Terör örgütü DAEŞ aslında ABD’nin yarattığı ve her yerde, istediği şekilde kullandığı, kullanacağı İngiliz anahtarı gibi verimli bir aparat. Bunu ABD’nin diğer kuklası PKK/YPG/PYD terör örgütüyle tamamladığınızda da ortaya çıkan tam anlamıyla bir şeytan üçgeni. Şöyle ki; ABD Suriye’deki varlık gerekçesini ne diye açıklıyor? DAEŞ’i yok etmek. Ama ne yaptı, yapıyor? Teröristlerle mücadele adı altında bir başka terör örgütü PKK/YPG/PYD’yi silahlandırıp eğitti, dahası alan açtı. Şimdi de O’nu, daha doğrusu, kendisinin oradaki varlığını meşrulaştırma çabasında. Dolayısıyla da Türkiye’nin bu oyunu bozma kararlılığından rahatsız. Çünkü Türkiye’nin BM 51. madde gereği meşru müdafaa, sınır güvenliği, aynı zamanda da Türkmenler gibi kendini meşrulaştırabileceği haklar var. Rusya da “Beni Esad davet etti, uluslararası hukuka uygun olarak ev sahibi devletin davetine icabet ettim” diyebilir. Ama ABD’nin Suriye’de bulunabilmesi için herhangi bir meşru hak var mı? Yok. O nedenle, ABD de Suriye’de kalabilmek, çıkmamak için uyduruyor. Neymiş efendim? Olası bir kara harekâtı DAEŞ’le mücadeleyi olumsuz etkilermiş, bölgedeki istikrar sekteye uğrarmış!..
Hangi mücadele, hangi istikrar? Bırak palavrayı. DAEŞ ile mücadele amaçlı Uluslararası Koalisyon’da 80 civarında ülke var. Ancak bugüne kadar Türkiye dışında kimin ne yaptığı, daha doğrusu yapmadığı da ortada. 2016’dan bu yana Türkiye tek başına binlerce DAEŞ’li teröristi etkisiz hale getirdi, hâlâ da aynı kararlılıkla mücadele ediyor. Bir yandan da ABD’ye stratejik müttefik ve ortak iki ülke olarak gel bunu birlikte yapalım diyor. Hem de ta en başından beri. Dahası, ABD’yi “Bak arkadaş, kurduğun bir terör örgütünü kurduğun bir başka terör örgütüne kırdırırsan, bunun sonunda sen zararlı çıkarsın” diye de uyarıyor. ABD ise inatla ve ısrarla teröristlerle kol kola, yanlış yolda yürümeye devam ediyor. Dolayısıyla, DAEŞ’i bitirmek gibi bir niyetinin olmadığı açık ve net, yoksa gerçekten böyle düşüncesi olsaydı DAEŞ diye bir şey kalmazdı. Zaten DAEŞ falan olmazdı da... Açıkçası 1980’lerde Afganistan’da radikal dinci terör örgütü El Kaide’yi yaratan ABD şimdilerde de onların türevi DAEŞ’i terör örgütü PKK/YPG/PYD ya da SDG’yle ittifakını meşrulaştırmak için kullanıyor. Sahada tutunmak, Suriye’de kalma arzusunu pekiştirmek adına da pervasızca yalan dolana başvurarak DAEŞ’in bitmediği, tehdidin sürdüğü mesajını veriyor. Hiç utanmadan da Türkiye’nin terör örgütü PKK/YPG/PYD’ye dönük operasyonlarının DAEŞ’le mücadeleyi olumsuz etkileyeceğini zırvalıyor. Ne hikmetse ABD ve Avrupa medyası da son zamanlarda el birliğiyle DAEŞ’in ne kadar ciddi bir tehdit olduğu yalanını ısıtıyor. Hal böyle olunca da hepten şımaran terör örgütü PKK/YPG/PYD’nin başı da sahibi ABD’ye “Türkiye’yi durdur, yoksa ‘DAEŞ’le mücadele etmem, hapishanedeki DAEŞ’lileri de bırakırım” diye posta koyuyor. Koskoca ABD de bu küstahlığı yutuyor ya da öyle yapıyor.
Yahu mücadele et ya da etme kimin umurunda. Sen de teröristsin, o da terörist. Neticede ikinizin ipi de patronunuz ABD’nin elinde. Kafasına göre birinizi oynatıyor, diğerine yakala, tut diyor. Kirli planları doğrultusunda işine geleni kolluyor, diğerini anında satıyor. Her an başlaması olası kara harekâtında olacak olan da bu. Yani ABD PKK/YPG’li teröristlere bölgedeki “Kara gücüm, ortağım” diyor, onlar da “ABD dostumuz, bizden asla vazgeçmez” havasında olsalar da her an çok rahat “Satılık” listesine girme olasılıkları yüksek. Çünkü küresel güçler için vekâlet araçları yere, şartlara ve zamana bağlı, gözden çıkarılacak aparatlardır. Kullanılırlar, rüzgâr terse döndüğünde de buruşturup paçavra gibi çöp kutusuna atılırlar. Bunun adının El Kaide, DAEŞ veya PKK/YPG/PYD olması da bu gerçeği asla değiştirmez. Terörist başı Abdullah Öcalan’ı da besleyen, Türkiye’nin baskısını görünce de eliyle teslim eden, Kandil’deki terörist başları için milyonlarca dolarlık ödül koyan da aynı ABD değil mi?.. Kaldı ki ABD’nin tavrının öyle ya da böyle olması Türkiye’nin teröristleri temizleme kararlılığını da asla etkilemez. Hesap mutlaka görülür kısacası.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024