Bölücü terör örgütü PKK’ya dönük yurt içi ve dışında amansız mücadele veren Türkiye, teröristleri adım adım takip ediyor, buluyor ve etkisiz hale getiriyor. Mücadelede gelinen durum itibarıyla da PKK’nın Kandil’deki tepe kadrosundan pek çok isim susturuldu, yurt içinde ise teröristlerin mevcudiyeti çok aşağılara düştü. Bu arada dağa çıkış da azaldı. Ancak sözde stratejik ortak ABD’nin terör örgütünün Suriye’deki kolu YPG’ye verdiği destek nedeniyle yanı başımızdaki beka tehdidi devam ediyor. Hem de her geçen gün daha da artarak. Çünkü ABD bir yandan ‘güvenli bölge’ konusunda Türkiye’yi oyalıyor, bir yandan da teröristlere silah vermeye devam ediyor. Dahası, o teröristleri bir de eğitiyor. Yani ABD ta 1990’lı yıllarda başlayan Ortadoğu’daki stratejik yönelimi istikametinde gelişen kirli tezgâhı kapsamında koruyup kolladığı terör örgütünden ‘Asla vazgeçmem’ diyor. Dolayısıyla da MİT ve TSK’nın ortak operasyonlarıyla aşama aşama sönmeye başlayan Kandil buna karşı da ABD’nin korumasında teröristlerin palazlandığı Fırat’ın doğusu gibi son derece çelişkili ve sıkıntılı bir durum söz konusu. Hatta Kandil’dekilerin de Fırat’ın doğusuna geçtikleri söyleniyor. Dün bu durumu MİT eski Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş’e sordum.
Yanıtı şuydu:
Bölücü terör örgütü PKK’ya dönük yurt içi ve dışında amansız mücadele veren Türkiye, teröristleri adım adım takip ediyor, buluyor ve etkisiz hale getiriyor. Mücadelede gelinen durum itibarıyla da PKK’nın Kandil’deki tepe kadrosundan pek çok isim susturuldu, yurt içinde ise teröristlerin mevcudiyeti çok aşağılara düştü. Bu arada dağa çıkış da azaldı. Ancak sözde stratejik ortak ABD’nin terör örgütünün Suriye’deki kolu YPG’ye verdiği destek nedeniyle yanı başımızdaki beka tehdidi devam ediyor. Hem de her geçen gün daha da artarak. Çünkü ABD bir yandan ‘güvenli bölge’ konusunda Türkiye’yi oyalıyor, bir yandan da teröristlere silah vermeye devam ediyor. Dahası, o teröristleri bir de eğitiyor. Yani ABD ta 1990’lı yıllarda başlayan Ortadoğu’daki stratejik yönelimi istikametinde gelişen kirli tezgâhı kapsamında koruyup kolladığı terör örgütünden ‘Asla vazgeçmem’ diyor. Dolayısıyla da MİT ve TSK’nın ortak operasyonlarıyla aşama aşama sönmeye başlayan Kandil buna karşı da ABD’nin korumasında teröristlerin palazlandığı Fırat’ın doğusu gibi son derece çelişkili ve sıkıntılı bir durum söz konusu.
Hatta Kandil’dekilerin de Fırat’ın doğusuna geçtikleri söyleniyor. Dün bu durumu MİT eski Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş’e sordum. Yanıtı şuydu:
“Kandil ile Fırat’ın doğusu arasında fark yok. PKK bugün Kandil’de, yarın Sincar’da ya da Fırat’ın doğusunda. Şimdi bir de açıkça Fırat’ın doğusunda ABD’nin desteğini almış bir PYD/YPG. Bu üçünü de Kandil yönetiyor. ABD, PKK ismini ortadan kaldırarak Suriye’deki şekillenmeye bir meşruiyet kazandırmak istiyor. Mesele bu. Türkiye’yi de bu konuda müzakereye çekiyor devamlı şekilde. Şu anda ABD’yle güvenli bölge kontrollerini beraber yapıyoruz ama bu kontrolleri yaparken ABD ekibinin arkasında bir PYD aracının olduğu da görüntülendi. Yani böyle çok soru işaretleri olan, düşündüren gelişmeler var ortada.”Fırat’ın doğusundaki yapı, adı ne olursa olsun, Kandil’in kontrolünde yani?
Tabii ki Kandil’in kontrolünde, daha doğrusu, artık Kandil’in değil, ABD’nin kontrolünde. Her ikisi de ABD’nin kontrolünde, yalnız bu Kürtlerle olan ilişkilerde Rusya da uzakta değil ve bu gelişimi tamamen ABD’nin eline bırakmak istemiyor. Dolayısıyla, Cenevre’ye gidildiği zaman Kürtler için asgari bir kültürel özerklik de Rusya’nın heybesinde. ABD zaten bölmek istiyor, bağımsız olmazsa bile bir gevşek federal yapının Suriye’de ortaya çıkmasına çalışacak. O zaman demek ki ABD ile Rusya’nın arka planda temasları var, anlaşmaları var...”
Peki, Kandil ile Fırat’ın doğusu arasında bu kadar organik bir bağ ve geçişkenlik olduğuna göre, Kandil’den tüyen PKK’nın firari liderleri Fırat’ın doğusunda denilebilir mi? Öneş, devam ediyor:
“Geçişler olduğu, oradan görevlendirmeler yapıldığı zaten biliniyor. Bölgedeki hareketlilik içerisinde Türkiye’nin operasyonları çerçevesinde zaten onları sürekli yer değiştirdiklerini görmek lazım.”Murat Karayılan, Cemil Bayık için konulan milyon dolarlık ödüller de var ama?
“Şimdi ben de milyon dolar ödül koyabilirim ama yakalayan yok. ABD bugün iki kişiyi yakalayıp getirse bile genel stratejik politikasından vazgeçtiğine inanmam.”ABD de YPG ya da SDG’nin PKK olduğunu biliyor yani?“Bilmez olur mu, bunu herkes biliyor, itiraf da ediyorlar zaten. Türkiye’nin haklı talepleri diye de ifade ediyorlar. Olayın önemli tarafı da bu. Çünkü bu olay Ortadoğu’daki gelişmeler, Suriye’deki siyasi çözüm çalışmaları içerisinde yakında Cenevre’ye taşınacak ve BM çerçevesinde de gündeme gelecek. Ve bu gündeme gelişte biz toprak bütünlüğü konusunda Suriye rejimiyle ilişki kurmadığımız için karşımıza en az otonom ya da federal yapı gibi gelişmelerin çıkabileceğini beklememiz lazım...”