Kılıçdaroğlu’nun aday listelerinde akraba bağı olanların istifasını isteyeceği ve onların yerine liyakate dayalı isimlere yer verileceğine dönük çıkışı gerçekten kulağa hoş gelen sözler ama sadece o kadar... Şöyle ki; CHP’deki kırgın, küskünlerin iddiası neydi? Aday tespitlerinde liyakatten çok, genel merkeze yakınlık, genel başkana sadakat göz önüne alındı, Kılıçdaroğlu’nun yakın çevresindeki hemen herkes kenarlara, köşelere kendi adamlarını yerleştirdi. Ancak bunlar değil dikkate alınmak, tam anlamıyla dediğim dedik, çaldığım düdük ve de giden gider, kalan sağlar bizimdir havasıyla tam yol aday atamalarına devam edildi. Dolayısıyla da Kılıçdaroğlu’nun şimdilerdeki belediye meclis üyeliği listelerini mercek altına alma ve “liyakate dayalı adaylar” sözleri de hamleden ziyade bir manevra izlenimi veriyor. Özellikle de listelerin seçim kurullarına teslim edildiği dikkate alındığında... Çünkü artık inisiyatif Kılıçdaroğlu’nda değil, doğrudan listedeki adayda. Yani aday istifa etmem diye diretirse CHP kurmaylarının yapabileceği bir şey yok. Ki bu konuda geçmişten alınacak dersler de var. Bir örneğini dün konuştuğum deneyimli CHP’li anlatıyor:
“Seçim kuruluna listeleri verdikten sonra değiştirme şansı yok. Ha nasıl olur; oraya verilen isimler gider kendiliğinden istifa ederlerse, tamam. Hangi meclis üyesi adayı istifa eder? Bu daha önce bizde kriz olmuştu. Gürsel Tekin il başkanıyken, bazıları listeye girince tepki vermişti. Ve o zamanki Genel Başkan Deniz Baykal’dan dört ismin silinmesini isteyerek, yoksa istifa edeceğini söylemişti. Bunun üzerine durum listedeki dört isme iletildi ama hiçbiri istifa etmediler. Bu konu da kapandı, bitti. Biri genel başkan, diğeri il başkanı 4 ismi değiştireme-diler yani...”
Akrabaları kontrol edin talimatı hikâye mi?
“Tespit ettin tamam ama adamı istifa ettirmen lazım, adam istifa etmem derse bir şey yapma şansın yok ki. Sen bunu daha önce yapacaktın. Hiçbir yerde kendin liyakat konusuna önem vermedin ki. Beşiktaş Belediye başkan adayı ile Kartal Belediye başkan adayı kuzenler. Erdoğan Toprak koydu ikisini de. Kemal Bey ilk önce ona baksın. Adamı Bakırköy’den getirdi, Beşiktaş’a koydu; kuzenini, teyzesinin oğlunu da götürdü Kartal’a koydu. Başkaları da hemşehrilerini, yakınlarını listelere yerleştirdi. Bunları yapan kim? Genel Merkez. Sen bütün bunları yaparsan, öteki de kendi akrabasını, eşini, dostunu koyar. Partinin başı neyse, aşağısı da onu yaptı.”
Kemal Bey bu çıkışı niye yaptı o zaman?
“Çok tepki gitti kendisine. O da bu tepkilere karşı bir ses vermiş oldu o kadar. Sadece tepkileri törpüleme adına, yoksa onu yapacağına, çağırsaydı o ilçe başkanlarını, görevden alsaydı. Kim yaptı bunları, gelin bakalım, sana 24 saat ya da 6 saat mühlet, git bunu değiştir, değiştiremezsen istifa et. Var mı? Yok. Danışıklı dövüş, listeleri kontrol edin. Kendisi de tepki gösterilen başkan adaylarını gözden geçireceğim dedi ama hiçbir şey yapmadı.”
Bu çıkışın sonu ne olacak peki?
“Hiç... Kılıçdaroğlu hiçbir şey yapmayacak. Bir daha da bu konuyu ağzına almayacak. Sadece gelen tepkilere karşı benim bunda bir dahlim yok, ben talimat da verdim, bitti, o kadar. Genel başkan yardımcılarının dahi şu işi düzeltelim falan diye bir gayreti olmayacak. Çünkü herkes kendi adamını koydu listelere. Hatta Akif Hamzaçebi kendi adamları olmadı diye genel sekreterlikten istifa etti...”