Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda günlerdir onda bunda şundadır arayışıyla İlhan Kesici’den Abdüllatif Şener’e kadar birçok isim arasında gidip gelen Kılıçdaroğlu sonunda mavi boncuğun Muharrem İnce’de olduğuna karar verdi ve “Gönlüm sende” dedi. Yani aday tercihini, sık sık dillendirdiği, “CHP’nin suyundan, şerbetinden içmiş olmalı ama merkez sağa da milliyetçilere de hitap edebilmeli. Ve de ekonomiyi bilmeli” tarifine göre değil, doğrudan partisinin örgütlerini ve seçmenini ateşleyecek orijinal CHP’li bir isimden yana kullandı. En ilginci de sır gibi gizemli bir havaya sokulan ismin Kılıçdaroğlu’nun açıklamasından çok önce sızması oldu. Ve iki kişinin bildiği bir durumun sır olmadığı, olamayacağı bir kez daha kanıtlandı. Hele de siyasette. Çünkü Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda muhalif bloktaki her partinin kendi adayına odaklanacağı kesinleştikten sonra zaten herkes diyordu ki:
“Kılıçdaroğlu’nun bu aday tarifi daha çok ikinci tura odaklı. Kesici ya da Şener aday gösterilirse tabandaki tepkiden dolayı Meral Akşener ve Selahattin Demirtaş’a kayma olur ve Cumhurbaşkanlığı seçiminde CHP adayı ilk ikiye giremeyebilir.”
Peki, Kılıçdaroğlu’nun bunları kestirememesi mümkün müydü? Değil elbet. Dolayısıyla da akla gelen soru şu:
Neden bu kadar bekledi? Üstelik, kendisine ve partisine yönelik aday bulamıyorlar, zaman aleyhlerine işliyor gibisinden yoğun eleştiriler varken? Yanıtı kurt politikacılar veriyor:
“CHP 10 gündür otomatikman gündem yarattı. Sürekli bu vesileyle CHP’ye, Kılıçdaroğlu’na çatıldı. Bundan daha iyi bir propaganda olur mu? Yani bu bazılarının dediği gibi aday bulamama çaresizliği ya da geç kalma değil, bir stratejidir. AKP burada oyuna geldi ve çok yoğun eleştirileriyle CHP’yi 10 gündür seçimin odak noktası haline getirdi. Bu da CHP’ye bir ivme kazandırdı. CHP’nin muhalefetini beğenmeyen yüzde 3-4’lük bir kitle başka tarafa doğru kayıyordu, onu durdurdu.”
İnce’nin adaylığıyla birlikte tartışılan bir başka konu da ilk turu geçer ve Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybederse, Kılıçdaroğlu’nu yerinden eder mi? Ya da tam tersi, ilk turda Meral Akşener, Muharrem İnce’yi geçerse? Bunları da dün konuştuğum CHP’liler yanıtlıyor:
“Eğer iyi bir sonuç alınamazsa Kemal Bey büyük sıkıntı yaşayacak. Bir kurultaya kadar daha devam eder. Ama başarı elde edilirse o Kemal Bey’in olacak daha çok. Feragatte bulundu, aday çıkarttı, muhalefeti birleştirdi.
Meral Hanım öne çıkarsa Kemal Bey’in yapmış olduğu politikanın parti adına tutmadığını gösterir. İnce muhakkak ilk turda birinci çıkmalı, bir de Meclis’te diğer muhalefet partileriyle topladığınızda milletvekili sayısında 300’ün üzerinde olmalıyız. Aksi durumda İnce de siyaseten yok olur.”
Özetle, İnce elbette ki Cumhurbaşkanlığı seçiminde iddialı ama ikinci tura kalıp kaybetmesi durumunda da CHP Genel Başkanlığı koltuğuna oynayacağı açık. Tabii böyle bir olasılığa karşı Kılıçdaroğlu’nun bir başka kartı daha var. O da Mart 2019’daki yerel seçimlerde İnce’yi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday göstermek. Ancak bu da seçimin sonucuyla bağlantılı olarak sadece zamanı geciktirir...