmemek lazım olayı...” 

Özetle; evet sahada taktik olarak başarılar ortada ama terör örgütünü tümüyle sıfırlamak için lojistik desteği de kesmek şart. Nitekim Türkiye’nin kararlılığı da bu yönde. Dolayısıyla terör örgütünün Avrupa çapına yayılan legal görünümlü STK, dernek, vakıf ve enstitüler ile onların Türkiye uzantıları, bağlantıları da yakın takipte...